Hafıza Bölüm 2

114 21 11
                                    




Hafıza Kaybından  6 Gün önce

İki silahını belinin arkasına yerleştirirken gözlerini benden ayırmıyordu.Bana şüpheyle bakmasından sıkılmıştım artık.Derin bir nefes aldım.Bu ortam beni sıkmaya başlamıştı,silahımı boynuma asıp:

''Bana bakmayı kes artık Blake! Yapabileceğimi biliyorsun.''

Yatağından kemerini alıp beline geçirdi.Gitmek için hazırdı,bana bir iki adım yakınlaştı.Nefesini hissedebiliyordum

''Sana güvendiğimi biliyorsun Alexis.B-ben sadece...-''

''Sen sadece kamptaki adamlara güvenmiyorsun.Klasik yalanlarından bir tanesi!''dedim sözünü keserek

''Bak,sana değer veriyorum tamam mı? Korkak değilsin,iyi bir savaşçısın,iyi bir lidersin ama orası seni aşar.Oradaki tek kural öldürmek.Üstelik herkes senden bahsediyor.Millet sana isim bile koymuş.Herkes senden TANIMSIZ olarak bahsediyor!''Tanımsız kelimesini vurgulayarak söylemişti.Bu içimi ürpertiyordu.

Babamın ölmeden önce verdiği kolyeyi boynuma geçirdim.Demirin soğukluğu boynumu gıdıklıyordu.Blake'in gözlerine bakmadan konuşmaya çalıştım.

''Artık geri dönüşü yok Blake! Bunu sende biliyorsun Ayrıca-''

''Madem öyle Alexis...''Sözümü keserek boynuna kadar çektiği ceketinin bir kısmını açtı,boynunda küçük bir şey vardı. Derisi kabarmıştı küçük harf ve sayılarla Siyahlar1453 yazıyordu.Bu dövmeyi ancak liderlere yapabilirlerdi.Benim yerime savaşa girmeyi mi planlıyordu?Dövmesini kapatmak için ceketini düzelterek devam etti :''Bunun böyle olacağını biliyordum...''

Bütün vücudum yanmaya başladı.Ellerimi istemsizce o kadar sıkmıştım ki tırnaklarıma kanın bulaştığını hissediyordum.Gözlerim fal taşı gibi açılmıştı.Öfkem kelimeleri boğazıma tıkamıştı sanki,ellerimi saçlarıma geçirdim sonunda ağzımdan öfke dolu kelimeler çıkarabilmiştim.

''Benim yerime savaşa mı gireceksin seni aptal herif! Planın bu mu yani? 3000 kişilik orduyu benmişim gibi mi yöneticeksin seni gerizekalı, işeyaramaz aşşağı-''

''Yeter! Babana bir söz verdim.Seni savaşa gönderemem''

Hızla kapıya yöneldi.Elini kulağına götürüp telsizden  bir şeyler söyledi.

''Üzgünüm Alexis böyle olmasını istemezdim''

Belinden çıkardığı silahı bacağıma doğrulttu.Silahın ucunda küçük bir iğne vardı.Baldırıma doğru nişan aldı.Küçük iğne bedenimde büyük bir uyuşukluğa neden olmuştu.Blake önümde bulanıklaşıyordu.Nabzım düşmeye başlamıştı.Dizlerimin üstüne çöktüm,destek alabileceğim bir yer arıyordum.Elimi yatağa koyup kalkmaya çalıştım.Blake gözlerimin önünde kayboluyordu.Tüm gücümü harcayarak konuşmaya çalıştım
'' Blake...Y-yapma!''

Kapıda iki siyah beden beliriyordu.iki adamın kollarımdan tuttuğunu hissedebiliyordum.Blake'i her ne kadar bulanık görsemde bana korkarak baktığını biliyordum...

***

16 Şubat 2015 (Günümüz)

''Uyan artık Sürtük!''

Yanağımda büyük bir acı hissettim.Kirli sakallı bir adam sert tokatlarıyla beni ayıltmaya çalışıyordu ve başarmıştı da.Her şeye rağmen yaşıyordum...Sanki ilk defa nefes alıyormuşum gibi sigara kokan havayı içime çektim.Ellerim ve ayaklarım bağlıydı.Tüm vücudum öne doğru yatmıştı.Dik duramayacak hatta nerede olduğuma bakamayacak kadar bitkindim.Dişlerimi sıkarak kafamı kaldırmayı denedim.Bana sürtük diyen yaşlı adam beni öldürmek yerine kullanılmayan bir eve getirmişti.

''Oooo Prensesimiz uyanmış bakıyorum.''Büyük bir kalabalıktan kahkaha koptu.İri yarı top sakallı adam gülümseyerek bana bakıyordu.

''B-bayım neredeyim ben?''

Adam masaya vurarak keskin bir kahkaha attı:

''Bayım mı? Böyle güzel konuşacağını bilseydim kravat takardım güzelim''

Gene kalabalıktan bir kahkaha koptu.Sırtımı dikleştirip etrafıma bakmayı denedim.İri yarı,dövmeli üç dört adam; paslanmaya yüz tutmuş,rengini neredeyse kaybetmiş bir masada sigara tüttürüp kağıt oynuyorlardı.Kolumdaki yara hala iyileşmemişti tam aksine daha kötüye gidiyordu.Kolumun ağrısından dudaklarımı ıssırıyordum.Masanın en dibindeki kızıl saçlı olan sürekli bana bakıp gülümsüyordu.Yeterli zamanım varken kafamda analiz yapmaya çalıştım.Kendimi bir arazinin ortasında 1 milyon dolarla bulmuştum.Her ne kadar Issız bir yer olsa da varlıklı bir adam beni bulup hakaret etmişti ve şimdi 3-4 ayıyla bir odada bulunuyordum üstelik elim kolum bağlı... Bildiğim tek şey ise adımın Alexis olduğuydu.Daha fazlasına ihtiyacım vardı.Belki bende varlıklı bir ailenin çocuğuydum ya da bir asker kızıydım...Kim olduğumu bulmadan ölmeye niyetim yoktu.Bunları düşünürken bir ses düşüncelerimi böldü.

''Hey tatlım,biraz eğlenmeye ne dersin ha?'' Kızıl sakallı önümde durmuş pis pis sırıtıyordu.

Bir ölüden farkım yoktu neredeyse,her yerim kan içindeydi belki kırıklarım bile vardı...Dudağım kaşım patlak durumdaydı gözümün üstündeki şişlikten gözüm kapanmıştı ama bana neler olduğunu bilmeden pes etmeyecektim şu anda tek ihtiyacım olan şey biraz suydu.
''S-su...'' Diye fısıldayabildim kızıl adama
'' Prenses Susamış mı? Hemen seni sulayalım bebeğim!''
Kızıl saçlı fermuarını indirmeye başladı,Korkudan ellerim titriyor sırtımdan aşağı damla damla ter akıyordu.Yapacaklarını görmemek için kafamı aşağı eğdim dudağımı ısırarak ağladığımı belli etmemeye çalıştım.
Ani bir gürültüyle kapı açıldı.Beni uyandırmak için tokat atan adam sinirle içeri girdi.
''Ed! Kızdan uzak dur seni abaza herif! O kızın kılına zarar gelirse üstüne işenecek kişi sen olursun duydun mu beni?''
Kafamı kaldırarak gülümsedim hatta onların duyacakları şekilde kahkaha attım diyebilirim.Bu istemsiz bir şeydi,kahkahamı durduramıyordum.Kızıl'ın yüzü sinirden kıpkırmızı olmuştu.Elleriyle saçımı kavradı:
''Sana komik olan neymiş göstereyim sürtük!''
Saçımı kavradığı eliyle kafamı yukarı kaldırdı.İri vücudunun bütün gücü eline toplanmışcasına yumruğunu salladı.Gözümün sol tarafına doğru yumruğunu geçirdi.Sandalyeyle birlikte yere düştüm.Şimdi her şey karanlıktı...Gözlerimin önünde trafik lambası gibi parlayan harfler beliriyordu. Blake...Siyahlar1453...Kelimeler aklıma kazınmışcasına gözümün önünden gitmiyordu.Bir filmin içindeydim sanki...Sonu ve başrolü olmayan bir film.Kafamın içindeki kelimeleri unutmamak için sürekli tekrarlıyordum.Blake kimdi ve Siyahlar1453 ne demekti?
***
Karanlık birden yok oldu onun yerine odada sadece küflenmiş masa ve beni koruyan adam vardı.Ben hala yerdeydim,kızıl ve diğerleri gitmişti.Yavaş yavaş bana yaklaşarak sandalyeyle birlikte beni kaldırdı. Karanlıkta gördüğüm kelimeleri unutmamak için kısık sesle tekrarlamaya başladım.
''Siyahlar 1453, blake...''
Adam bana şaşkın bir şekilde bakarak
'' Ne dedin sen?''
Adamın söylediklerine aldırmayarak sürekli tekrar ediyordum. ''Siyahlar 1453, Blake''
Adam sanki canavar görmüş gibi bir iki adım geriye kaçtı.Tekrar ettiğim kelimeleri duyduktan sonra koşarak masanın yanına gitti.Telefondan hızlı hızlı bir numara tuşladı.Iri yarı adam gitmiş yerine korkak bir çocuk gelmişti sanki...Sesi titreyerek konuşmaya çalıştı.
'' Patron...Tanımsız burada''

NOT: Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir yorum ve vote atarsanız çok sevinirim şimdiden teşekkürler.
MULTİMEDİA:BLAKE
KAPAKTAKİ KIZ ZATEN ALEXIS MERAK EDENLER İÇİN DİĞER BÖLÜMDE FARKLI BIR FOTOĞRAF PAYLAŞICAM ;)

TanımsızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin