6:Yahuşuklu

33 2 0
                                    


medya: Sarp

Ben....Ben Dolunay Korkmaz. Sorunlarını içinde yaşayan ve sırlarını duvarında astığı ünlü posterlerine anlatan kız, kafamı Yağız Soytaş'ın omuzuna koymuş otobüs bekliyordum. Bana dün böyle bir durum içinde bulunucağımı söyleseydiniz suratınıza bakıp gerizekalı olduğunuzu söylerdim. Ne ara kafam Yağız'ın omuzuna geldi bilmiyorum. Tek bildiğim 15 dakikadır otobüs bekliyorduk. Sonunda kalıcağımız otelin istikametine giden bir otobüs geldi.

Bu saatler arasında teyzeler çarşı, pazardan evlerine döndüğü için oturucak yer kalmamıştı. Biz de en mantıklısı olan kapıya yakın demir barlara tutunduk.Bir dakika... Ben bugün kıymetlimin üstüne düşmemiştim. Bu işte bir iş vardı. Benim kıymetlimin üzerine düşmediğim gün başıma çok kötü şeyler geliyordu. Unutkanlık olamazdı. Daha 2 saat önce olmuştu. Başka ne olabilirdi ki? Haydaaa bak bu olmadı. Beynimin içinde tonlarca soru dönüyordu ve evet bunlardan biri neden Ahmet kişisinin (Güneşin Kızları'nı izleyen anladı) Su Abla'nın evinde olmasıydı. Şuğursuz manda.

Ben kafamın içinde kavga ederken etrağaftaki tüm teyzelerin bize baktığını fark ettim. Bekle....Bize? Ben yine dalmıştım ve Yağız Bey'in eli benim omzumdaydı. Hafif yarım bir sarılma gerçekleşiyordu. Mal.... Dur ya! Ben neden içimden sövüyorum. Dolunay harekete geçsene. Söyle kolunu çekmesini.

Ama çok yakışıklı ve elinin dokunduğu yer sıcacık. Güven dolu hissettiriyor.

 Tanıştırıyım millet... Yok hayır bu benim iç sesim değil. Mandalarım... Kalbim... Kalbim... Mandalarım (mandalar siz oluyorsunuz. Yok bu manda kelimesi benim için sevgi göstergesi yanlış anlamayın) Bu gerzek arada sırada çıkıp ne dersem tersini söylüyor. Ama o kadar karışmaz işime çünkü tembelin tekidir. Ay alahım yaaa bu çocuk ben söylemezsem elini çekmeyecek.

"Yağız, kolunun omzumda olmasının mantıklı bir açıklaması var mı?" Ben kalbimi bastırıp konuşmaya başlayınca yaşlı teyzelerin hala bize baktığını fark ettim. Ayı mı oynuyor burada tövbe tövbe...

"Evet var. Sana oturucak yer bulamadığım için düşme diye tutuyorum."

Ayyy... seni yerler yahuşuklu

Tükürseydin. Neyse... Yağız cümlesini bitirir bitirmez etraftaki teyzelerden aynı anda "Awww" diye sesler çıkmaya başladı. Harbiden bunlar bizi izliyor. Çekirdek çitlemedikleri kalmıştı. Sonra aralarından sarı saçlısı elini koluma koydu.

"Kızım çok şanslısın böyle yakışıklı ve seni düşünen bir delikanlı var yanı başında. Gerçekten çok yakışıyorsunuz."

Teşekkür ederim teyze.

Ay! Kalp sen beni katil mi yapıcaksın?

"Teyze yanlış anladınız biz sevgili değiliz." Ben teyzeye geri cevap verirken Yağız'ın tepkisini görmek için hafifçe kafamı çevirdim. Pis pis sırıtıyordu.

"İyi bari zaten hiç yakışmıyordunuz ben nezaketten söylemiştim onu. Bak oğlum boş ver sen bu cılızı benim dünyalar güzeli bir kızım var. Hem çok hamarattır. Ben sana numarasını veriyim konuşun tanışın." Bu saatten sonra tutmayın beni. Yolucam ben bunu. Valla yaşına başına bakmam atlarım üstüne.

"Yauv teyze senin düşünücek daha önemli şeylerin yok mu? Mesela tansyon hapların ve şekerin. Git onlarla ilgilen. Valla yaşlı demem.... Neyse"

"Terbiyesiz! Sensin yaşlı kaç zannettin beni?"

"En az 65"

"Yuh! 48 yaşındayım ben. Terbiyesiz! Soför bey atın bu densizi otobüsten."

"Yok abi atmana gerek yok ben kendim inerim. Manyaklar sürüsü!" Ben son sözümü söyleyip otobüsten inerken teyzenin hala bana bağırdığını duyabiliyordum. 48 mi? 48 Mİ? O kadın ne yiyorsa ben yemek istemiyorum. Yağız geliyor mu diye de hiç arkama bakmadım. İleride bir çocuk parkı vardı orada bir bank buldum ve oturup Yağız'ı beklemeye başladım.

10 dakika sonra kahverengi saçlı, mavi gözlü biri oturdu yanıma. Benim yaşlarımda gibiydi. Yakışıklı çocuk valla. Deri cekette ona çok yakışmış.

"Eee...Nasılsın Dolunay?" Haydaa ben bunu tanıyormuşum. Nasıl böyle yakışıklı birini unutabilirdim ki. Nalet.

"Tanışıyor muyuz?"

"Aaa. Çok ayıp Dolunay insan 10.sınıftaki sıra arkadaşını unutur mu?" Hassiktir.... Ne olmuş lan bu çocuğa. Şey... Yakışıklı olmuş. Nerede inek yalamış saçı, telleri, ve göbeği?

"Sarp? Sen... Güzel olmuşsun." Bravo Dolunay sen tam bir malsın. YÜZYILIN MALI! Çocuğun suratına bu söylenir mi? Söylenmez ama ben söylerim neden? Çünkü ben Dolunay'ım.

"He...Sağol." Utandı işte. Korkutup kaçırıcan çocuğu.

"Sen nasılsın? En son bizim okuldan ayrıldığını duydum."

"Evet senin dışında insan diye adlandırabileceğim kişiler yoktu. Özellikle Zeynep. Sahi Zeynep ve Şeytanları ne işlerin peşinde bu sefer?" Geçen sene Sarp ile arkadaştık. Sonra okuldan ayrıldı çünkü o da benim gibi Zeynep'in mağduruydu. Ama en akıllısı olan şeyi yapıp bu sene kaçtı. Ben? Hala aynı lise.

"Zeynep bu sene Eren ile çıkıyor. Acıyorum o çocuğa. Gidip hoşlanılıcak kız olarak Zeynep'i seçti."

"Yazık olmuş. Hey seni üzgün gördüm iyi misin?" Bak bu düşünceli çocuk. Aslında Yağız'da öyle ama... Ona karşı bir takıntım var.

"İyiyim. Sadece arkadaşımı bekliyorum."

"Tamam o zaman bir ara konuşalım tekrar seni görmek güzeldi."

"Tamamdır." Sarp iyi çocuk ya. Seviyorum. Adamın dibi. Sarp gider gitmez Yağız elinde iki tane kumpir ile geri döndü.

KUMPİİR!!

Sakin ol kalp. O benim yemeğim.

"Annemde yemek yiyemediğimiz ve otelin yemeklerinin kötü olduğunu varsayarak gitmeden birşeyler yememizin iyi olucağını düşündüm."

"Teşekkür ederim." Biz tıkınırken hava tam anlamıyla kararmıştı.

1 SAAT SONRA

Şuanda Yağız resepsiyonda ikimize ayrı ayrı odalar ayarlamaya çalışıyordu. Bende etrağafta görevli arıyordum. Acilen tuvalete gitmem gerekliydi. En sonunda mutfağın yakınlarında bir tuvalet buldum. Sadece tek kişilikti bende kapıyı kilitledim.

Aynada kendime çeki düzen verdim gerekli işlerimi halletim. Ben tam çıkıcakken kapının dışından çığlıklar ve bağırışlar yükselmeye başladı. Ben daha ne olduğunu anlamadan Yağız'ın bana seslendiğini duydum. Kapıyı açmak için elimi kapının koluna götürdüm. AY! Bu ne lan!... Amk. Kapının kolu sadece bir olay olduğunda sıcaktı di mi? YANGIN!

------------------------------------------------------

Tamam bana istediğiniz küfürleri edin. Bekliyorum.... Bitti mi? Güzel. Bu kadar uzun sure size beklettiğim için özür dilerim. Ama gerekli sebeplerim var. Lise + sınav haftası= sıfır zaman. Haftaya bir aksilik olmazsa görüşürüz mandalarım!





Geçici HafızaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin