BÖLÜM 67

3.6K 161 18
                                    

He is we - I wouldn't mind

Hayat mucizelerle  doludur. Ummadığın anda ummadığın şeyler  yaşarsın. Hayatında  kalıcı  hasar yaratan şeyler...

Belki de bütün hayatını  ve düzenini  alt üst  eden şeyler. Hayatın  kuralı  bu. Iyi şeyler  kadar kötü  şeyler  de yaşarsın ister istemez.

Uzun süren bir yolculuğun  ardından  şehir  merkezine  uzak bir pansiyona  vardık. Herkes gergin bir o kadar da sinirliydi. Normal olarak. Ne yapacağımız hakkında en ufak fikri bile yoktu berk'in. Takip ediliyor olabiliriz, pesimizdekiler ne derece tehlikeli insanlar bilemiyoruz. Ihtimaller beni çıldırtıyor.

Düşünüyorum  da bir kaç  hafta öncesine  kadar her şey  normal  ve güzel  iken ne çabuk  bu hale geldik? Insanın  karşısına nerde ne çıkacağı  belli olmuyor işte. Kahretsin!

Küçük  pansiyondaki küçük  odamizdaydık. "Berk"dedim usulca.  Elini tuttum. Elleri buz gibiydi. Tıpkı  ruhu gibi. Iki elini de ellerimin arasına aldım ısıtmak  istercesine. Kafasını  bana doğru  cevirdiğinde içim  sızladı. Soluk teni ve uykusuzluktan kızarmış   şişmiş  gözlerini  gözlerime  sabitledi. "Efendim"dedi. Ne kadar yorgun olduğu  sesinden de belli oluyordu. Bir an ne diyeceğimi  bilemedim. "Uyumayı  denesen  olmaz mı"dedim. Olumsuz anlamda kafasını  salladı. Israr edip moralini bozmak istemem. Ya da sinirlenmesini istemem. "Pekâlâ"dedim. Yataktan kalkıp  pencereye yaklaştım. "Çekil  oradan"dedi berk. "Sadece biraz dışarıyı  seyretmek istedim"dedim. "Ikiletme  beni merve,çekil"dedi. Sesindeki sitem bariz ortadaydı. Dediğini  yaptım  ve pencereden uzaklaştım. "Nereye kadar burada saklanacağız"dedim. "Saklanmıyoruz! Sadece güvenliğimiz  için  buradayız  o kadar"dedi. "Sen öyle  diyorsan öyledir"dedim.

Canım  çok  sıkılıyor. Berk sabahtan beri küçücük  odada bir sağa  bir sola gidip geliyor. Başımı döndürdü. Ayağa  kalkıp  ona doğru  bir adım  attım. O da bedenini bana çevirdi  ve tam önümde durdu. Gözleri içimi  acıtıyor. Onu böyle  perişan  halde görmek benim için  son derece berbat bir durum.

Dayanamayıp  şefkat  ile kollarımı  iyi yarı  kaslı  vücudunda  birleştirdim. O da kollarını  bana sardı. Gülümsedim ve gözlerimi kapattım. Sigarayla karışık parfüm  kokusunu icime çektim. "Korkma güzelim  tamam mı"dedi. Olumlu anlamda kafamı  sallamakla yetindim. Konuşamıyacak kadar mayışmıştım.

Kapının  çalınması  üzerine  sarılmaya yarım  kestik. Berk kapıya doğru  yürüdü. Delikten dışarı  baktı  ve ardından  yavaşça  kapıyı  açtı. Her hareketini en önce ayrıntısına  kadar seyrediyorum. Bu hoşuma  gidiyor açıkçası. Çok  tuhaf!

