13 Mayıs 2008
Karargahta son hazırlıklar yapılıyordu.Artık acemilikten sıyrılıp asker olma yolunda son talim yerine hazırlanıyorduk.Talimin adı savaştı.Güney de asker açığı olduğu için bizi talim palavrasıyla savaşa gönderiyorlardı.Henüz 18 yaşında daha düşünceleriyle bile savaşmamış bizler elimize silah alıp kan dökecektik.Asıl savaşı kelimelerimle veriyordum.Bu savaştan çekilmeliydim ama o zaman babam bir daha yüzüme bakmazdı.Onun için geri dönmek,pes etmek kafana sıkmakla aynı şeydi.Gereksiz olan şeyleri dolabıma fırlattım.Savaşta ne kadar az ağırlık o kadar hayatta kalma şansı demekti.Dolabımın kilidini taktım ve çocukluğumu,yaşamımı,mutluluklarımı bir daha hiç açmamak üzere dolabıma kilitledim.
''Sakin ol Alexis,seni hep koruyup kollayacağımı biliyorsun''
Blake tedirgin bir surat ifadesiyle bana baktı.Siyah saçları,okyanus gibi koyu mavi gözleri ve kirli sakalıyla ölüme giderken bile muhteşem görünüyordu.Blake'in elini tuttum.Kafam, onun göğüs kısmına geliyordu.Kafamı kalbine doğru yaslayıp kalp atışlarıyla sakinleşmeye çalıştım.Yüreğimdeki yaşları engelleyerek konuşmaya çalıştım.
''Peki seni kim koruyacak?Eğer ikimizden biri ölürse-''
Kafamı elleriyle yukarı kaldırdı.Avuçlarıyla yanaklarımı kavradı.
''Öyle bir şey olmayacak,İkimizde bu savaştan sağ çıkacağız merak etme.Senin hayatta olman benim en büyük kalkanım zaten''
Sağ eliyle belimi kavrayıp kendine çekti.Dudaklarıma küçük bir öpücük kondurdu.
''Bize bir şey olmasına izin vermicem Alexis...Söz veriyorum''
12 Mayıs 2015
''Patron geri döndü sürtükler!''
Salonun ortasında durdum.Herkes bana şaşkın gözlerle bakıyordu.Aptallar topluluğu...
Ceketimi çıkarıp boş sandalyenin üstüne attım.Babamın eski kartını çıkarıp havaya kaldırdım.
''Tanımayanlar için kendimi tanıtayım.Ben Thomas Salvo'nun kızı Alexis Salvo! Buraya babamın görevini devralmak için geldim.Güney tarafında çıkan büyük savaşta hayatta kalan 10 kişiden biriyim.Umarım bu sizleri yeterince tatmin etmiştir.Şimdi Komutanınız Blake Warner'la küçük bir toplantı yapacağım bu yüzden herkes dışarı!''
Herkes Blake'a doğru döndü.Korktuğunu anlamamak için aptal olmak gerekirdi.Düşen tabletini yerden aldı.
''Dediğini yapın.Toplantıya daha sonra devam ederiz.''
Herkes yavaş yavaş dışarı çıkmaya başlamıştı.Kafalarındaki soru işaretleri fısıldaşmalarına yansıyordu.Sonunda herkes çıktı ve kapı gıcırtıyla kapandı.Av ve avcı baş başa kalmıştı.
Ona doğru yavaş yavaş adımlar atmaya başladım.Belimdeki silahı çıkarıp desenlerine göz gezdirdim.Babamın silahı...Gümüş rengiydi ve ayna gibi parlıyordu.Özel yapım bir silahtı,silahta kendi yansımamı görebiliyordum.Blake'a bakmadan konuşmaya başladım.
''Beni o karargahta terkettiğinden beri neler oldu biliyor musun sevgilim?''
''Ne istiyorsun Alexis?''
Bu soru beynimin şeytani yönlerini daha da ortaya çıkmasına sebep olmuştu.Ne istiyorsun Alexis? Gerçekten bana bu soruyu sormuş muydu? Kafasına tek kurşun sıkmam için yeterli bir cevaptı bu ama onun işini onu öldürerek kolaylaştırmayacaktım.
Bacağına doğru nişan aldım.Gözümü kırpmadan ateş ettim.Baldırından aldığı darbeyle aniden yere yığılıp inlemeye başladı.
''AHH! LANET OLSUN!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tanımsız
Fiksi IlmiahHafızasını kaybetmiş bir seri katil olan Alexis bir gün yolun ortasında 1 milyon dolarla hiç bilmediği bir şehirde gözlerini açar... Ve onun için hayata baştan başlama zamanıdır...