Ah umurunda mı sandın bu dünya.

53 2 3
                                    

3. Bölüm

Umut, ne lanet birşey. Ortadadır herşey. Kesindir ama lanet olsun ki kabullenemezsin. Hep 'ya olursa?' dersin. Ben tam altı yıl aynı umutla yaşadım. Unutmak için neler neler yaptım bir bilseniz ama olmadı. Sonra olmadığı, unutamadığım için ağlardım hep. Kimse hala onu sevdiğimi bilmezdi. Beril hariç. Ona bile iki yıl sonra söylemiştim. Ağlayarak. Kendimi parçalayarak. Ben istemez miyim başkasını, beni seven bir başkasıyla beraber olmayı? Olmuyor ama her ne kadar Tuğra ile olmasaksa onun varlığını bile bile olmuyor. İşim hep çok zordu. Ona ait en ufak iz olmamasına rağmen sevdim hep. Ne bir resim. Ne yaşadığı yer. Ne de bir başka iz. Onu en son lise üçte bir cafede görmüştüm. Sonrası yok. Bunca yıl aklımda büyüttüm onu. Doğum gününü evimde ağlayarak kutladım onun sevgilisi ile kutladığını bile bile. Üniversite sınavına girdiği gün bende panik içinde koşturuyordum evde acaba yapabiliyor mu şu anda diye. Ama o çıkınca sevgilisiyle sarılıp heyecanlarını atıyorlardı. Benden sadece bir yaş büyüktü. Hatta yaş değil bir sınıf ay farkı vardı aramızda. Ama o beni küçük görüyordu. Bunu bilmeme rağmen takmadım hiç. Olur be dedim. Olur.

Yatağa uzanmış tavanı inceliyordum. Beril ev alışverişi için kısa süreliğine dışarıya çıkmıştı. Yorgun olduğumu söyleyip evde kaldım. Gerçek olan şu ki yorgun olan bedenim değildi. Kafam o kadar karışık ve ağırdı ki anlatamıyorum. Korkuyordum mesela bunca zamanın çöp gibi yanmasından korkuyordum. Her gün ki ağlamalarımın boşuna olmasından korkuyordum ve daha birçok şeyden...

Boş tavan vardı şu anda görüş alanımda. Bembeyaz ve benim üzerinde hayallerimi canlandırabileceğim bir tavan. Aslında bakılırsa hayal kurmayı bırakalı epey oldu. Yaşım 22 ve böyle boş hayaller kurmak bana saçma geliyordu. Yaşıtlarım sevgilileri ile gezerken ben burda hayatımın son altı yılına takılmış durduğum yerde dönüp duruyordum. Bazen diyorum ki bir kaza geçireyim ve liseden bu yana olan herşeyi unutayım. Tek annem, babam ve Beril kalsın onun dışında herşey gitsin. Tertemiz sayfa açılsın hayatıma.

Yatakta yatıp düşünmekten sıkılmıştım. Oturur pozisyona geçtim. Odayı inceledim dedim ya sıkıntı. Ayağa kalkıp Beril'in odasına ilerledim. Az kafa dağıtmam gerek ve şu dört duvar arasında yapabileceğim en mantıklı şey odasında daha önce görmediğim yeni eşyaları incelemek ve belkide beğendiklerimi kendime almak. Odasına girdim ve tahminim gibi, bir önceki gelişime göre çoğu şey değişmişti. Dolabını açtım ve kıyafetleri inceledim. Bedeni benimkinden küçük olduğu için pek fazla birbirimizin kıyafetlerini giyemiyoruz, tsort hariç. Askıda beğendiğim bir kazak ve bir gömleği elime aldım. Gömlek küçük olurda tsort bana olurdu. İkisini kenara koydum. Çekmeceleri açtım ve alışveriş mağazasında gibi kurcalamaya başladım. Beğendiğim bir kazağıda yatağa koydum. Uzun ve son bir taramadanda sonra bana uygun başka kıyafet olmadığına karar vererek çalışma masasına ilerledim. Beril benim gibi ingilizceyle ilgili bir bölümdeydi. İngilizce öğretmenliği. Alanı anlattığına göre kolaymış. Raftaki ingilizce kitaplarını inceledim. Odası renkli demiştim ya en ilgi çekenlerde dolapların üzerindeki ingilizce karikatürlerdi. Kitaplara baktım ve çalışma masasının çekmecesini açtım. Çeşitli kağıtlar ve yazmadığına emin olduğum eski kalemler vardı. Biraz kurcaladım en son gelişimde burda dvdleri duruyordu ve çekmece geniş olduğu için diptedir düşüncesiyle elimi en sonuna kadar uzattım. Elime gelen orta kalınlıkta ve küçük boy, sert kapaklı defteri cıkarttım. Defter görüş alanıma girdiği anda heyecanla karışık mutluluk bedenimi sarmıştı.

--6 YIL ÖNCE--

"Hangisi güzel sizce?" Su'nun gösterdiği defterleri inceledim.

"Bilmem ki hepsi güzel"

BİR KIVILCIM YETER!Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin