*** Arkadaşlar bu benim ilk denemem :-) Eğer hikayeyi begendiyseniz. Begen butonuna basalım. Ona göre birinci bölüm yayınlanacak. Sizleri seviyorum iyi okumalar***
Beren
Ben Beren. Bu hikayenin esas kızı oluyorum. 22 yaşındayım. Annem ve babam doktor. Annem beyin cerrahı, babam da kalp cerrahı. İkisi de alanlarında çok başarılı iki doktor. Ünleri sadece Türkiye de değil yabancı ülkelerde de bilinen, hatta oralardan bile hastaları gelen iki kişi. Çok çalışıyorlar. Bu yüzden de benimle az ilgileniyorlar. Ben de hayatta ilk onları gördüğüm için (bu kadar çok çalışan ikiliden bahsediyorum) hayatta sadece çok çalışmak gerekiyormuş gibi bir algı oluştu. İlkokulu, ortaokulu hatta İtalyan lisesini bile birincilikle bitirdim. Geçen bu yıllarda çok çalışmaktan gözlerimde gözlük ve saçımla uğraşmayayım diye kısa kesilmiş saç tercih ediyordum. Ama bütün bunlar güzel olduğumu fark edene kadar...
Üniversite sınavına girdim. Tabi ki çok yüksek bir puan aldım. Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık Bölümünü kazandım. Aman Allah'ım! Bu yıllardır hayalini kurduğum meslekti. Üniversiteye gidecektim artık lise havasından kurtulmalıydım. Saçlarımı uzattım, gözlükler gitti yerine lens geldi. Galiba güzeldim ben, uzun bacaklar zayıf bir beden göğüslerim çok küçüktü ama büyültmenin yolları vardı. Saçmalamayın, tabi ki silikondan falan bahsetmiyorum o kadar da değil. Pedli sütyenlerden aldım. Artık üniversiteye gitmeye hazırdım.
Üniversite hayatımda en büyük rolü alan Burak'tı. Burak kim mi? Sevgilim... Evet benim bir de manitam oldu. İneklikten çıkmamın ödülü olarak geldi ve sizi temin ederim o çokkkk yakışıklıydı. Burak'la geçen dört sene tabi ki mükemmeldi. Onunla güzel bir dört sene geçirdim. Okulda havalı, cool tipli birini düşünün, çok fazla da yakışıklılık ekleyin işte o Burak'tı. Ama hayır! Tabi ki onu seviyordum ama yatacak kadar değil. Dört sene de bu konuyla ilgili oldukça ısrarlı oldu. Ama ben reddettim. O da teker teker bütün kızların tadına baktı. Umursuyor muydum, garip bir şekilde hayır.
Dört sene geçti. Benim birbirinden başarılı annem ve babam benim mezun olacağımı zannediyorlardı. Ama sizin de düşündüğünüz gibi mezun olamadım. Neden mi? Çünkü alttan beş tane dersim vardı. Aslında yine iyiydi, bu kadar az çalışmaya başkası olsa daha fazla ders bırakırdı. Ama ben az bıraktım. Tabi ki ailem bu lafları dinler mi? Evet, dinlemediler. Beni dinlemediler. Saçmalık!!! Bana bağırıp, çağırıp, biz sana güvenmiştik dediler. Sadece bir kere yanlış yapmıştım, niye böyle tepki veriyorlardı ki. Ben de bu tepkiye kızdım. Kapıyı çarpıp bara gittim, sabaha kadar zilzurna olduk. Yanımda Burak vardı. Sonrasını hatırlamıyorum.
Sabah uyandığımda yatağımdaydım. Allah'ım başım çatlıyordu. E tabi o kadar içersem ancak böyle olurdu. Telefon çaldı. Müzik o kadar yüksekti ki hemen yataktan atlayıp telefonu açtım. Arayan Buse'ydi. Benim arkadaşımdı ama aynı zamanda başıma kötü bir şey gelmesinden mutlu olan arkadaşlardan (!) telefonu açtım.
-Efendim Buse. Ne oldu sabah sabah
-ne sabahı Beren öğlen oldu.
Saate baktım evet saat birdi. Bu saate kadar uyumuş muydum? Çüşşş
-Ben seni gazeteki haber için aradım.
-Ne haberi?
-Ay kuzummm senin haberin yok mu?
Yapmacıklar kraliçesi!
-Yok Buse deli etme adamı ne haberi bu?
-Sen ve Burak içkili olarak araba kullanmışsınız. Trafik polisleri de sizi çevirince basmışsınız küfürleri. Ehliyetine de el konulmuş diye duydum.
Aman Allah'ım olamaz!!!
Evet gerçekten olamazdı. Bu kadar dengemi kaybetmemiştim değil mi? Hemen telefonu kapattım. İnternet gazetesini açtım. Buse az bile söylemişti. "Ünlü cerrahların kızı içkiyi fazla kaçırdı. Görevi başındaki polisi dövdü." Evet ya evet bu bendim. Polisin sırtına çıkmış bir resim vardı. Altta da bu resim yetmezmiş gibi bir de video. Videoyu da açtım. Açmaz olaydım! Ne küfürler etmişim, ne küfürler... Ben böyle küfürleri ne ara öğrenmişim ya
Sonra mı ne oldu? Bu cehennemdeyim. Annem ve babam biz seni adam edemedik, babaannen adam etsin dediler ve Gölyazı'ya geldim. Despot bir babaanne var başımda. O da yetmezmiş gibi despot bir komşu çocuğu Allah'ım yardım et.
Babaanne Nuran
Ben Nuran. Esas kızın babaannesiyim. Ama abartıyor despot falan değilim. Sadece kuralları olan bir kadınım. Eski öğretmen olduğum içinde iyi bir eğitimciyim. Yani onu iyi eğiteceğim.
Biraz kendimden bahsedeyim. Altmış yaşındayım. Ama yaşımı göstermeyecek kadar genç bir bedene sahibim. Yıllar önce sevdiğim adamla tanıştım ve evlendim. O da benim gibi eğitimciydi. Onunla birlikte Gölyazı'ya yerleştim ve hala burada yaşıyorum. Bu dünyada eşi benzeri olmayan şehri terk edemezdim. Eşimi, ömrümü beş yıl önce kaybettim. Şimdi de tek başıma yaşıyorum. Aslında benim bir sürü çocuğum olmasına rağmen benim kanımdan canımdan bir tek oğlum var. Oğluna hasret yaşayan bir kadınım. Oğlum o kadar çok çalışıyor ki sene de sadece bir iki gün görüyorum onu. Yetmiyor ama yetinmeye çalışıyorum. Zaten bunlara sebep hep o gelin, o katnemle evlendikten sonra oğlumla bağlarımız koptu. Beren'le olan bağlarımız da bu yüzden gelişemedi. Beren benim ilk ve tek torunum dünyalar güzeli ama çok konuşuyor (çenesini anasından almış). Bu sene ceza olarak benim yanıma yollandı. Ama bu benim için bir ceza değil, Allah'ın en büyük ödülü.
Komşu oğlu Ali
Ben Ali. Esas kızın hiçbir şeyi değilim. Ama babaannesi olan Nuran'ın öğrencisi ve komşusu oluyorum. Benim lise öğretmenimdi. Onun telkinleriyle tıp okudum ve bitti. İlçeme gelip artık göreve başladım. O bir insanın hayatını şekillendirecek kadar büyük bir yeteneğe sahip. Ona saygım büyük. Benden ne isterse yaparım. Şu anda başına bir bela geldi. Adı Beren. Beren buradan kaçmaya çalışıyor. Ben de onun buradan kaçmasına engel oluyorum. Kanımın son damlasına kadar da çalışacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Eyvah Babaannem
RomanceBir hayat düşünün, mükemmel bir şekilde başlamış ve devam etmiş. İyi okullar, istenilerek okunan bir bölüm. Ve sonra ufak ama ufacık bir hata yapıyorsunuz, rezidansta başlatılan hayatınızın küçük bir ilçe de devam etmesi isteniyor. Tabi konular bunu...