=

5.9K 489 134
                                    

Çoğu insan gibi uyandığımda yaptığım ilk şey telefonuma sarılıp sosyal medyalarda gezmek oldu. Twitter'a girdiğimde anasayfam çıldırmış hayranlarla doluydu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken gördüğüm şey ile hızlıca yataktan fırladım ve istemeden büyük bir çığlık attım. Odamın içinde tur atarken hızla Calum'un numarasını buldum ve aradım.  Açmasını beklerken aynadan kendime baktım ve ani duygu değişiminden yanaklarımın bu kadar kızarmasına şaşırdım. Calum telefonu açınca çoktan tırnaklarımı ağzıma götürmüştüm.

"Calum?" dedim heyecanla.

"Sanada günaydın Cass." sanırım onu uykusundan uyandırmıştım ama şu an bunu önemsemeyecek kadar değişik duygular yaşıyordum.

"Ohh. Uyandırdım galiba."

"Sorun değil. Sen uyandırmasan başkası uyandıracaktı. Senin tarafından uyandırılmayı tercih ederim."

"Aww."

"Eee nasılsın?"

"Şey Calum ben senden bir şey isteyeceğim. Nasılsın, seni özledim konuşmalarını sonra yapsak. Gerçekten şu an çok daha önemli bir şey konuşmalıyız." dedim odadaki onuncu turumu tamamlarken.

Önce duraksadı sonrasında ise sesi ciddileşti. "Ne konuşacağız?"

"Aslında konuşacağım şey seninle alakalı değil. Bana Michael'ı verir misin?" dedim yutkunarak. Yaptığım bencilceydi ve kötüydü ama onunla konuşmam gerekiyordu.

"Sen ciddi misin? Beni uykumdan bunun için mi uyandırdın?"

"Uhm evet. Gayet ciddiyim. Önemli bir konu olmasa bu kadar telaşla aramazdım Calum."

"Önemli olan ne?" kaşlarının çatıldığını hissedebiliyordum. Haklıydı da.

"Sana sonra anlatırım ama şu an cidden kendime gelmem için onunla konuşmam lazım."

"Michael'a ihtiyacın var yani. Tamam. Şuan telefonu ona götürüyorum. Bana ihtiyacın olduğunda tekrardan konuşuruz." dedi teker teker.

"Calum bana trip atmıyorsun değil mi?"

Cevap vermedi. uzun bir sessizlikten sonra kulağıma Michael'ın sesi geldi.

"Neler oluyor? Calum niye bu kadar sinirli?"

"Ah tanrım pekala başlıyoruz." dedim kendi kendime fısıldayarak.

"Efendim?"

"Michael olabildiğince sakin olmaya çalışacağım ama telefonun sesini biraz kısarsan kulaklarına iyilik etmiş olursun."

"Dediklerinden hiçbir şey anlamadım."

"Sadece dediğimi yap Clifford."

"Pekala kıstım." derin bir nefes aldım ve ellerimi saçlarıma geçirerek bağırmaya başladım.

"AMAN TANRIM MICHAEL. NE CÜRETLE SAÇINI KIRMIZIYA BOYATIR VE BÜTÜN FANDOMA KALP KRIZI GEÇİRTİRSİN. SABAH UYANIR UYANMAZ GÖRDÜĞÜN İLK ŞEY KIRMIZI SAÇLI MİCHAEL OLUNCA NELER OLUYOR BİLİYOR MUSUN? BİLDİĞİNİ HİÇ SANMIYORUM. AMACIN NE SENİN BÜTÜN HAYRANLARI KENDİNE AŞIK ETMEK FALAN MI? EĞER ÖYLE BİR AMACIN VARSA BRAVO MİCHAEL ÇÜNKÜ BAŞARIYORSUN. ŞİMDİ NE OLACAK BİLİYOR MUSUN? TABİKİDE BİLMİYORSUN AMA BEN SANA SÖYLEYEYİM BÜTÜN OKUL BOYUNCA SENİ VE KIRMIZI SAÇINI DÜŞÜNÜP APTAL APTAL SIRITACAĞIM VE SINAVLARDAN KALACAĞIM. AH MİCHAEL BUNU BİZE YAPTIĞIN İÇİN SENDEN NEFRET ETMEK İSTİYORUM AMA ÇOOOOOOOOK TEŞEKKÜR EDERİM. TAMAM BİLİYORUM ÇOK SAÇMALADIM AMA  YANİ. SEN. KIRMIZI. SAÇ. DUDAKLARIN OFFF." hepsini tek bir solukta söylemek imkansız gibi gözükse bile galiba az önce bunu başarmıştım. Soluklarımı tekrardan düzene soktuktan sonra kendimi rahatlamış hissederek yatağa bıraktım.

Micahel'dan uzun bir süre gelmeyince orada olup ormadığını sordum.

"A-az önce ne oldu?" dedi Michael kekeleyerek.

"Sanırım ben kendimi kaybettim ve krize girdim."

"Oh pekala ama bunu bir daha yapma tamam mı? Lütfen"

"Üzgünüm Michael sadece teşekkür etmek istedim lol." Harika kıkırtısı kulağıma geldiğinde bende onunla beraber güldüm.

"Sorun değil. Kırmızı saçlı halim bu kadar mı hoşuna gidiyor?"

"Şaka mı yapıyorsun? Kırmızı saçlı Michael Clifford tam bir sex tanrısı yani o dudaklarının kırmızılığını görüp kendinden geçmemek imkansız. Ayrıca sahnede kendini kaptırdığında dudaklarının aralanması ve- Ah tanrım ben ne diyorum böyle." Geçde olsa hayal aleminden çıkıp kendime gelebildim.

"Söylediklerin ne kadar hoşuma gitsede Calum tam olarak karşımda duruyor ve yüzündeki gerilen damarları netlikle görebiliyorum."

"Bana çok kızgın değil mi?"

"Öyle gözüküyor ve eğer şimdi telefonu kapatmazsam o çok sevdiğin dudağımı patlatıcakmış gibi bakıyor."

"ÇABUK KAPAT TEELEFONU MIKE."

"lol görüşürüz." dedi ve  cevap vermeme izin bile vermeden telefonu kapattı.

Biliyorum tepkilerim onlara garip gelebiliyordu ama ben bir hayrandım ve kabul etmek gerekirse biraz gariptim. Onlarla konuşabilmem hatta onlardan biriyle iki kere öpüşmem bunu değiştiremezdi. Bu yola hayran olarak girmiştim ve öyle de kalacaktım. Hayran olarak bana yaşattıkları duyguları seviyordum. Beynimi ve kalbimi kontrol etmemi engelliyorlardı ve bu benim hoşuma gidiyordu. Hatta bazen onların hayranı olduğum için kendimle gurur duyuyordum ve onları tandığım için her gün tanrıya minnetlerimi sunuyordum.

Sanırım bu bölüm bütün fangirlleri temsil eden bir bölüm oldu ve  neden bilmiyorum ama kurguyu ara sıra Michael'a kaydırmayı seviyorum lol.

Ayrica yeni fanfictionim Cinderella'ya bakar misiniz? Lol

Lol • HoodHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin