Masanın üzerinde titreşimini kesmeyen telefonuma uzattım elimi. Numara rehberde kayıtlı değildi.
Gözlerimi devirerek aramayı yanıtladım ve telefonu kulağıma götürdüm.
"Bu saatte arayan her kimsen,umarım önemli bir şey için rahatsız etmişsindir beni"dedim karşı taraftaki konuşmadan.
"Adelya?"
Gözlerimi devirdim." He?"diye yanıt verdim bir an önce konuya girmesi amacıyla.
"Ben Barın." Tekrar gözlerimi devirdim.
"E anladım. Konuya geç artık"dedim bıkkınlıkla.
"Ha şey,Nisan'a koruyucu aile olmak isteyen birileri var." Kaşlarımı çatıp yatakta doğruldum.
"Ne? Nasıl?"
"Bugün görüşmeye geleceklermiş işte." Yorganı üzerimden atıp ayağa kalktım.
"Saat kaçta gelecekler?"
"Bir saniye." Bir süre sesini çıkarmadı. Ben de etrafta dolanarak bekledim onu.
"Saat 13.33'de gelecekler." Kendimi yatağa attım tekrar.
"İyi sen beni 1'de uyandırırsın"diyerek telefonu suratına kapadım ve yüzümü yastığa gömdüm. Fakat telefonum tekrar çalmaya başladı.
Gözlerimi devirerek yanıtladım aramayı.
"Saat 12.55 Adelya"
Ofladım. "Ben sana 1'de uyandır demiştim." O da ofladı.
"Anca gelirsin işte"diyerek telefonu yüzüme kapadığında gözlerimi kısarak baktım kararmış ekrana. O sırada gözlerimin şişmiş ve göz altlarımın morarmış olduğunu farkettim.
Yataktan tekrar kalkıp banyoya girdim. Elimi yüzümü yıkadıktan sonra göz altlarıma kapatıcı sürdüm. Şişliğini saklamasa da morlukları saklamıştı gözlerimde.
Banyodan çıkıp odama geri döndüm. Altıma kot pantolon ve üzerime bir bluzla ceketimi giyindikten sonra telefonumu alıp aşşağı kata indim.
Habip ve Bulut sabah 9'dan berri hazır olan kahvaltının başında oturmuş Habip önündeki dosyalarla ilgileniyor,Bulut ise hâlâ daha tıkınıyordu.
Gülerek Bulut'un kıvırcık saçlarını karıştırdım.
"Günaydın"dedi Habip dosyalardan başını kaldırıp.
"Günaydın"dedim ağzıma yeşil zeytin atarken.
"O dosyalar nedir?"
Habip hoşnutsuzca dosyalara baktı. "Anlaşmalar,ortaklıklar falan bayağı karıştı." Güldüm.
"Sen de çok yeme. Cuma maçın var. Sonra seni yere sererler şişko!"dediğimde Bulut ağzına atacağı lokmayı tabağa geri koydu.
