Karşılaşma

63 3 6
                                    

Komiser Mert inşa halindeki geniş yapının ikinci katında sessizce geziniyordu. Etraf, çalışanlar için aydınlatılmaya çalışılmışsa da hala loştu. AVM olacak bu yerin kaba işleri henüz tamamlanmamıştı, çıplak beton zemin çerçöple doluydu. Hızlı adımlarla ilerlerken temkinli ve tetikteydi.

Aradığı siyah saçlı genç kızın buralarda olduğuna emin olmasına emindi ama böyle bir yerde ne yaptığını ancak Tanrı bilirdi. Bir ses duyduğunu sanarak durdu, etrafını dinledi. Parmağını kulaklığına götürüp, "Elif bu kızın burada olduğundan emin miyiz?" diye sordu.

Karşı taraftan abartılı bir iç çekme sesi geldi. "Evet," dedi iletişim memuru Elif.

Komiser Mert bu defa bir çığlık sesi duyduğunda ilerideki merdivenlere doğru hızla harekete geçti. Tırabzanları olmayan beton merdivenleri hızla çıkarken etrafı kollamaya da devam ediyordu. Üçüncü kata çıkıp ürkütücü loş beton sonsuzluğuna adımını attığında altıncı hissi kelimenin tam anlamıyla yakasına yapıştı. Burada tekinsiz bir şeyler vardı.

Önce belindeki en yeni silahlarından birine uzandı. Komiser Mert bu yeni oyuncakları deneme şansını asla kaçırmazdı. Sinyal gelince tek parmağıyla kulaklığına dokundu. Elif diğer taraftan hızla konuşmaya başladı. "Yağmur yeni silahın bayıltıcı özelliğini geliştirecek fırsatı olmadığını, biraz yetersiz olduğunu söylüyor. Sanırım şok vermeye ayarlasan daha iyi olur."

Komiser Mert denileni yaptı. Yavaşça çığlık sesinin gelmiş olabileceği yerleri gözleriyle tararken, "Bu kat hakkında bilgi ver," dedi usulca. Ancak hemen ileriden gelen adım sesleriyle harekete geçti. Belli belirsiz uçuşan bir kumaş parçası görür gibi olduğunda mağaza olması planlanan boş alanlardan birinden çıkıyordu. Aradığı kızın burada olduğuna emin olmuştu, geriye sadece ona ulaşmak kalmıştı.

Aslında böyle ufak tefek biri için elindeki silah biraz fazlaydı ama prosedürlere göre hareket etmeliydi. Komiser Mert hala görünmediğinden emin olarak dikkatle bir duvarın ardına saklandı. Kenardan tamamlanmamış mağaza alanlarından birine göz attı. Siyah saçlı genç kız içerideydi ama yarısı karanlığa gömülmüş geniş alanın ortasında arkası dönük şekilde ayakta duruyor, sanki birini bekliyordu. Hemen harekete geçmeliydi.

Komiser Mert bir adım atıp kapıları olmayan mağazadan içeri girmişti ki kızın yalnız olmadığını fark etti. Burada, o karanlık gölgelerin içinde biri daha vardı. Eli boynundaki mühre gitti. Birimin silah uzmanı Yağmur sadece delici ya da ateşli silahlar değil, doğaüstü yaratıklara karşı koruyucu ekipmanlar da hazırlıyordu. Komiser Mert mührün içinde ne vardı bilmiyordu ama ekip arkadaşına güveniyordu.

Karanlığın içinde genç kıza doğru bakan bir çift gözün parladığını fark ettiğinde Komiser Mert hızla ileri doğru atıldı. Genç kıza doğru koşarken aklındaki tek şey onu bir an evvel buradan çıkarmaktı.

Kız neyin yaklaştığını görmek için saçlarını savurarak başını çevirdiğinde, Komiser Mert de onu kolundan yakalayıp hızla beraberinde götürmek üzere hamle yapmıştı. Kumaş üzerinden bile olsa kıza değdiği an bir şeylerin yanlış olduğunu anladı ama geç kalmıştı. Komiser Mert kızın kolundan tutup çektiği an yerçekimi on kat artmış gibi bir anda zemine yapıştı. Sanki bir tonluk bir aracı çekmeye çalışmış ama gücü yetmemişti. Ne olduğunu anlamak için hızla başını kaldırıp genç kıza baktığında, onun da şaşkınlıkla kendisine baktığını fark etti.

"Kolumla ne yaptığını sanıyorsun sen?" dedi Arin, hızla kolunu çekerek

Komiser Mert cevap vermek üzere ağzını açmıştı ki gözleri parlayan garip yaratık karanlık gölgeler arasından ileri doğru fırladı. Koşarken, öne eğilip ellerinden de güç alan, delirmiş bir kadındı bu. Ağzının kenarları yırtılmıştı ve kontrolsüzce salya akıtıyordu, dişleri normal bir insanın dişlerine kıyasla iki kat büyüktü. Kafasında, saçların olması gereken yerlerde öbek öbek boşluklar vardı ve tırmık izleriyle dolu yüzü terden parlıyordu.

Genç kız sanki bir makineymiş gibi, üzerine atılan kadına tereddüt bile etmeden sertçe kolunu savurdu. Kadın tekmelenmiş bir yavru köpek gibi ciyaklayarak geriye doğru uçup, duvara şiddetle çarptı.

Komiser Mert yerde, hemen ilerideki silahına uzandı ve genç kıza doğrulttu. "Olduğun yerde kal!" dedi.

Arin arkasını bile dönmedi, duvar kenarında yatan kadına doğru yürümeye başladı. "Yoksa ne olur, kolumdan tutup beni sürükler misin?"

Komiser Mert silahını ateşlediğinde ucunda iğneler bulunan iki ince kablo silahtan ileri doğru atıldı. İğneler derisinden sektiğinde Arin umursamadı bile, sadece yapması gerekeni yapmalı ve bu kadının kirlenmiş ruhunu arındırmalıydı.

Komiser Mert düşünmeksizin belindeki bıçağı kınından çekip fırlattı. Bıçak havada dönerek ilerleyip genç kızın omzuna saplanmak yerine pat diye çarptı. Arin gözlerini kısarak döndü. "Nesin sen, kör falan mı? Ya omzuma saplansaydı!"

Komiser Mert edindiği deneyimlerden bu tür paranormal yaratıklarla iletişim kurmaması gerektiğini biliyordu. Bunlar yozlaşmış yaratıklardı, ne ruhlarının ne de bedenlerinin bu dünyada bulunmaya hakkı vardı. Madem yeni metotlar işe yaramıyordu, o zaman klasik yollarla bu işi bitirecekti. Silahını doğrultup düşünmeden genç kıza ateş etti.

Kurşun gözüne çarpıp sektiğinde Arin şaşkınlıkla bir çığlık attı. İşte bunu kesinlikle beklemiyordu. Aklına gelen ilk küfrü etmek üzere ağzını açmıştı ki birden durdu ve duvar kenarında ayağa kalkmakta olan kadına doğru döndü. Kadın gücünü toplamış, son saldırısını yapmak üzere yerde pozisyon almıştı.

Arin orta parmağındaki yüzüğü çevirip iğneyi ortaya çıkardı ve beklemeden başparmağına sapladı. Komiser Mert ise sürünerek kenardaki duvarın arkasına geçip siper almaya çalışırken tok bir çarpma sesi duydu. Ne olduğunu bakmak için başını hafifçe eğdiğinde bugüne kadar gördüğü en korkunç şeylerden biri hemen ilerisinde beliriyordu. Âzimüşşan'ın gölgelerden oluşan bedeni karanlığın içinde şekillenirken önce yan yana parlayan iki karanlık nokta, sonra da uzuvları oluştu. Devasa beden petrolle kaplanmış gibi hem karanlık hem de parlak görünüyordu. Komiser Mert yine de bu muazzam dehşetin içerisinde, göz oyukları olduğuna emin olduğu o parlak karartılardan bakışlarını alamıyordu.

Duvar kenarındaki kadın bu garip kapkara yaratığa atıldığında, Komiser Mert gözlerini ayırmadan üzerinde kalan son ekipmanları kontrol etmeye başladı. Karanlık yaratık kadının etrafını bir koza gibi sarıp ellerini boğazına doladığında Komiser Mert de belindeki gaz kapsüllerini çıkardı. Kadın acıyla ağzını araladığında korkunç dişleri ortaya çıktı ve karanlık yaratık ağzını açıp onun ağzına doğru yaklaştı. Her şey birkaç saniye içinde olup biterken karanlık yaratık gözden kayboldu ve kadının çarpılmış bedeni içi boşalmış bir çuval gibi yere düştü.

***

Arin inşaat alanının ortasında dikilirken ayak ucunda yerde yatan kadına baktı. Diyet ödenmiş, bu lanetli ruh gitmesi gereken yere yollanmıştı. Arkasını döndüğünde bu tuhaf üniformalı adamın elinde bir şey tuttuğunu gördü. "Ah, yine mi sen?" demeye fırsat bulamadan adam elindeki nesneyi ileri doğru fırlattı. Arin umarsızca çenesini kaldırdı. Ancak yere düşen yuvarlak nesne kristalden yapılmış gibi kolayca kırıldı ve içinden bir gaz yükselmeye başladı. Arin yerden yükselen renkli dumana bakarken aklından geçen tek şey pembenin bu tonundan nefret ettiğiydi.




Cin AvcısıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin