Multimedia:Adelya
Halsiz bedenimi Mete'ye yasladım o zili çalarken.
Destek verircesine kolumdan tuttu. Belki de düşmiyim diye yapmıştı. Bilmiyorum.
Kapı açıldığında bakışlarımı yerden kaldırıp kapıyı açan kişiye baktım. O an,bedenim de dahil bütün hücrelerime kadar titredim.
Yine ağlamak istemiştim ki gözlerim dolmuştu bile. Kapıdan içeriye titrek bir adım attığımda beni tuttu ve kendine çekip kollarıyla sardı.
Gözlerimi yumdum.
"Çok özür dilerim. Size...a-annenize bunları yaşattığım için özür dilerim. A-ama....bilmiyordum."Ağlamasına ağladım.
Ayyaş adam artık ayyaş değildi. Ayyaş adam artık kalpsiz de değildi. O yaralıydı. O da benim gibi kimsesizdi.
Ben de hıçkırarak sardım kollarımı beline. Ona sıkıca sarıldım. O an bir şey farkettim. Göğsümün üzerindeki ağırlık hafiflemişti. Ve o ağırlık tamamen yok olmuştu.
Gözlerimi sıkıca yumdum. Yani benim o ağırlığı yok edebilmem için bu kollara mı sarılmam gerekiyordu? Vicdan azabı çeken,kalbinin üzerinde benimkinin kat be kat saha fazla ağırlık olan adama mı?
Evet. Sanırım benim acımı da kendine yüklemişti o adam.
Aramıza giren Bulut'a da sardım kollarımı.
"Affedin beni
Siz...siz benim çocuklarımsınız." Ayşe annenin de dediği gibi,bu adamın benim öz babam olmasını isterdim. Ayşe anne ölmeden her şey ortaya çıksın ve biz böyle kahrolmayalım isterdim. Ben yalnızca masum ve mutlu bir hayat istiyordum. Ama hayat ağlatmadan güldürmüyordu."Ama ben dayanamam ki"diyip ağlayarak aramıza giren Meteye'de sarıldım.
Şöyle bir şey vardı,sen ağlayarak acı çekerken acı çekişini keyifle izleyen insanlar vardı.
Ve şöyle bir şey vardı,sen ağlayarak acı çekerken senin gözyaşlarına dayanamayıp ağlayan insanlar vardı.
Ve şu an benim gözyaşlarıma dayanamayıp ağlayan insanlara mahçuptum. Beni mutlu ettikleri için onlara borçluydum.
Burnumu çektim. "Teşekkür ederim." Hepsi mırıltılar çıkardığında gülümsedim. Şu an evin kapısı açıktı ve insanlar bize aptal diyebilirlerdi. Hepimiz bir anda sulu göz olmuş ve depresyona giren kızlar gibi ağlıyorduk.
Düşüncelerime gülüp geri çekildim. "Pekâlâ. Bu kadar sulu göz olduğunuzu bilmiyordum."
Hepsi gülüp burunlarını çektiğinde güldüm.
"Ben....gerçekten-" sözünü kestim. "Önemli değil. Bilmiyordun sonuçta." Hem de 14 senedir tutunduğu yalanla kahroluyordu o adam.
"Ayyy,ben ağlarım ama!" Gülerek mete'ye baktım. Eliyle gözlerine hava yolluyordu. Elimi omzuna attım. "Tamam Mete. Bir şey yok." Gözlerini devirdi.
"Neyse o zaman ben gideyim. Sizin ailecek konuşacaklarınız vardır." Arkasına dönmeye yeltelendiğinde yakasından tuttum.
"Saat 23.33. Bu saatte seni bir yere bırakmam. Bizde kal." Yan gözle Habip'e baktı.