Mert ve utku içeri  girdi. Ellerinde çanta  vardı. "Veda vakti ha başkan"dedi mert. Içimden  bir şeylerin  koptuğunu  hissettim. "Gidiyor musunuz"diye atıldım. Utku buruk  bir şekilde  gülümsedi  "ilk geldiğimiz  gün  yanınızda  geçici  bir süre  kalacagimizdan bahsetmiştik  hatirliyorsan. O süre  doldu. Size daha fazla yük  olmak da istemeyiz ve merve! Ama sizle çok iyi zamanlar geçirdik. Kendinize iyi bakın  ve eğer  olurda bize ihtiyacınız  olursa yardıma  her zaman hazırız  bunu unutmayın"dedi utku. "Bana söyleyecek  bir şey  kalmadı"dedi mert. Ardından  berk'e sarıldı. "Gitmek zorunda değilsiniz"dedi berk. "Biliyorum. Ama işler  iyi gitmiyor  değil  mi? Bu durumda size yük  olmak bize yakışmaz, sizi Yavaşlatıyoruz  belki de. Bizi merak etmeyin abi ya siktir edin"dedi mert. Ardından  bana sarıldı. Daha sonra da utku. Üzülmüştüm. Onların  bize alıştığı  kadar bende onlara alışmıştım. "Haberleşiriz gençler"dedi mert. Ardından çıktılar. "Yine baş  başa  kaldık  merve hanım"dedi. "öyle oldu"dedim. "Gel  bakalım  şöyle"dedi ve kolumdan tutup yatağa  oturttu. Kendisi de yanıma oturdu. "Bana bir şey  olsa naparsın"diye sordu. Bunu beklemiyordum. Afalladım  sanırım. Bunun düşüncesi  bile kötü  oysa ki. "Cevap?"demesi üzerine gözlerimi  ona çevirdim. "Sana bir şey  olursa benim de yaşama  sebebim kalmaz,sensiz nefes alamam"dedim. Dudağı  yavaşça  kivrildı."abartmiyor musun"dedi. "Kesinlikle hayır"dedim. "Peki ya ailen"dedi. Her konuya ailemi karıştırıyor! Ailemden daha çok  bağlandım belki de ona. "Anlaşılan  cevap vermiyeceksin"dedi. "Aynen öyle"diye cevap verdim. "Seni üzmek  için  söylemedim bunu"dedi. "Biliyorum"dedim. Beni üzmek  istemez.

Akşam  olmak üzereydi. Mütevazı  pansiyonumuzda açık  büfe  vardı. Karnım  da acikti  ayrıca. "Karnım  aç"dedim. "Gel beni ye"dedi ruhsuz bir şekilde. Ah berk! Gözlerimi  devirdim. "Dalga geçme  acıktım berk hadi gel"dedim. Kapıya  doğru  yöneldim. "Orda dur bakalım! Sen otur bursa odaya getiririm ben"dedi. "Onun yerine personele haber versek ve o getirse olmaz mı"dedim. "Burası  otel değil  küçük  hanım , uslu bir kız  olup beni bekle ve ben hariç  kimseye kapıyı  açma"dedi. "Tamam anneeee!"dedim. "Annen değilim  sevgilinim öğrenemedin mi hala bunu"dedi. Omuz silkmekle yetindim. Kapının  kapanma sesiyle birlikte odada sessizlik oluştu. Benim içimde  de koca bir boşluk. Varlığına  bu denli alıştığım insan 10 dakikalığına bile yanımdan  ayrılsa  inanılmaz  bir boşluk  oluşuyor.

Kendimi yatağa  atıp  beklemeye başladım. Karnım  zil çalıyor. Berk gelene kadar oyalanmak için  telefonda takıldım  biraz. Abuk subuk bir kaç  fotoğraf  çektim. Kameraya uzun uzun ve dikkatlice bakınca  ne kadar çöktüğümü fark ettim. Kendime bile bu denli yabancı geliyorum. Ahh!

Berk gideli 10 dakikayi  geçmişti. Yemek almak bu kadar zor olmamalı. Biraz daha beklemeye karar verdim. Oyalanmaya devam ettim. Berk ile olan fotoğraflara  baktım. Tebessüm  ettim.

Hala gelmedi. Endişelenmeye  başladım. Belki yemek sırası  vardır. Off!

Kapının  çalması  ile düşüncelerden  sıyrıldım ve kapıya  ilerledim. Öncelikle  delikten baktım. Siyahlık var sadece. Berk siyah mi giymişti  diye düşündüm  bi an. Bir kaç  adım  geri çekildim. Kalbim küt  küt  atıyor. Kapı  deli gibi çalmaya  da devam ediyordu. Yutkundum.

Ne yapacaktım?  Eğer  Berk olsaydı  ses verirdi diye düşündüm. Bir şeyler  yapmam lazım. Ama ne?

Kırılma  sesi ile arkamı döndüm  Kalbim yerinden çıkacak  gibi atıyor. Takım  elbiseli bir adam önümde  duruyor. Tüm  bedenimi titreme sardığını  hissediyorum. Düşünceler  kafamdan sular seller gibi akarken adamın  bana doğru  yaklaştığını  fark ettim. "Hadi bakalım  sevgilini bekletme senin yerinde onun yanını, siz buna layıksınız"dedi. Ardından  iğrenç  bir kahkaha!

"Ona ne yaptınız"diyebildim. Sesim titriyordu. Tıpkı  bütün  bedenim gibi. "Görürsün"dedi. Kaçmak istiyorum. Kaçıp  gitmek.

Gözümle  etrafa bakmaya başladım. "Boşa  uğraşma  küçük hanım"dedi ve bir anda üstüme atıldı. Burnuma  gelen o yoğun  koku ve ardından  göz  kapaklarımın  ağırlaştığını hissettim. Bacaklarım  bedenimi taşıyamayacak hale geldi ve en sonunda yere yığıldım. Son gördüğüm  şey  ise o adamın  iğrenç  suratı...
********************

Yavaş yavaş  kendime geldiğimi  hissediyordum. Gözlerimi açtım. Tanıdık  bir yerde değildim. Gözlerim bu hafif karanlık  yere alışmakta  zorluk çekiyor. Ayrıca başım inanılmaz derecede ağrıyor.

Olanlar aklıma  gelince bir kez daha içimi  büyük  bir korku sardı. Elimi başıma götürmek  istedim. Yapamadım! Halâ tam anlamı  ile kendime gelemedim ve nerede nasıl  durumda olduğumu idrak etmede zorluk çekiyorum.

Gözlerimi  kapattım. Berk'i düşündüm, nasıldı? Iyi miydi? Onu geçtim. Hayatta mıydı? Ahh! Tanrım...

Gözlerim  doldu. Nefes alamıyor  gibiydim. Yeniden gözlerimi açtığımda  ellerimin ve ayaklarımın  bağlı  olduğunu fark ettim. "Ahh sikeyim"dedim. Bağıra bağıra  ağlamak  ve çığlık  atmak istiyorum.

Debelendim kurtulmaya çalıştım. Fakat çok  sıkı  bağlamış lanet olası  piçler.

Etrafı  inceledim. Kimseler yoktu. En ufak bir güneş  ışığı  bile yoktu. Ayrıca çok  büyük  bir yerdi. Karşımda 2 tane büyük kapı vardı.

Derin bir nefes aldım. Kendi kendime "sakin ol merve!"dedim. Büyük  bir gürültü duydum. Ardından  içeri  bir kaç  adam girdi. Gözlerimi kıstım ve dikkatlice onlara bakmaya başladım. Beyaz tişörtü  kan içinde  olan birini yere attılar. Tam önüme düştü. Çığlık  attım. Gözlerimi  sımsıkı  kapattım. "Aç  gözlerini  ve önündeki  piçe bak"dedi tok bir ses.

"Baaakkk!!"diye bağırdı. Derin bir nefes alıp  gözlerimi açtım. Gördüğüm şey  karşısında  şok  oldum. Kan beynime sıçradı. Ah nolur kötü  bir kâbus  olsun bu!

Berk kanlar içinde yerde yatıyor!

Selam vote ve yorumlarinizi bekliyorum. Gelecek bölüm  büyük  ihtimal final olacak :* umarım  beğenirsiniz

KALP HIRSIZIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin