Başında bu uslanmaz ağrı ile çamur deryası yolda yürüyen Kemal, saatler mezbahanesinde çalıştığı süre boyunca ilk defa geç kalıyordu. İş yerindeki egolarına teslim olmuş şeflerin daha önce geç kalanlara neler yaptıklarını az çok anımsar gibiydi. Bu anımsamalar, içindeki adrenalin duygusunu artırmaya yetiyordu. Oraya gidince ne diyecekti? Neden geç kaldığını nasıl anlatacaktı? Otobüste kendini bilmezin kavgasını ayırırken şoför otobüsten attı ve çekti gitti mi diyecekti? Ne fark ederdi ki bu veya başka herhangi bir mazeret saatler mezbahanesindeki şefleri tatmin etmeyecekti. Onlar her zaman zor durumda kalanların pozisyonlarından nemalanan tek gözlü canavarlardı.
Tüm bu düşüncelerle uzun uzadıya ilerleyen çamur kaplı caddeyi aşan Kemal, saatler mezbahanesinin bulunduğu sokağa doğru döndü. O sırada öndeki kalabalık içerisinden bazı bağrışmalar duymaya başladı. 'Yine ne oluyor?' demek geçti içinden. Sonra başını kaldırıp ileriye doğru baktığında bir kaçan ve bir kovalananın olduğunu gördü. Arkadan koşan adam 'tutun şunu cüzdanımı çaldı, yakalayın!' feryatları ile kovalamaya devam ediyordu. İnsanların bu kaçma- kovalamacaya da, adamın feryatlarına da pek ilgisi yoktu. Herkes saatlerini katlettirip eve döneceği anın hayali ile adeta uyurgezer bir ruh halinde içindeydi. Kaçan ve kovalanan Kemal'in bulunduğu yere doğru yaklaşıyordu. Kemal, bir an kendine doğru yaklaşan adamı durdurmayı düşündü. Sonra Otobüste kurtarmaya çalıştığı adamın söyledikleri aklına geldi. Kaçan adam giderek yaklaşıyordu. Kemal'in kulaklarında tek bir ses çınlıyordu.
- Sana ne oluyor be adam! Başımın çaresine bakarım. Defol buradan!
O an, saatine baktı. Ne olursa olsun Saatler mezbahanesine yetişmeliydi. Söylenecek her incitici söze katlanacak, tek gözlü canavarların tatmin olmasını bekleyip, saatlerinin katledilmesine bakacaktı. Kaçan adam Kemal'e giderek yaklaşıyordu. Karar vermişti kesinlikle bu işe karışmayacaktı. Öndeki adam ona doğru geliyordu, adamın üzerine doğru geldiğini fark edince bir an yan tarafa doğru hareketleniverdi. Fakat kaçan adamda o tarafa doğru hamle yapınca ani bir biçimde çarpıştılar. Kemal, tam olarak ne olduğu anlayamadan adam çarpışmanın verdiği sarsıntıyı atlatıp koşmaya devam etti. Adama doğru hamle yapma şansı olduğu halde bunu yapmadı.
Adam kaçıp giderken, kovalayan adam Kemal'e gülerek baktı ve geçti. Neler olduğunu anlayamayan Kemal, arkasına bakarak üstünü başını topladı ve yoluna devam etti. Kısa bir süre sonra Saatler mezbahanesinin önündeydi. Bir an kapıya baktı ve derin bir nefes alarak girişe doğru yöneldi. İçeri girebilmesi için kapıdaki gişeye kimlik kartını bırakarak geçmesi gerekiyordu. Cüzdanının bulunduğu arka cebine attı elini. O sırada büyük bir şok yaşadı. Zira cüzdan arka cebinde değildi. O anki panik ile tüm ceplerini aramaya başladı. Başından kaynar sular dökülüyordu. Kimlik kartını vereceği adam büyük bir umarsızlıkla Kemal'in bu panik hallerine şahit oluyordu.
Kemal, tüm ceplerini aradı taradı fakat bulamadı. Acaba evde mi unuttum diye düşündü ama otobüste jetonu cüzdanından çıkarmıştı. Yolda düşürdüğünü düşündü. Bir an kapının önüne çıktı ve geldiği yere doğru baktı. İşte tam o an kaçan adamı ve kovalayan adamın yüzüne doğru attığı pis gülüşü aklına geldi. Bir kumpasın kurbanı olmuştu. Bu Bataklarhane'de yaşananlar için sıradan bir olaydı. Peki şimdi ne yapacaktı? Saatler mezbahanesine geç kalmıştı. Parasının ve gerekli kartlarının bulunduğu cüzdanı ise çalınmıştı. Başındaki ağrının şiddetinin arttığını fark etti. Sanki beyni sol tarafından koparak bağımsızlığı ilan edecekti.
Tüm bunlara rağmen Kemal, saatler mezbahanesine dönmeye karar verdi. Kafası artık yeterince iyi çalışmıyordu. Bunun farkındaydı. Şimdi gidip durumu şef olan tek gözlü canavarlara anlatacaktı. Tüm başına gelen kötü şeylerin bir sonu olmasını umarak yeniden kapıya doğru yöneldi. Girişteki adama kimlik kartını unuttuğu söyledi ve gişedeki adamın ters bakışları arasında turnikeyi atlayarak merdivenleri tırmanmaya başladı. Bu tırmanış Bataklarhane'de yaşanan bu günün en cesur tırmanışı idi. Peki tırmanış gerçek bir yükseliş miydi yoksa bir teslimiyetin başlangıcı mı?
Devam edecek...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bataklarhane
FantasyTüm leş gibi kokan keşmekeşin içerisinde adam gibi, insan gibi yaşamaya çalışanların, yaşamak için seçeceği ve de seçme şansı olmadığı halde bulunmak mecburiyetinde olanların mecburiyetidir Bataklarhane. Olması gerekenlerle yaşamayı seçenleri, yerin...