İrlanda Bayraklı Gemicik?

454 32 29
                                    

   Yüzüne döndüm, bir pişmanlık ifadesi yoktu. "Pekala... beni bir daha görmezsin o zaman." dedim ve arkamı dönüp kapıya gittim. Sokağın karanlığına doğru yürürken arkamdan cırtlak sesi duyuldu.

   "Nereye gidebilirsin ki?!" duraksadım ve arkamı döndüm. Yeşil pijamaları ve sabahlığı ile evin önünden bana bakıyordu.

   "Bilmiyorum, belki senin geldiğin yere? Cehennemin dibine!?" arkamı döndüm ve adımlarımı hızlandırdım. Cebimde hiç para yoktu, bu ceketin de pek sıcak tuttuğunu söyleyemezdim. Otomatik olarak Liam'ın evine gelmiştim. Ama onun olmadığı hatırlayınca merdivenlere oturdum ve telefonu çıkarıp Josh'ı aradım. Uzun bir süre çaldıktan sonra sonunda açabildi.

   "Alo??" soluk soluğa kalmıştı. "Alo J, ben Niall." soğuktan sesim titremişti. 

   "Hey Niall, ne oldu?" nedensiz yere olanları telefonda anlatmak istemedim. 

     "Şey sana geliyorum. Evdesin değil mi?" cevap vermeden arkadan birinin sesi duyuldu.

   "Ah Niall, ben şey evde değilim. Jay'nın yanında kalıyorum." Dylan ismini hatırlamaya çalıştım. Josh sanki zihnimi okumuş gibi "Hmm... erkek arkadaşım." 

   "Ah anladım. Ben sadece uğrayım demiştim. Okulda görüşürüz J." dedim ve telefonu kapadım. Arayabileceğim başka kim var diye bakacaktım ki şarjım bitti. Ne kadar harika! Kalkıp nereye gittiğime dikkat etmeden boş sokaklarda dolanmaya başladım.

   "Niall!!" adımın seslenildiği yöne doğru döndüm. Miranda bana doğru yürüyordu. Her yerden nasıl çıkıyordu bu kız? "Hey.. bu saatte burada ne işin var?" dedi ve gülümsedi. Ruju muhtemelen beceriksiz bir öpüşmeden sonra dağılmıştı.

   "Senin ne işin var?" durmadan yürümeye devam ediyordum, o ise topuklularla bana yetişmeye çalışıyordu. 

   "Arkadaşlarla takılıyordum. Le'Bar'da.." cevap bekliyor gibiydi. "Ne?" diye sordum. "Ben cevap verdim, sen burada ne arıyorsun Nialler?" iç çektim.

   "Evden kaçtım." cevabıma şaşırmış gibi gözüküyordu. "Annemle kavga ettik, evden kaçtım."

  "Liam'a mı gidiyorsun?" başımı hayır anlamında salladım. Eğer Liam burada olsaydı çok iyi olurdu. Aslında onu arayabilirdim ama endişelenip buraya gelmek isteyeceği kesindi. "Neden ona gitmiyorsun?"

   "Burada değil, babaannesini kaybetti ve şuan New York'ta." bir süre sessizlik oldu. "Ve Josh'ta Jay'da kalıyor."

   "Jay?" diye sordu. Güldüm ve kafamı salladım. "Aov şey.. şu mehşur erkek arkadaşımı?" başımı 'evet' anlamında salladım. Çıt diye bir ses geldi ve Miranda tam düşecekken onu belinden yakaladım.

   "İyi misin?" kaldırımın kenarına oturmasına yardım ettim. Ayakkabısının topuğu kırılmıştı. Bileğini ovuşturarak başını 'evet' anlamında salladı. Tekrar kalkmasına yardım ettim.

   "Yürüyemeyeceğim.." dedi ve tekrar oturdu. Ben ısrarla tekrar ayağa kaldırınca "Niall ciddiyim yürü-" sözünü tamamlayamadan onu kucağıma aldım. Şaşkın bir biçimde "Niall ne yapıyorsun!?" diye sordu. 

   "Şey eve yürüyerek gitmek istiyorsan seni memnuniyetle yere bırakarım. "dedim ve sırıttım. Güldü.

   "Pekala İrlanda bayraklı gemicik, yelkenler fora tam yol ileri!!"

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 09, 2013 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Love Is LoveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin