Multimedya Renna Ülkesi'nin giriş kapısı.Oy veren ve beni destekleyen herkese teşekkürler iyiki varsınız.
İyi okumalar...
Renna Ülkesi...
Düşünce havuzunda boğulacağını hissediyordu kız fakat elinde değildi.
Milena tabağındaki yemeğiyle oynuyordu.Bezelyeyi bir ileri bir geri yaparken ailesini ve arkadaşlarını düşündü.Büyükannesi ona hikayeyi tam olarak anlatmadığı için o ülkenin ve geldikleri yerin tam olarak ne olduğunu bilmiyordu.Burası rüyaların gerçekleştiği ve hayaldünyasında yaşayan yaratıkların yeri gibiydi.Siyah gölge dedikleri kadar korkunç gözükmüyordu ama onların gerçek yüzünü daha görmemişti Milena.Yemek oldukça sıkıcı geçiyordu ve kimsenin sesi dahi çıkmıyordu.Safir mavisi gözleri bulanıklaşmış önündeki yemek ona kötü görünmeye başlamıştı.Kusacağını zannetti birden.Midesi alt üst olmuştu.Kafasını kaldırıp etrafına baktı.Herkesin gözü ondaydı ve bu çok rahatsız ediciydi özellikle Matt'in bakışları...Çok derin bakıyordu belli ki birşeyler düşünüyordu.Mi sandalyesini geriye doğru ittirdi.Çıkan sürtünme sesi odada yankı yaptı.Ayaklarını aşağıya sarkıtarak sandalyeden inmeyi başardı.Arkasını dönüp odasına gideceği sırada duyduğu sesle irkildi.
"Otur!"
Eli titriyordu Milena'nın, kimse ona böyle davranmamıştı.
"Hayır."
Sesi cılız ve pürüzlü çıkınca boğazını temizledi ve devam etti
"Ben gelmiyorum size afiyet olsun."
Arkadan sandalyenin sesi geldi saniyesinde çocuk kızın burnunda bitti.
"Ne yaptığını zannediyorsun sen!"
Milena geçmeye çalıştı fakat oğlan izin vermiyordu böyle olması canını sıkmış öfke kalbinin etrafını sarmıştı.Kendini kontrol edemiyordu sanki bir güç onu tetikliyor etrafa zarar verdirtiyordu.
Milena daha fazla dayanamayıp bağırmaya başladı.O bağırdıkça
pencereler ve vazolar kırılıyor yer sallanıyordu.Matt korkuyla kıza baktı.Saçları alevlenmiş gözleri kehribar rengine dönmüştü.Yüzü pürüzsüz olmuş daha da canlanmıştı.Yaratıklar ve diğer insani varlıklar korkudan etrafa kaçışıyorlardı.
"Sana demiştim bu kız tehlikeli! Derhal onu buradan götürüyorsun!"
Milena kendini dizginlemeye çalışa da başaramamış bağırmaya devam ediyordu.
Matt onun omuzlarından tuttu.
"Üzgünüm güzel Milena'm bunu yapmak zorundayım."
Milena boynunda hissettiği küçük sızıyla oğlanın kollarında derin bir uykuya daldı.*
O güzel uykundan,
Uyan minik Milena.
Kehanet yaklaşıyor
Senide alır içine yoksa.Melankoli sesler kulağına fısıldıyordu adeta Milena'nın.
Küçük cılız bir ışık perdenin aralık kalmış yerinden sızmış odayı aydınlatıyordu.Sabahı güzel kılan lima çiçekleri açmış, ortama mayhoş bir koku yayılmıştı.Kız derin uykusundan ürpererek uyanmasının sebebi o melankolik sesti.Duyduğu anda midenin kasılmasına yol açıyordu.Kafasını kaldırıp etrafına baktı.Tanrım!
Burası da neresiydi?
Şaşkınlık ve hayranlıkla etrafını incelemeye başladı Mi.Sanki dünyanın yedi harikasından bir yerede yaşıyordu.Taştan heykeller sıralanmış küçük ışıklarla süslenmişti yattı yer ise buluttu.
'Oha!' diye içinden geçirdi Milena.Beklediğinden daha renkli ve huzurluydu.Karnı açlıktan guruldayınca yemek için birşeyler bulmaya gitti.Saydam camdan yapılmış koridorlar altın kaplamalı dallarla süslenmiş ortaya enfes bir görüntü çıkarmıştı.Milena hayranlıkla duvarları incelerken birden kendini duvarın diğer tarafında buldu.Şaşkınlıkla duvara bakıp nasıl içinden geçtiğini anlamaya çalışıyordu fakat bu fantastik yer buna izin vermiyordu.Sanki bu sırrı gizlemek istiyorlarmış gibiydiler.
"Size nasıl yardımcı olabilirim efendim?"
Mi duyduğu sesle irkilip yerinden sıçradı.Arkasını döndüğünde şaşkınlığı iki katına çıkmıştı çünkü mutfak konuşuyordu! Kafayı yediğini zannetti bir an için kız fakat gördükleri rüya değildi üstelik yaşadıklarıda aklında capcanlı duruyordu.
"S-sen kimsin?"
Titrek bir nefes aldı Mi.Korkusu iliklerine kadar işlemişti.
"Acıkmış olmalısınız, ne yemek istersiniz?"
Milena açtı ve canı loli istiyodu fakat eğer kahvaltı yapmadan önce yerse midesi bozulabilirdi.
Annesi hep uyarırdı zaten onu ama ona kızacak anneside yoktu.
Hınzırca gülümseyip cevabını verdi.
"Lo-"
"Ona ondan vermiyorsun Muffy."
Duyduğu sert ve tanıdık sesle kafasını kapıya doğru çevirdi.
Çocuğun nefes kesici görünüşü kızı hayrete düşürdü.Sanki karşısındaki Matt değilmiş gibi cennetten düşmüş bir meleğe andırıyordu.Kızın bakışlarını yakaladı çocuk.Alaycı bir şekilde gülümseyerek göz kırptı.Mi çocuğa yakalandığını görünce yanakları al al oldu.O hali bile insanı bir ah çektirecek kadar güzeldi.Ayağa kalkarak üstüne başına çeki düzen verdi ve ilerideki sandalyeye oturmaya çalıştı fakat onun için çok yüksekti.Onun bu hallerini izleyen Matt koca bir kahkaha patlattı.Milena duyduğu bu güzel kahkaha hem içini ısıtmış hemde sinirlendirmişti.
"Ben loli yemek istiyorum Muffy.
Onu dinleme."
Matt kızın sinirlendiğini bildiği halde devam etti.
"Hayır Muffy bundan sonra loli yasak.Efendine uymazsan cezalandırılırsın."
Kızın gözleri dolmuştu.Loli onu en sevdiği şekerlemeydi ve o çocuk bunu yasaklıyordu.Çıkamadığı sandalyeyi kenara itip çocuğun üstüne yürüdü.Burnu Matt'in çenesine geliyordu.Bu hali bile komikti kız ama daha fazla sinirlndirmenin gereksiz olduğunu biliyordu.Tekrardan ifadesiz maskesine büründü çocuk.Mi safir mavisi gözlerini oğlana dikmişti parmağını kaldırıp çocuğun göğsüne vurarak konuşmaya başladı.
"Sen Chups'un oğlu!Beni buradan çıkarıp evime götürüyorsun!"
Şaşkınlıkla kaşları havaya kalktı Matt'in.Kızın babasının ismini hatırlaması ve büyümüş halleri onu güldürdü.Milena'nın büyüyeceğini biliyordu.Şimdiden boyu ona ulaşmıştı.Bu kuraldı.Her ülkenin kendine göre düzeni vardı.Düşüncelerini bölen,kızın sesi oldu.
"Ben evime dönmek istiyorum.Ailemi ve arkadaşlarımı özledim.
Bırak artık beni,seni istemiyorum!"
İçindeki öfke tohumları filizlendiğini hissediyordu çocuk.Kalbi demir kadar sert olan birisi bu denli yumuşaması insanı hayrete düşürmüyor değildi.Bu kız onun ruhunu iyileştiriyordu.
Milena'nın gitmek istemesi...
Bu düşünce bile onu çileden çıkarmaya yetti bile.Ne olduğunu anlamadan birden ilerideki tahta dolaplara savruldu kız.Acı iliklerine kadar işlemiş kalbi yaralanmıştı.
"Hiçbir yere gitmiyorsun.Bu konu burada kapanmıştır."
Matt sinirden yaptığı bu hareket içinde büyük bir pişmanlık doğmuştu.Küçük Milena'nın yanına yaklaşacağı sırada minik elleri onu durdurdu.
"G-git bana yaklaşma!"
Milena üzülmüştü.Yatağına girip saatlerce ağlamak istiyordu.Kalbi kırılmıştı ve onu itmişti.Matt ne yapacağını bilemeden yanındaki cam vazolara tekme attı.
"Lanet olsun!"
Hızılca kapıdan çıkıp gitmişti.
Mi ellerini yüzüne kapatıp ağladı ağladı ağladı.Gözleri uykunun verdiği sersemlikle açtığında birisinin kucağında olduğunu hissetti.Kafasını kaldırıp kim olduğunu bakınca yaşlı bir teyze saçlarını okşuyordu.
"Siz kimsiniz?"
Kehribar rengindeki gözlerini kızın mavilerine dikti.Sıcacık gülümsemeyle kızı sımsıkı kucakladı.
"Bundan sonra bana Ella teyze diyebilirsin tatlım."
Kızı alıp yatağa yatırdı.
"Ben gelene kadar uslu bir çocuk olursan yemekten sonra sana bir tane loli verebilirim."
Milena şaşkın şaşkın teyzenin sıcak ve içten konuşmasına baktı.Şimdiden içi kaynamıştı ona...*
"Tavuk çorbasını sevdin mi bakalım?"
Önündeki koca bir kaseyi bitirmiş şekerlemesini yiyordu Mi.Kafasını evet anlamında salladı.Ella teyze önündeki kaseyi alıp mutfağa doğru götürdü.Tezgaha koyduktan sonra arkasını döndüğünde Matt ile karşılaştı.Korkudan sağ elini kalbinin üstüne koydu.
"Beni korkuttunuz efendim."
Çocuk buz gibi bakışlarıyla,
"Özür dilerim Ella. O nerede?"
Ella'nın içinde tarifsiz bir koruma isteği duydu.
"Şimdi odasında dinleniyor.Matt o daha küçük ve-"
Çocuk hızılca sözünü kesti.
"Biliyorum Ella teyze ama vakit daralıyor.Onu kimse bulmadan götürmem gerek."
Ella nereye götüreceğini çok iyi biliyordu fakat orası kötü ve güvenilir bir yer değildi. Karanlık Konsey.Şimdiden içi ürpermişti.
Çocuk gideceği sıradan kolundan tuttu Matt'in.
"Şimdi dinlenmesine izin ver Matt.Dikkatli ol ve kızın başına birşey gelmesine izin verme."
Ella teyze Matt'i küçüklüğünden beri tanıyor ve onu koruyordu.Annesi ölmeden önce son vasiyeti buydu ve çocuğun babası Matt'i o kadar haz etmiyordu ama şimdi o güçlenmişti.Ne babası ona söz geçirebiliyor ne de halk.
Matt güven verircesine ellerini sıktı teyzesinin.
"Merak etme Ella teyze.Onu koruyacağıma söz veriyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Milena(ASKIDA)
FantasyTuttuğu nefesini bırakmadı.Elindeki bıçağı harekete geçireceği sırada sert bir darbeyle ağaca çarptı ve elindeki bıçağı yere düşürdü.Cesur Sofya korkmadığını gösterircesine onu tutan kişiye baktı.Onu görmüyordu ama tuttuğunu hissedebiliyordu Sofya.B...