"Vatan için gitti, benim için dönecek!"
Öfkeyle dolmuştu Mehmet. Sinirden ölebilir, öldürebilirdi. Karşısındaki adam; Furkan, canına can olan, hayatını kurtaran tek dostu –Ya da eski dostu mu demeli?– kardeşine sevdalanmış, yüreğini ona sunmuştu. En sevdiğine. Elifine.
Furkan, ilk başta bu aşktan kaçsa da, Eliften bir türlü kurtulamamıştı. Nasıl kurtulsundu ki? İstemeyerekten olsa, kaptırmıştı kendini Elif'in o aşktan fırtınasına ve kurtulmak istememişti. Neden istesindi ki?
Ve şimdi, elleri yakasında, çıkmıştı Mehmet karşısına. Hesap soruyordu. Neyin hesabını derseniz, aşklarının değil.
Gizliliğinin, gizemliliğin ve kardeşine vuruluşunun hesabıydı bu.
Çünkü biliyordu o yüce aşkın hissini. Bizzat kendisi tatmış, içmişti o geri konulmaz sevdanın iksirini. O yüzden karışmazdı aşk konularına.
"Etmedim... Ben sana ihanet etmedim...", dedi Furkan yalvarırcasına. Artık mecali kalmamıştı. Mehmet bir türlü anlamak istemiyordu!
"Ettin!", diye kükredi Mehmet ve geçirdi tekrar o sert yumruğunu Furkan'ın kana bulanmış yüzüne.
"Abi! Abi, lütfen yapma. Yalvarırım vurma artık ona! Dayanamıyorum...", diyerek hıçkırmaya başladı Elif.
"Mehmet, lütfen kes artık. Görmüyor musun çocuğun halini?", diye kendini belli etti Nazlı ama kimse onu duymamıştı. Bir yandan da Elif'i teselli ediyordu.
Elif, abisinin yaptıklarına, gözünün önünde sevdiği adamı dövdüğüne şahit oluyordu. İçi sızlıyordu, canı yanıyordu. Sanki kızgın bir ateşe atıyorlardı bedenini. Öylesine bir acıydı ki Elif'in şu an çektiği, en derininde hissettiği, bununla bile tanımlatılamıyordu aslında.
Yediği dayağa rağmen sesini çıkarmıyordu Furkan. İstemiyordu ona karşı gelmek, çünkü biliyordu, kendisi de aynısını yapardı; eğer bir kız kardeşe sahip olsaydı.
"Sen!", dedi Mehmet ve yüzünü kardeşine çevirdi.
"Sen kes sesini oradan! Konuşmaya hakkın yok! Hiç kimse! Hiç kimse benim arkamdan iş çeviremez! Anladınız mı?
Yazıklar olsun ikinize de! Biri, canımdan öte sevdiğim kardeşim, ailemden tek kalanım. Diğeri, savaşta hayatımı sevdiğime bağışlayan, evimi açtığım, yuvamdan saydığım adam...
Elinize ne geçti? Benden sakladığınız için elinize ne geçti ha?", diyerekten kustu öfkesini.
Ardından tekrar geçirdi acımasızca bir yumruk daha yüzüne.
"Sevgi. Aşk. Aitlik. Bunlar geçti elimize."
Furkan, sızlayan yüzüne rağmen, kaldırdı başını ve dikti simsiyah gözlerini Mehmet'e. Ses tonu öyle ciddiydi ki, Mehmet bir saniyeliğine afalladı ve sonra silkinerek kendine geldi. Furkan'ın yakalarındaki ellerini daha da çekti kendine doğru ve tıslayarak konuşmaya başladı.
"Bula, bula kardeşimi mi buldun ait olmak için? Yok muydu kalbini verebileceğin başka birisi?"
"O zaman sende söyle bana: Bula, bula Nazlı'yı mı buldun sevecek? Yok muydu başkası?"
"Karıştırma benim aşkımı bu işin içine! O benim müstakbel karım! Biz yakında evleneceğiz!"
Furkan önce histerik bir şekilde güldü, sonra tekrar konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YÂRİM ▪ Yâr Serisi I ▪
Romance"Aşk nedir?", diye sorsan herkes farklı bir cevap verir, çünkü herkes kendi aşkını farklı bir türde yaşar. Bazı aşıklar tüm dünyaya haykırır sevgisini, sahibini. Ama bazıları ise gizli tutulmaya mahkumdur. Kimseye anlatamazsın o içinde ki dev yangı...