Uyandığımda karanlık bir odadaydım ama sandalyede bağlı değildim.
Yatakta yatıyordum. Bir an aklımdan bir ton fesat şey geçtikten sonra yavaşça ayağa kalktım.
Odanın düğmesini bulup ışığı açtım. Bu oda bir mafyaya göre çok mu güzeldi ne. Büyük, şarap tonlarında bir yatak vardı tam ortada. Arkasında ise ağzımı bir karış açtıran o büyük resim.
Resimde iki tane çocuk bir tane adam ve bir tane de kadın vardı. Kadın ve çocuklar ne kadar gülmüşse adamın yüzüde o kadar asıktı.
Anlayamamıştım. Resme dikkatli bakınca büyük olan çocuğu Oğuz'a benzettim.
"Kırmızı kazaklı olan benim. Diğeride Mert. Ve onlar ise anne ve babamız Mert'le."dedi Oğuz.
Bir an şaşkınlığımı gizleyememiştim. Ben nasıl daldım da Oğuz'un geldiğini bile duyamadım.
Ve yine aynı şey olmuştu tahmin ettiğim o çocuk Oğuz'du halbuki tatlı bir çocuğa benziyordu. Bunu Oğuz'a belirtip onu sinirlendirmeyi düşündüm.
Ve yapacaktım da.
"Bense onu Mert sanmıştım çok tatlı duruyordu. Taa ki sen onun sen olduğunu söyleyene kadar. Senin gibi birisinin sorunlarının çocukluktan geldiğini düşünmüştüm."dedim.
Bir an çok ileri gittiğimi farkettim. Ve artık çok geçti. Oğuz bana doğru sinirli bir şekilde yürüyordu.
Ve yanımda belirdi. Elleriyle ellerimi tuttu ve"Senin bana karşı olan tüm antipatilerini yıkmak için şu anda kendime söz veriyorum."dedi tam eğilip beni öpecekti ki hemen geri çekikdim.
Ve bağırmaya başladım"Ne yaptığını sanıyorsun pis tecavüzcü sapık. Ama Berkgil çoktan senin peşine düşmüşlerdir. Bu yaptıklarını sana çok ağır ödeteceğim."dedim sinirli bir şekilde.
Bir an kahkaha atmaya başladı."O Berk mi seni kurtarmaya gelecek. O seni şu anda olayın tam merkezine itti ve kendiside çekildi. Sana şu anda çok acıdım. Ve ayrıyetten bana ne yapabileceğini düşünüyorsun? Çok merak ettim doğrusu."dedi Oğuz.
Bir an moralim bozuldu. Geri çekildim ve camın önünde olan koltuğa oturdum. Ve arkamdan ayak sesleri geliyordu."Ya bi rahat bırakta iki dinleniyim ama."dedim Oğuz'un odadan çıkmasını sağlayarak.
Hiçbirşey söylemeden çıktı ve kapıyıda kapattı. Hemen ayağa kalktım ve dışarıyı izlemeye başladım. Yan taraflarda iki üç tane villa vardı benim görebildiğim kadarıyla. Onun dışında ağaçlık gibi duruyordu. Yandaki evin bahçesine bir tane çocuk çıktı. Beni duyabilsin diye cama vurup bağırdım ama bu sadece Oğuz'un yeniden yanıma gelmesine neden oldu.
"Boş yere o güzel sesini heba etme. Duymazlar. Duysalar bile bakamazlar. Baksalar bile seni kurtaramazlar."dedi. "E doğru tabikide senin gibi bi psikopata kim karışmak ister ki?"dedim bir hışımla.
Daha sonra komodinin yanına gitti sinirlice ve üzerindeki vazoyla beraber saati ve bir kısım eşyayı yere savurdu"Ben psikopat değilim."derken.
Yere düşen eşyalar teker teker parçalandı. Ben de olayın etkisiyle ve tüm dolmuş olan bedenimle ağlamaya başladım.
Hemen yanıma gelip beni teselli etmeye başladı. O da ağlıyordu. Hayatımda ilk kez bir erkeği ağlarken görmüştüm.
"Çok özür dilerim. Gerçekten çok özür dilerim. Lütfen ağlama."dedi Oğuz. Son hıçkırığımıda yaşadıktan sonra soluğum artık düzelmeye başladı.
Oğuz bana gerçekten önem veriyordu. Ama neden? Ben onu daha ilk kez görüyordum ama o beni benden bile daha çok tanıdığını söylüyordu.
Daha sonra odadan çıktı. Bi müddet oturduktan sonra içeriden gelen Oğuz'un sesi üzerine yerimden kalktım ve sessiz adımlarla salona doğru ilerledim.
Salonun kapısının önünde Oğuz'un beni görmemesi için saklandım ve onu dinlemeye başladım. Telefon ile konuşuyordu.
"Evet biliyorum. Ama ne yapacağımı da bilemiyorum. Yaşantıma onsuz devam edemiyeceğimi düşünüyorum ama o beni bir psikopat olarak düşünüyor. Hmm anlayamıyorum. Evet daha demin bir öfke krizi geçirdim. Evet hapımı içmemiştim. Biliyorum sonuçlarını ama benim aklımı başımdan alıyor. Tamam. En kısa zamanda görüşmek üzere."dedi.
Bu galiba benden birisine, bir doktora bahsediyordu. Çünkü konuşmaları çok tıbbiydi. Bi an Oğuz arkasını döndü ve beni gördü.
Şaşkınlıgını saklayamadan"Se..sen ne zamandır oradasın?"dedi. Bense onun şaşkınlığının tam zıttı rahat bir şekilde"Söylediklerinin yarısını duymaya yetecek zamandır buradayım."dedim.
Hemen yanıma doğru yaklaştı ki kanepenin üzerindeki telefonum çalmaya başladı.
Telefonumu ne ara aldığını düşünemeden hemen telefonumun yanına gitti ve"Al konuş annen arıyor."dedi yanına gittim ve telefonu açtım."Alo efendim anne. Tamam anne merak etmene gerek yok Lara gildeyim. Lara mı kim. İşte anne arkadaşım. Tamam anne ben zaten bi kaç saate gelirim."derken Oğuz'un gözlerine 'Lütfen' dermişcesine baktım."Tamam anne hadi görüşürüz."dedim ve telefonu kapattım.
"Demek gitmeyi çok istiyorsun. Seni tabikide yanımda zorla tutamam. Ama şunu bilmeni de isterim ki bir gün buraya kendi isteğinle geleceksin."dedi.
Anlayamamıştım. Bir psikopatın evine neden kendi isteğimle geleyim ki? Oğuz salondan çıktı ve"Ya şimdi gelirsin ya da asla."dedi kahkaha atarken.
Hemen arkasından ben de gittim. Audi model arabasının yanına gittim ve ön kapıyı açıp bindim. O da bindi ve sakin bir müzik açarak yola devam etti.
Nerede oturduğunu tam kestirememiştim. Ama belliydi ki o benim nerede oturduğumu çok iyi biliyordu. Çünkü hiç bana sormadan evime getirmişti.
Evimin önünde durdu ve"Kendi isteğinle bana geleceğin güne kadar sana gelemeye devam edeceğim."dedi. Bir yandan da makas şeklinde yaptığı eliyle burnumu sıktı.
İsteksizce gülümsedim."Bak beni sevmeye başladın bile."dedi. Ben de"İyi günler"dedim ve arabadan indim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bulutlardan Sonra
ChickLitRutin hayatından sıkılmıştı artık. Yeni heyecanlar peşindeydi. Başına öyle büyük bir bela almıştı ki hayatı artık istese de eskisi gibi olamayacaktı...