1.Bölüm(Unutmak)

264 10 0
                                    

Canım Kızım;

"Ellerimin arasına aldım yerdeki yaralı kuşu. Onu evime götürecek iğleştirecek ve sonra geri bıkacaktım. Hep böyle yapmazmıydım zaten. Alır yaralarını iğleştirir ve sonra serbest bırakırdım. Hiçbir karşılık beklemeden.

Onu çok sevdim Kızım... Bende senin gibi genç oldum ve birini sevdim. Kalbim sızladı onu her bırakışımda. Dönüp arkama bile bakamadım. Onu toparlamak için çıkmıştım bu yola. Sıcacık gülümsemesini ve gözlerinin parlamasını istemiştim. Ona yardım etmek istemiştim. Ama kızım zamanı geldiğinde onu serbest bıraktığımda gitmedi benden. Ben bıraktım o geri geldi. Bensiz yaşayamayacağını söyledi. Sanki onsuz durabilirmişim gibi! Ama bırakmalıydım.

Ne kadar seversen sev kızım olmayınca olmuyor. Bir kere ellerinden kaydımı sana geri gelmiyor. Bizimde kaderimiz böyle yazılmıştı. Elimizden birşey gelmezdi.

Sorarsan o şimdi ne yapıyor diye sana vereceğim cevap şu olur kızım; Ben ne yaşıyorsam oda onu yaşıyor. Oda evli ve bir çocuğu var. Sen ilk doğduğunda bir gazetede görmüştüm onları. Mutluydu kızım. Bende mutluydum. Birdaha ne gördüm onu nede bir haber aldım. Ama kalbimde hep biliyormusun. Onu hep seveceğim. O benim ilk aşkım. Herşeyim... Bütün hayatım.

Bana kızma. Sende seveceksin birini birgün. İşte o zaman anlayacaksın beni. Birini görmeden, sesini duymadan sevmenin ne demek olduğunu. Bu aşk kızım. Benim babana duyduğum şey sevgiydi. Ona bağlı kalmamın tek sebebi buydu zaten. Babanıda sevdim. Onun hakkını asla ödeyemem zaten.

Sen bunu okurken büyük ihtimalen ölmüş olacağım. "Keşke ölmeden önce anlatsaydın bunu" diyeceksin bana. Kendimde kalsın istedim. Belkide benden gitmenden korktum. Beni dinlemeden yargılanmandan korktum. Sensizlik beni korkuttu kızım. sensiz olmak bana ölüm gibi geldi.

Şimdi kızım senide serbest bırakıyorum. Büyüttüm, iğleştirdim ve sana nasıl dik duracağını öğrettim. Gitme sıran geldi kızım... Ve bunu bildiğimden ben gidiyorum. Çünkü senin gitmeni kaldıramam.

Seni canından çok seven

Annen...

Elindeki kağıda baktı genç kız. Gözlerini yumdu sıkıca.

"Çok iyi düşünün Eslin hanım. Anneniz çok hasta ve artık pes etmiş. Belki bi umut o adamı bulursanız anneniz tekrar yaşama sarılabilir."

Kağıda bakmayı sürdürüyor genç kız. Ne düşüneceğini ne yapacağını bilemiyor. Gözlerini yavaşça karşısında oturan doktora doğrultuyor. Gözünden bir yaş düşüyor kağıdın üstüne.

"Çok zor bir karar olduğunu biliyorum Eslin hanım. Ama..." susuyor doktor. Ne diyebilir ki zaten! 'Annenin bunca zamandır sevdiği adamı bul getir ve onları kavuştur mu?'

"Sadece iyi düşünün." deyip kalkıyor masadan. Söyleyecek pek birşeyi de yok zaten.

'Yine yanlızsın Eslin' diye iç geçiyor genç kız. Sonra kalkıyor masadan ve annesinin odasına doğru yürümeye başlıyor. Ne kadar geri geri gitmek istesede ayakları, onların sözünü dinlemiyor.

Doktor nasıl fark etti bilmiyordu. Zaten bu aralar annesi hep birşeyler yazar olmuştu. elinde bir kalem ve kağıt yazıyordu yada çiziyordu. İlk başlarda hiç sorgulamadı. Kimi çiziyorsun demedi hiç. Zaten kendisi içeri girer girmez annesi çekmeceye tıkıyordu aceleyle kağıtları. Yinede sorgulamamıştı.

Odanın kapısının önüne geldiğinde bir anlık bir tereddüt yaşamış olsada kapıyı açıp içeri girdi. Annesi yorgun bir şekilde ona gülümsedi.

"Eslin, kızım neredesin sen?" Genç kadın kızının gözlerinden anlıyor ağladığını. Sonra gözleri elindeki mektuba kayıyor. Kendi yazdığı mektuba...

"Onu nerede buldun?" diyor sessizce kızına. Eslin, gözlerini siliyor ve annesinin yanına yürüyor.

"Bu önemli değil anne."

"Çekmecemi mi karştırdın?"

"Hayır anne. Doktor verdi o bulmuş" diyor genç kız. Sanki hiçbirşey yokmuş gibi annesine gülümsüyor.

"Okudun mu?" Kadının içine bir korku düşüyor.

"Okumadım..." Yalan söylüyor genç kız. Annesini üzmek istemiyordu. Kadının içi rahatlıyor birden. Gülümsüyor birden. Kız annesine uzattıyor mektubu.

"Bilmem gereken birşey olsaydı zaten bana söylerdin." diyor genç kız. Annesi mektubu alıyor ve kitli çekmecesini açarak mektubu oraya bırakıyor.

"Eve uğramam lazım" diyor birden genç kız.

"Tamam, ama çabuk ol ve dikkatli git" diyor kadın kızına gülümserken. Kızıda ona gülümsüyor. Ardından hızlı adımlarla hastane odasını terk ediyor.

Kadın, çekmeceyi açıyor ve o büyük defteri çıkartıyor. Tekrar yazmaya başlıyor anılarını. Nasılsa unutacak hepsini teker teker. Zaten bu illet hastalığında en kötü tarafı bu degilmiydi? Ama o söz vermişti unutmayacaktı. Onunla ilgili olan hiçbirşeyi unutmayacaktı.

Kalemi eline aldı ve başladı olayları anlatmaya... Yazarken yüzünde buruk bir gülümseme belirdi. Onda bıraktığı en büyük etki buydu zaten.

Mevsim Hâlâ Sen... Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin