S E V E N L E R K U L Ü B Ü ❤

17 0 0
                                    

❤ Bittik diye üzülmüyorum. Kaderim değilmişsine yoruyorum tüm bu sensiz çığlıklarımın sessizliğini.

❤ Yapmam gereken çok şey var ve ben başlangıç noktasına gitmeye üşeniyorum.

❤ Vardır konuşanların haksızlığı. Siz susana bakın.

Kulağın Zarı
Sessiz kalmalı insan bu durumlarda. Ayrılık ya bu ötesi anca ölüm. Kendine bile açık olma insanoğlu. Çünkü başkalarına anlatamadıklarınla için dop dolu. Ne ruhun kaldırır bu sesli - sessiz çığları ne de zamanında sevgi sözcükleri duyan kulağının zarı. Sen en iyisi sus. Sus ki ne başkaları bilsin onsuzluğunu, ne de kalbin hissetsin yalnız olduğunu...

Kara Kedi Tavrı
Ayrıldığımız günden beridir hiç ağlamıyorum. Bunu gururla söylemiyorum. Hissisim hissiz.
Geçenki gibi boşlukta değilim. Sadece 4 gün oldu gurbet olalı birbirimize. Sevmenin kıyısında mısın, arafında mı yoksa tepesinde mi bilmiyorum. Seni seviyorum demiyorum. Hissizim hissiz. Yaşananlar var aramıza giren. Kara kedi misali tavırların. Bi' günümün molaları var hayatımda, bir de geçmiş var kucağımda. Fırsat buldukça sayfalarını çevirip yeniden okuduğum. Ama seni sevmiyorum da demiyorum. Hissizim hissiz.

Sevenler Kulübü
Sevenler ne de güzeller. Hem seviliyorlar hem de seviyorlar. Sevdikleri kadar seviliyor mu bu seven dedikleri bilmem ama bana kalırsa bi' efsanedekiler bir de benzeri kalpler sonsuzdurlar.

NOT : İlişkinizde asla çok seven siz olmayın. Bunun yerine kitap okuyabilirsiniz mesela. Aşkı, aşkınızda arayın ancak, sevginizin yarısını kitaplara saklayın. Tüm sevginizi aşkınıza akıtırsanız, birde bakmışsınız ki sevginizi akıtacak aşk kalmamış.

Kuş
Belki de çekip gitmesinin sebebi, benim onu " minik kuşum" diye sevmemdendir.

❤ Yaşıyoruz işte. Hayata karşı sorumluluklarımız var, gidemiyoruz. Biz de robotlama yaşıyoruz. Ne mutluyuz, ne mutsuz. Umutlu da değiliz belki ondan. Hissiziz biz. Hissiz yaşıyoruz.
Hissiz devam etmemesi dileğiyle...

R
Bir rimel sürüldü mü, onu ağlatmamayı öğrenmelisin. Ağlatmamayı öğren ki sonradan rimel sürüp sürmediğine bakmayasın.

Mutlaka
Dönüş yolunda haber ver. Söz yüzüne tükürmek için zaman ayıracağım.

Yaptılar
Çok bildi dediler, beynimizi yediler.
Saygısız dediler, bizi bizden ettiler.
Çok sevdi dediler, kalbimizi söktüler.

Sevgi Çığlıklarım
Sen iyi ol insanoğlu. Hayat bu çilen elbet olacak. Üzüleceksin. Belki de mutlu olamadığın kadar mutsuz olduğunu düşüneceksin çoğ zaman. Bir çözüm arayacaksın. Ve yavaş yavaş elinden bir şey gelmediğine ikna olacaksın.
Bu satırları da muhtemelen ondan okuyorsun. Kitaplar arasında derdini tasanı unutmak ya da biraz da olsa hafifletmek istiyorsun. Belki de sık sık okuyup, bol bol ağlamak istiyorsun.
Bırak bunları güzel insan. Bulunduğun noktada kim bilir ne dertlerin vardır. Haklısın. Ama abarttığının sen de farkında olmalısın. Hayat bu. Akıp gidiyor işte. Durduramıyoruz ki hiçbirimiz zamanı. O halde nedendir bu yalnız olduğunu düşündüğün sevgi çığlıkları? Birinin gidip ötekinin geldiğini bilmeyecek kadar küçük, karamsar olacak kadar hain değilsin. Bırak da mutluluk sana yaraşsın.

Kalp Kırıntıları
Güneş doğuyor ve sen ona bakıyorsun. Bakıyorsun ama görmüyorsun. Hafızan eskilerde, ellerinde artık birer anı olarak nitelendirdiğin fotoğraflar ve dizlerinde dolanan mektuplar var. Kalbinin kırık olduğunu söyleyen dudakların da farkındalar ki aslında paramparça her bir yerin. Kulağına gelen melodi, kalbine işleyen bin bir şarkı var. İçlerinden bir tanesi kalbine derinden saplanan bir ok misali seni etkisizleştiren. Sol tarafında nişan yüzüğünüz, sağ tarafında onun sana aldığı iki çift küpe, içi oyuncak ve kurumuş çiçek yaprakları dolu bir kutu, kolye ve sevgili bluzunuz, hemen çaprazında duran, üzeri hırkayla çevrili bir yastık var. Onun hırkası. Kokusu hırkasında saklı ve yastığına sinmiş. Buram buram kokuyor. Gözlerin, içine çeke çeke kokladığın o hırkaya dalmış. Ve düşünüyorsun. Tüm yaşananları birer birer. Gelinen noktaya bakıyorsun. Bir U dönüşü arıyorsun yaşananlara dair ama bulamıyorsun. Zamanı geriye alamıyorsun. O andan itibaren de hep bir soru soruyorsun kendi kendine. "nasıl ve nedenn?" diye kemirip duruyorsun şuanını, beynini, kablini ve ruhunu. Her şeyin farkındasın ama yine de darmadağın vaziyette, buğulu gözlerinle geçmiş mesajlarınızı okuyorsun. Üstelik zihninde, kurduğunuz hayaller ve şuanki durumu kıyaslar halde. Okuyorsun, okuyorsun. Okudukça kayboluyorsun. Çünkü zıt düşuyor birbirine söylenenlerle yaşananlar. Yalan olduğunu kabul etmek istemiyorsun. Bu kadar süre aldanmış olamazsın böylesine hayatını etkileyecek bir konuda. "Biz" iken, "ben" ve "o" olarak ikiye ayrılmak ve bundan sonra uzun bir süre yalnız kalmayı, onsuz olmayı kabullenemiyorsun. İşte o an kitlendiğin ve kitlenmiş vaziyette adeta bir boşluktaymış gibi hissettiğin hissiz bir ortama giriyorsun.
Bu çok acı verici olmalı. Tahmin edebiliyorum. Ama hayata karşı asla küsme. Küsme ki hayat sana mutluluğu ellerine vermek, kalbinde yeniden hissedebilmen için çalacağı zili duy, zincirlere bağlı sandığın o kapıyı ardına kadar kapatma. Bırak aralık kalsın bir süre. İçinde yaşadığın derin duygular dindiğinde ve her yere, kerkese duyurmak istediğin sessiz çığlıkların bittiğinde kapıyı kolayca açıp, mutluluğa "MERHABA" diyebil. ♡

SEVENLER KULÜBÜ❤Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin