Elbiseyi umursamadan bağdaş kurdum kayanın üzerinde. Derin bir nefes alarak çektim deniz kokusunu içime. Içimdeki çoğalmışlık gitmiyordu ama. Gitmeyecekti de.
"Mızıkçısın"
Gözlerimi devirdim. Yanıma oturduğunu anladığımda başımı ona çevirdim.
"Rahat bıraksan olmuyo dimi?"
Dudaklarını büzüp cık'ladı. "Sen bir düzelt şu üzerini. Altın meydanda."
Utanarak elbisenin eteklerini bacaklarımın arasına sıkıştırıp bacaklarımı uzattım. Böyle şeyleri dikkate almalıydım bundan sonra.
"Neden kaçtın?"
Yeniden Yankı'ya döndüm ve omuz silktim.
"Senden nefret ediyorum. Sabah ne için ağladığımı çok iyi biliyordun. Buna rağmen beni oraya götürdün. Çok saçma. Ağlamamam, üzülmemem için beni oyaladin ama yine beni üzen sebeplerle yüzleştirdin beni. Canım acıyor anlamıyor musun?"
Kaşlarını çattı. "O adam üzülmüyor ama. Onun canı acımıyor. Çünkü bir şeyleri telafi edebileceginin farkında. Sen de farket artık. Yoksa kendi kendini üzmeye devam edeceksin."
Ben de kaşlarımı çatarak başımı iki yana salladım.
"Ben aslında sorunu buldum. Kötü ruhlusun sen. Hatta kötüsün. Insanların senin için çabalarını bile umursamıyorsun. Bana aptal diyorsun ya, asıl aptal sensin bence."
"Sen gerçekten aptalsın!"dedim söylediklerini umursamadan. Hakaret ediyordu bana resmen!
Elini cebine sokup bir şey aradı. Cebini karıştırırken bana baktı. "Bana bu kadar kötü davranabileceğini hak edecek bir şey yaptığımı düşünmüyorum. Aksine , seni düşünüyorum yalnızca." Cebinden çıkardığı paketi elime koydu. Ve ayağa kalktı.
"Doğum günün için aldığım bir hediye. Bunu bulabilmek için bile fazlasıyla uğraştım. Bari bu boşa gitmesin." Arkasına döndüğü sırada derin bir nefes aldım.
Sanırım haklıydı. Bazen fazlaca bencildim.
"Barın!"diye bağırdım fazla uzaklaşmasına izin vermeden.
Bu onu durdurmamıştı.
Yeniden bağırdım. "Barın!"
Yavaş yürüyordu onu durdurabimem için fakat durmuyordu da.Derin bir nefes alarak yeniden bağırdım. "Evet, ben bencilim!"
Durmadı. Yine devam etti yoluna.Başımı eğip elimdeki hediye paketine baktım. Burnumu çektim. Eğildiğim için gözyaşları kolayca akıyordu gözlerimden.
Evet çok bencildim. Kendim üzüldüğüm için onların da üzülmesi gerekmiyordu. Aksine Habib kendi üzüntüsünü unutup benim için bir şeyler düşünmüştü. Bense yine bencillik yapmıştım. Onları yine ben üzmüştüm.
"Tamam. Ağlama"
Başımı kaldırıp baktım ona. Derin bir nefes alıp yine çöktü yanıma. Elini başıma koyup göğsüne çekti beni.
"Haklısın Barın. Ben tam bir aptalım. Kötüyüm de."
Saçımı okşayarak konuştu."Anlamana sevindim." Kaşlarımı çatıp başımı göğsünden kaldırdım.