7. Bölüm

102 13 3
                                    

  Bu bölümü kitabımın sürekli takipçilerinden @bilgecitci ye ithaf ediyorum.

Yorum yapmayı ve votelemeyi unutmayın :)

Multi:Bölüm Şarkısı Model-Pandalar

  Göz pınarımdan akan göz yaşlarımı artık gizlemeye çalışmayıp, özgür bırakarak üzerimdeki üşümemi engelleyen şalı düzelttim. Bir anda kulağıma gelen tıkırdama sesleriyle belki teyzem uyanmıştır diyerek etrafıma bakındım fakat kimse yoktu. Belkide beni böyle görmesinden korktuğum için böyle hissetmiştim. Çünkü gecenin bir saatinde bahçede oturmuş ağlayan bir Özge'yi, hiç soru sormadan, aklındaki tüm soru işaretlerini yok etmeden bırakmayacağını çok iyi biliyordum. Ki ben olsam bende öyle yapardım.
  Ağlamama sebep olan içimdeki tarifsiz duyguyu bastırmaya çalışsamda, her defasında yerini hıçkırıklara bırakıyordu. Ben böylesine içten ağlarken, onun için asla birbirini tamamlayamayacak iki kırık parça olmamızsa adeta içime düşen bir alev gibi yakıyordu canımı. Uzaklara dalmış derin derin düşünürken, gelen mesaj sesiyle telefonuma uzandım.
  Tanımadığım bir numaradan mesaj gelmişti. Kim olduğu hakkında fikirler yürütürken mesaja tıkladım ve "Ağgaaaaa" "Ağaaağaaaa"
  "Yalın senin ne işin var burada. Ve ayrıca neden arkamdan gelip aptal gibi bağırdın."
  "Kızım baktım ki bu soğukta, zifiri karanlıkta, gecenin bir yarısında burada oturmuşsun. Bende bu fırsatı kaçıramazdım yani."
  Yalın cümlesini bitirince kafasına bir tane geçirdim ve "Ödümü kopardın." diye ekledim.
  Daha sonra tekrar mesaj kutusuna baktım. Mesaj Berk'ten gelmiş olmalıydı çünkü sabah buluşup konuşmamız gerektiği hakkında birşeyler yazıyordu. Bende artık konuşmamız gerektiğini düşündüğümden, yarın geç kalmamak için uyumak üzere odama yöneldim.
  Adımlarımı içeri yönelttiğim anda "Özge beni burada bırakma benide bekle." diye yalvaran bir Yalın'la karşılaştım.
  "Sessiz ol be. Zaten cıyak cıyak bağırdın teyzem uyanacak şimdi."
"Yani..."
  "Yani yürü de yukarı çıkalım. Ben seni burada bırakıp sonrada korkutmasını bilirdim ama teyzem uyanır diye korkuyorum." diyerek başımı sallaya sallaya Yalın'a baktım.
  "Hahaha. Sanırım bunun için yarın Zeynep Teyze'ye sarılmam gerekiyor."
  "Sessiz ol."
  "Tamam Özge ya sende iyice sinirli oldun ha."
  "Şimdi kafana geçirirsem görürsün asıl Özge'yi. O yüzden susta yürü."
  "Tamam tamam. Aaaa."
  "Noldu?"
  "Birşey olmadı ya canavar gördüm sandım da aynadaki yansımanmış."
  "Yalın şu altı yaş sendromundan ne zaman çıkacaksın acaba?"
...
  Evden çıktığım anda kalbimi bir heyecan sardı. Bugün belki yeni bir başlangıç, belki de bir son olacaktı. Onunla konuşmak için tekneye doğru yürüyordum. Gecenin bir yarısı bana attığı mesajdaki gibi onun teknesinde buluşacaktık. Dün numaramı nasıl bulup bana mesaj attığıysa hala kafamda bir soru işaretiydi.
  Teknenin olduğu iskeleye adım attığım anda derin bir nefes aldım ve vakit kaybetmeden teknesinde beni bekleyen Berk'e doğru ilerledim.
  "Hoşgeldin." dedi anlaşılmayacak kadar küçük tebessümüyle.
Bende hiç vakit kaybetmeden "Hoşgeldim de hoş bulucak mıyım bakalım." diye mırıldandım.
Sesimi duymuş fakat ne dediğimi anlamamıştı. Bunu üzerine "Birşey mi dedin?" diye sordu. "Hoşbulduk dedim." diye geçiştirdim bende.
  Aramızda geçen bu kısa konuşmadan sonra teknenin dümenine doğru ilerleyip motoru çalıştırdı.
  "Denize açılacağımızı söylememiştin."
  "Sadece bu güzel havanın keyfini çıkar."
  Bana verdiği bu cevaba ve ilk defa bu kadar rahat olmasına şaşırarak teknenin arka tarafına geçtim ve onunda söylediği gibi bu güzel havanın tadını çıkararak rüzgarın saçlarımı uçuşturmasına izin verdim.  Masmavi suyun ortasına geldiğimizdeyse Berk motoru durdurup yanıma yaklaştı.
  "Sanırım burada daha rahat konuşacağız ve en azından tartıştığımızda kaçacak bir yerimiz de olmayacak."
"Anlaşıldı. Tartışacağız."
"Hayır yani aslında tam tersi ama olası ihtimallere karşı tedbirli olmalıyız."
"O zaman o gün konuştuklarımız hakkında olumlu bir cevap vereceksin."
"Evet. Sanırım bunu belli ettim."
"Biraz." dedim küçük bir tebessümle. "Bak Özge sana o gün söylediklerimden sonra çok düşündüm. Ama fikirlerim hiç değişmedi. Şimdide aynı şeyi düşünüyorum, şimdide birlikte olursak birbirimizi çok üzeceğimizi düşünüyorum. Ama..."
"Ama..."
"Senin söylediklerini de çok düşündüm ve ne kadar korkarsam korkayım herşeyi göze alabileceğime inandım. Seninde söylediğin gibi elimi taşın altına koymaya karar verdim."
Berk'in bu üstü kapalı cümlelerinden anlaşılan beni seviyordu ve bu konuşmanın ardından biz artık bir çift olacaktık. Fakat beni sevdiğini söylemeye çekiniyordu. Bense bunu söyletmeye dirençli bir şekilde anlamamışça "Yani..." dedim.
"Yani... Ahh bunu sekiz yaşından beri hiçbir kıza söylemiştim ama sanırım şu an yapmam gerekiyor. Iıı... Seni seviyorum."
Bu cümleyi bir çırpıda söylemişti çünkü çok heyecanlı ve stresliydi. Ağzından çıkan bu iki kelimeyse onun gibi benide heyecanlandırmıştı. Şimdiyse karşımda benimde ona birşeyler söylememi bekleyen şaşkın gözleri vardı. Bense hiçbirşey söylemeden boynuna atladım. Belimi kavrayan ellerini hissetiğimdeyse içimi tarifsiz bir huzur kapladı. Aslında benimde cevabım ortadaydı ama onunda benim gibi bunu sesli olarak duymayı istediğini bildiğimden gülümseyerek kulağına "Bende seni seviyorum." diye fısıldadım.
Bunun üzerine ikimizde birbirimize bakarak seslice gülümsedik. İkimizde mutluyduk ikimizde huzurlu ve neşeliydik. En önemlisiyse ikimizde aşıktık ve bu en tehlikelisiydi...


Bitti RüyaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin