3. Bölüm

104 11 18
                                    

O "Tamam aşkım" dedi ve gitti. O giderken kendimi bi garip hissettim. Sonra servis kalktı ve öylece gitti. Ama ben gidemedim dondum kaldım orda arkadaşkarım geldi yanıma "Hadi gidelim" dediler. Gitmek zordu, beklemekde anlamsız. Gültepe parkına gittik arkadaşlarla kola aldık, 1 paket Lark aldım, çekirdek aldık, müzik açtık muhabbet ediyoruz. Elimde telefon İzgi'nin faceye girmesini bekliyorum. 1 saat sonra falan girdi faceye konuşmaya başladık. O 1 saat çok yavaş geçmişti ama onunla konuşurkrn zaman su gibi akıyordu. Saat 16.30 gibi yavaştan ayaklandık kolalarımızı yudumladık son sigaralarımızı içtik ve kalan çekirdekleri ceplerimize doldurduk. Çöpümüzüde toplayınca gitmeye hazırdık. Taktik şu; ben ortadayım iki yanımda arkadaşlarım, koluma girdiler ben telefona bakıyorum onlar beni durağa götürüyorlar. Neyse geldik durağa otobüse bindim herzamanki gibi en arkaya ilerledim. Şansıma otobüs boştu ve oturdum en arka koltuğa. Kulaklığımı taktım, müziğe kaldığı yerden devam ettim. Otobüs giderken ara sıra kafamı kaldırıp nerede olduğuma bakıyorum ama etrafa bakarken bile mesaj yazmaya devam ediyorum. 4 çöp sigaram var ve otobüse bindikten yarım saat sonra sigarasızlıktan başım ağrımaya başladı. Evin yakınındaki durağa gelip otobüsten iner inmez bi sigara yaktım, eve doğru ezbere yürümeye başladım, kulaklığın tekini çıkartıp müziğin sesini biraz kıstım, gözümün ucuyla yolu takip ederek eve kadar geldim. Evinnönünde sigaram yarıya gelmişti. Evde annem vardı beni sigara içerken görmesinden hoşlanmıyorum kafamı kaldırdım ne yapsam diye düşünürken arabaya oturmak geldi aklıma. Kapıları kitleme huyumuz yoktur, zaten küçük bir mahallede oturduğumuz için içimiz rahat. Kapıyı açtım kulaklığı çektim telefondan radyoyu açtım. Arabanın anahtarı herzamanki gibi güneşlikteydi taktım anahtarı işim bitince bi tur atsam iyi olur arabanın iyiliği için. Sigaramı bitirip arqbayı çalıştırdım 1. Vitese takıp hiç gaza basmadan aheste aheste arka mahalleyi dolanıp geldim. Yolu gözümün ucuyla takip ederken ayağım sürekli frene basmaya hazır bi şekilde eve yaklaştım. Eve geldiğimde telefonu koltuğa atıp arabayı herzamanki yeribe koydum ve eve girdim. Bu her Cuma günü böyle sürdü. Bir gün okul müdürü bizi görmüş, İzgi'yi uyarmış bidaha gelmesin diye. Tamda o gün tartışmıştık. "Okul müdürü bizi görmüş çıkışıma gelmesen iyi olur aileme duyurabilir" dedi. Nasıl gitmeyim aklım hep ondaydı. Bu yüzden haftasonu kendimi işe veremedim koluma yaptığımız beton drek düştü kolumu çatlattım. Bunu duyunca üzüldü aslında söylemicektim ama hızlı yazamıyordum yanlış anlamasın diye söyledim. Üzülünce bişeyim yok dedim. O hafta çok kötü bi hafta geçirdim. Kendime dikkat edemediğim için miğde kanaması geçirdim (Eski bi hastalığım yüzünden fazla üzülünce heyecanlanınca ya da sinirlenince bazen olabiliyor kan basıncına bağlı). Hastaneye gitmek zorunda kaldım Pazartesi günü. Endoskopiye girdim (miğdenin içine ucunda küçük bi kamera olan ince bi hortum yollama işlemi narkoz verilerek yapılır) narkozun etkisindeyken okuluna gitmişim. Hatırlamıyorum ama öyle diyolar yanımda Samet vardı. Servisci benimle konuşmuş göndermiş. Akşam İzgi bana kızdı biraz niye geldin falan diye hatırlamadıpımı söyledim anlattım durumu. O günlerde kötü olaylar oldu. Hatunuma araba çarptı kısa süreli bit hafıza kaybı yaşadı ismimi hatırlıyordu ama beni tanımıyordu. Bana adının Nurdan olduğunu söyledi yanında binadan arkadaşı vardı o da yanındaydı anlattı bana herşeyi onada anlattı aslında bana isminin Nurdan olduğunu ilk buluşmamızdan önce söylemişti. Ben o isme alışamadığım için kolyelerimizi İzgi-Emre diye yaptırmıştım. Belki adımı ordan biliyordu benim. O gün yanında olamadım fakat ruhen hep yanındaydım. Bikaç gün sonra tekrar hatırlamaya başlayınca dünyalar benim oldu. Artık herşeyi tamamen hatıtladıktan sonra yine bir Cuma günü "Yanıma gelebilirmisin ?" Dedi. O gün okulda dersten atılmıştım ve mesaj geldiğinde dışardaydım, baya üşümüştüm. "Gelmezmiyim ? Tabiki gelirim. Nereye gelcem ?" dedim. "Eve" diye cevap verdi. Biraz şaşırdım. Şaşkınlığımı üstümden attıktan sonra "Hangi otobüse bincem nerde incem tarif et aşkım" dedim. Tarif etti ve gittim. Bu araba kazası yüzünden pansumana gitmesi gerekiyormuş okula gitmemiş, beraber gidecektik. Dediğü yere gittim beklemeye başladım belki zaman geçmiyodu belki de çıkması uzun sürdü bilmiyorum ama beklemeyi hiç sevmiyorum. Sonunda çıktı geldi ve ben yine donup kaldım. Herzamanki gibi çok güzeldi. Sarıldık, öptüm onu sonra elinden tuttum sağlık ocağına gittik. Yolda plan yaptık sağlık ocağına girince tanıdık birini görürse beni tanımıyomuş gibi yapcaktı. Girdik sağlık ocağına o önde ben arkada etrafa baktı dikkatlice tanıdık kimseyi göremedi, yanıma geldi sıra aldık konuşmaya başladık. Merdivenin önünde dikiliyorduk, bi bebek bayılmış hemşireler koşuşuyodu bebeğin annesi gayet sakindi, bana baktı ve dedi ki "Benim bebeğime böyle bişey olsa sağlık ocağını ayağa kaldırrım bu nasıl anne böyle" gülğmsedim. Hoşuma gitmişti. Tam o sıra geçerken hemşire İzgiye değdi inerken bidaha, tekrar çıktı yine değdi, kaşlarımı çattım. Ama geri sakinleştirdim kendimi. Şimdi bişey desem güvenlik falan çok uğraşcaz. Nurdan'a baktım o da sünirlenmiş hadi gidip oturalım dedim, uzaklaştık ordan. Telefonumu istedi, verdim kurcalamaya başladı, içibde bişey yoktu ama yinede rahatsız oldum telefonumda bozuktu zaten sim kartı kaydı yapılmadı diyebilirdi her an. Tam o sıra telefonum kapandı kendi kendine. Onun elindeydi ben bişey yapmadım. Aldım cebime attım birazdaha konuştuk, sıranın geçtiğini farkettik. Tekrar sıra aldık ama beklemedik fazla, girdi içeriye, doktor ailenle gel demiş. Sağlık ocağından çıkıp bi parka oturduk, ben bi sigara yaktım. Mavi Lark. Paketi aldı eline "Ben bıraktım" dedi. Değerkerine bakıp "çok apır dedi ve yerine koydu. Sigaramı bitirdim elinden tuttum eve doğru gittik. Yaklaştığımızda sarıldım kokusu kokuma karıştı, öptüm, artık gitmesi gerekiyordu ama ben bırakamıyorum. Bi şekilde bıraktım tam gidecekti binanın bekcisini gördü saklandı. Bekcinin uzaklaşmasını bekledik bekci gidincede binaya girdi. Bende durağa doğru gitmek istiyorum ama olmuyor bi yanım bekle diyor belki markete falan çıkar. Onu zor durumda bırakmamak için gittim. Otobüse bindim ama aklımı orda bıraktım. İlişkimizin güzel günleriydi bi gün fularını verdi bana. Mis gibi onun kokusu vardı. O fularla yatıyordum. Yanımdan hiç ayırmadım koluma sarıyım dedim ama dantelliydi saramadım. Tam kalbimin üstündeki cebe koydum. Kolyemizi hiç çıkartmadım. Mutluyduk o günlerde, sevitorduk birbirimizi. Kitap almış bana bir gün "Eve gel aşkım bi kitap hediye etcem sana içinde kendim düzenlediğim yerler var kendi notlarım var" dedi. O güne kadar kitap okumayı sevmezdim. Kitabı aldım hemen okumaya başladım. Kendi el yazısıyla hiç üşenmeden yazmış. Onun gibi kokuyordu. Çok değerli bi kitap benim için. Bi ara başımı kaldırıp evlerine baktım camdan öpücük yolladı bana, çok sevindim. Bende o gün ona en sevdiğim tişörtümü verdim elindeydi. Kitap Ahmet Batman- Sabah Uykum. Kitabı güzel yapan İzginin kokusu ve yazılarıydı. Nurdan'ın altını çizdiği yerler dışında kitabı pek anlafığım söylenemez. Aetık buluşamıyorduk. Çıkışa gitmek hayal oldu, biz de bi plan yaptık. Karne gününden bir gün önce, yani Perşembe günü buluşcaktık. Plan çok güzeldi o yüzden tutmaz diye düşündüm ama o gün geldiğinde bi baktım planımız işliyor. Sabah saat 8 de bizim okulun önünde servisten incekti. Ben 6 da kalktım, kahvaltı yaptım, duş aldım ama biraz geç kalma paniği yaşadım. Evden aceleyle çıktım. Çıkmadan önce ceketimi almayı düşünüyordum o ceketini almazsa üşür düye düşünüyordum. Ama aceleyle çıktığım için ceketi unuttum. Arabayla geldim ama arabayı uzakta biyere bıraktım. Okulun önüne geldiğimde o da tam yeni iniyordu. Hiç beklemedim, geç de kalmadım. Tam zamanında. Elinden tuttum Gültepe parkına doğru gitmeye başladık. O sıra servisini gördü. Bi panik olduk ve hemen gültepenin yanındaki tarihi s. Burhanettin e gittik. Değişik bir ortam burası etrafta mezarlar var ama tarihi mezarlar var türbe gibi biyer park gibi birazda. Mezarlardan korktu kaldırımda yürümeye başladı. "Burda her yer mezar aşkım" dedim. Korkmuştu "Aşkım çıkar beni burdan" dedi. Çıktık ordan aslında korkması saçma toprak zaten ölmüş varlıkların çürümesiyle oluşur. Neyse serviside gitmişti. Gültepe parkına gittik bi banka oturduk, başını omzuma koydu sohbet ediyorduk. Eşarbından iğnesini çıkarttı masanın üzerine koydu. Benimde elim atölyede küçük bi kaza sonucu biraz kesilmişti. Yarayı gördü ve "Ne oldu eline?" dedi elimi kesen makinenin bıçakları cebimdeydi hatıra olarak almıştım. Çıkarıp koydum masanın üstüne "Bunlar yaptı" dedim. Önemli bişey olmadığını anlatırken gözüm dudaklarına kaydı. Nasıl olduğunu anlamadım öpüşmeye başladık. Hoşuma gitti aslında ama parkta başkalarının görmesi bizi rahatsız etti ve o üşümüştü tahmin ettiğim gibi ceketini giymemişti. Ayağa katkım "Hadi gidiyoruz" dedim. "Nereye aşkım" diye karşılık verdi. "Bizim okulu merak etmiyomuydun ? Hadi kalk gidiyoruz" dedim. Gittik okulun en çok güneş gören yerine götürdüm onu. Sınıflar kitliydi, arka bahçedeki kümbete gittik. Karşıma oturdu, gözlerinin içinde kayboldum. Konuşurken yine aynı şey oldu. Gözlerim dudaklarına takıldı ve yine öpüşmeye başladık. Hoşuma gidiyordu ama garipdi. O sıra bişey farkettim eşarbının iğnesi yoktu.
-Aşkım iğne nerde ?
-Orda
- Nerde? (etrafıma bakarak)
-ordaaa
-Nerde aşkım ya
-Orda derken orda kaldı aşkım yani
-Baştan niye söylemiyosun aşkım bende arıyorum
-Oranın adı aklıma gelmedi
Bu iğne nerde esprisi hep kaldı bizde. Isındığını düşündüm ve atölyeyi merak ettiği aklıma geldi. Kalktım ayağa "Hadi sana atölyeyi gezdiriyim" dedim. Atölyeyi gezdirdim makineleri gösterdim. Benim çalıştığım makineyi sordu onun yanına gittik "Neden diğerlerinden farklı ve neden sen bunu kullanıyosun ?" dedi. "Bunu sadece Taha ve ben kullanabiliyoruz" dedim. Ordanda çıktık okulun kantinine gittik bikaç kişi daha vardı okuldan ona petito alcaktım seviyordu yumuşak şekeri, ana şans işte bitmiş. Çikolata aldım ve gazoz. O istenedi seninkinden içerim dedi. Aldıklarımı masaya getirdim yedik içtik. Kalkarken elimi uzattım kantinci abladan utandığı için tutmadı. Kantinci de "Elini uzattı sen tutmassan başkası tutar" dedi. Kıskançlığından koluma girdi ve gittik. Okulun etrafını gezerken soyunma odasının merdivenlerine oturma kararı aldık. Oturduk saat 12 de bi abisinin yanına gideceğinden bahsetti. Arabayla bırakmayı düşündüm ama çarşıda arabayla dolanamayacağımdan arabadan bahsetmedim bile. Konuşacak bişey bulamadık ve yine öpüşmeye başladık. Yüzünü kapatıp cee diye açmasıni çok sevmiştim. Saate baktık artık gitmesi gerekiyordu. "Ben de geliyim mi aşkım ?" dedim "Gel aşkım sen bilirsin" dedi. Yola çıktık bi an kaybolduğumuzu düşündük yolu uzattık 10 dakika falan geç kaldık. Abisiyle tanıştık iyi biriydi ona telefon almış bikaç saat beraber muhabbet ettik. Sonra abisi arabasıyla bizi Nurdan'ın okuluna bıraktı beraber indik ojukuna götürdüm ve son kez sarılıp ayrıldık. Bende arabayı bıraktığım yere gittim. Arabaya binip eve geldim. Bilgisayarı açtım gmrüntülü konuştuk. Yaz tatilinde ingilizce kursu varmış buluşabileceğimizi söyledi. Çok sevindim. O perşembe gününü hiç unutmıycam hayatımdaki en güzel gündü. Kursu başlayana kadar buluşamadık ama hep görüntülü konuştuk.

Arkadaşlar bu bölüme kadar çoğunlukla güzel olaylar oldu.
4. Bölüm son bölüm olacak. Bikaç gün sonra yayınlarım bu günlükde bu kadar malum sigara dayanmıyor ve ekranı bulanık görmeye başladım.
Gözüme sigara dumanı kaçtı yibe

Keyifli okumalar...

Bir Aşk HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin