Gözlerimi kapatıp tekrar açtım acaba gerçekmiydi diye gerçek olabilirmi diye yapmış olabilirmiyim diye görücektim dimi gözlerinin rengini, gözleriyle konuşmasını belki sesini duyarım ha...
Evet! Gerçekten kırpıştırıyordu gözlerini. Kafasını dizimden kaldırıp yastığa koydum. Niye böyle narindim ona karşı gözlerini aralayıp açtı. Grimsi bir renkti maviye dönük öyle güzellerdiki o renk öpmek istedim gözlerinden kalbime sokmak istedim. Gözleri açmış olmasına rağmen boş bakıyordu. Fakat o renkleri görmek yetmişti belkide. O çok merak ettiğim okyanusları.. Eyilip gözkerinin üst kısımlarını öptüm. Hafif alnına gelen saçlarını tek elimle alnından çekip geriye attım. Yapabilicektim sınırım hayata döndürcektim mutluydum. MUTLUYDUM. Eğilip bu sefer nemli olan saçlarını öptüm nerdeyse bir ay gibi bir süre oluyordu ama alışmıştım varlığına buraya gelmeye, onla çay içmeye. Sesizliği güzel olan, varlığı yeten insan... Bir daha alıştım sanki ona, o gözlerini görünce. Gözleri güzel insan.Yanına yatıp boynumu omzuna gömdüm. Bacaklarımı kendime çekip ellerimi kendime sardım. Sabah yıkanmamın verdiği mayışmayla uykuya bıraktım kendimi. O rahat omuza.
Uyandığımda saat ikindiye geliyordu. Emre'ye baktığımda açık gözler ama tepkisiz surat. Sadece gözlerini açmıştı amaçsızca. Eve gitmem gerekiyordu. Ama önce Ali hocanın yanına uğramak. Düzenli olarak her hafta uğrardım yanına bilgi amaçlı. Bugünde uğrayıp söyledim sevinmiş ti sanırım çayımı demleyip ısındım, sonra sıcacık yatağımda güzel bir uykuya daldım. Güzeldi ha herşey olması gerektiğinden olduğundan daha güzel...
....
Yaklaşık bir hafta geçmişti gözlerini aralayalı o gri maviliklerindeki solmuşluk beni ona bağlayalı evet yaşamaya çalışan adama bağlanmam ne kadar mantıklı? Düşündürür.
Her gün yaptığım gibi üstümü giyinip yola çıktım. Emre'nin yanına gidiyordum. Gözlerini arada açıp kapatıyordu bazen o kadar sinirleniyorum ki ona sanki bana nispetmiş göz kapaklarını kesesim gelmiyor değil.
Yanında yattığımda içimde oluşan huzurda öyle sesini duyamadığımda kalbimden eksilen bir şeyler oluyordu. Bilmiyorum ama o sesi duymadan ölmek istemem sanırım.Yarım saat içinde varmıştım yanına sesini merak ettiğimin. Birlikte çay içip kahvaltı ettik - sadece ben etmişte olabilirim-. Ona yine kitap okudum. Bu başladığımız 4. Kitaptı. Yanımda getirdiğim bilgisayardan yine yanımda getirdiğim filimlerden birini izledik. Gözlerini arada kapatıp açtığı için görsellik olsun diye film izletmiştim.
Birazda müzik dinledikten sonra ayakabılarımı çıkarıp yanına uzandım. Tek elimi yanağına götürüp bastırdım acaba gamzesi varmıydı. Bazı şeyleri bilememek beni çıldırtıyordu gerçekten. Eğilip yanağına öpücük kondurdum. Gamze eğer varsan o uyanınca seni yine öpücem. Mutlulukla harmanlanmış gözlerimi onun gözlerine diktim. Bir anda olmuştu ondan etkilenmem sanırım o gözlerden dolayıydı bu saçmaydı ama güzeldi. Sıkıca sarılıp kafamı onun omzuna gömdüm. Bu gece burda kalabilirdim heralde.20 gün sonra...
Neydi bu oyun mu yapıcaktım umutsuzluğa düşmemem gerekiyordu ama düşüyordum. Sinirleniyodum bağrıyordum, kendime bile zarar veriyordum. Uyan artık be.. olduğundan bir haber olduğum gemzeni göriyim. 2 ay olmuştu onu tanıyalı iki ay gözlerini göreli ise bir ay... Eğer gözlerini açmasaydı sanırım giderdim uğraşmazdım belki iki ay kısa bir süre gibi geliyor olabilir ama benim gibi sabırsız bir insan için gerçekten fazla bir süreydi. Yine onun yanındaydım saçlarını okşuyordum. İçimde şüphe yoktu uyanıcaktı, biliyordum. Tanımadığı ben için uyanıcaktı. Uyanırsa beni bırakırmıydı bırakabilirdi ama ben bıraktırmazdım inatçıyım. Bırakmam.
Her gün yaptığımız şeyleri yapmıştık. Müzik dinliyorduk, bugün çok yorulmuştum. Ruhen ve bedenen...
En sevdiğim müziklerden biri çalmaya başlayınca mırıldanmaya başladım. Sesim çirkindi ama duyacak biri yoktu sonuçta. Sesimi hafif yükseltip söylemeye devam ettim. Bu şarkıya cidden bayılıyıyordum... Eski bir şarkıydı çok severdim. Nakarat kısmına gelince susmuştum çünkü burayı dinlemek daha iyiydi..
Odanın içinde gelen bir ses duyunca ilk önce kapıya baktım kimse yoktu bu ses şarkının sözleriydi. Kafamı Emre'ye çevirdiğimde o mavi gözleriyle bana baktığını gördüm nasıl yani bu ses ondan mı çıkmıştı. Ellerim titriyordu, anlamadığım bir şekilde yanağımdan akan yaşları durduramıyordum. Buda. Buda neydi şimdi. Bana anlammış gözlerle bana bakıyordu. Saçının üstünde duran elim hala titriyordu.
- Emre dedim bir anda.
Dediğim kişiyi tanımıyomuş gibi baktı zaten normaldi tanımaması yada bilmyorum normal olmayada bilirdi. Bir birimize bakmaya devam ediyorduk. Hadi bir daha konuş diycektim ama diyemiyorum. Boş olan elimle göz yaşlarımı silip Emre'ye sarıldım. O bana sarılmıyordu. Sarılmalıydı ama hissetmeliydi beni. Ne diycektim peki şimdi sorsa ona doktoru olduğumu mu söyliycektim. Hiç bir şeyi olduğumu. Bırakırmıydı beni. Zaten hiç bir şeyi hatırlamıycaktı. Nerden bilecekti yalan söylemiycektim sadece birkaç küçük detay değişikliği yapabilirdim.Titreyen ellerimle onu sarmaya devam ederken hala bana sarılmaması can yakıyordu. Ellerimi onun ellerinin üstüne koyup kollarını belime dolamasını sağlayıp sonra yeniden ona sarıldım.
- Seni Seviyorum dedim.
Kafamı geriye çekip gözlerinin içine baktım. Bana anlamamış bakıyordu.
- Seni Seviyorum diye tekrarladım.
Ses vermesini istiyordum. Sesini duyup beynime kazımak. Yüzümü yüzüne yaklaştırıp yanağına bir buse kondurdum. Hafif gülümseyerek gözlerine bakmaya devam ettim.
-Bende seni seviyorum demesiyle donup kalmıştım. Beş dakika önce tanıdığı kızı nasıl sevmişti.
- Nasıl yani derken sesimin titremesine engel olamamıştım.
- Nasıl derken. Onu sen anlatıcaksın. demişti. Şimdi benim anlattığım kısmamı gelmiştik. Yalan söylemek huyum değildi ama mecburdum..******
Selam arkadaşlar bölüm geç geldiği için özür dilerim. Kısa bir bölüm olduğunuda biliyorum. Bir dahaki bölümü uzun yazmaya çalışıcam. Yorumlarınız benim için çok önemli.
Beğeni ve Yorumlarınızı bekliyorum.
Öpüldünüz.... ;)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Geriye Dönüş
Science FictionHayat başlangıçta kimsesizliği söyler. Hayat sonda herkes varken ölmeyi yeğler. Ve sonra mutluluk ararız yorulunca huzurluluk yeter. Ölmek kolaydı bize,yaşamak bilinçsizlik. O yaşamayı seçti en zoruydu, o yaşamayı seçti en imkansızıydı. O hayata d...