Okul çıkışı Kağan ve Kerem her zaman yaptıkları gibi kaldırımın üzerinden yürüyerek eve doğru yol aldılar.3 sınıf öğrencileri olmalarıma rağmen yaşları sınıfa oranla küçüktü. Kağan , kumral yeşil gözlü olmasının yanın da kurnaz ve sivri dilli biri , makine bölümü öğrencisiydi. Kerem ise esmer , kahverengi gözlü , Kağan'dan daha uzun boy yapısına sahipti. Kardeşten de öte olmalarına rağmen aynı sınıfta değil de kafa yapılarının farklılığından kaynaklanan sebeple Kerem bilişim bölümünde okuyordu.
Dışarısı her zamanki gibi derin sessizliği andırıyordu, hava o kadar soğuktu ki rüzgarın sesi fon müziğini andırıyordu. Kerem evine gelmişti, evi büyük ve her zamanki gibi sessizdi , içeri girdiğinde ceketini kapı bitişiğinde bulunan askıya asıp anahtarı eskiden kalma masanın üzerine bırakıp odasına yönelmişti . Annesi Selman Hanım mutfakta.
Selman hanım,''Oğlum geldin mi?'' dedi.
'' Evet anne.''
Kerem üstünde okul elbiselerini çıkarıp odasındaki dolaba bıraktı , odasında pencerenin yanında bulunan yatak , yatağın karşısında televizyonun sağında bir çalışma masası , masanın üzerinde bir bilgisayar bulunurdu ve duvarlar gezegen posterleriyle doluydu. Muazzam görümündeki gezegenler arasında kalan oda uzayda uçmakta olan yatak ve dolapları andırıyordu. Kerem odasından çıkıp mutfağa girdi. Mutfakta ufak bir masa , masanın üzerinde bir saksı bulunuyordu. Mutfağın girişinde buzdolabı ve bulaşık makinesi vardı .
''Anne kurt gibi acım.''
Selman hanım, ''Bugün en sevdiğin yemekten yaptım, karnıyarık.'' diyerek gülümsedi .
"Bak bunu duyduğuma sevindim''
''Tamam o zaman sen dersinin başına geç yemek olunca ben sana haber veririm''
Selman Hanım, 42 yaşında orta boylu hafif balık etli kahverengi gözlü kibar ve şefkatli bir kişiliğe sahipti. Kerem onun tek çocuğu olduğu için onu çok önemsiyordu. Kerem bilgisayarın başına geçmişti, boyutlar arasına geçmek ile bilgileri araştırıyordu. Bu konuyu ona Kağan anlatmıştı. Kerem araştırma yaparken paralel evren diye bir şey buldu. Paralel evren(çoklu evren) Paralel Evrenler teorisine göre bir karar aşamasına geldiğiniz her an, oluşabilecek belki de milyonlarca sonuç aynı anda gelişiyor ve sonuçların uzandığı başka karar anları yeni alternatif evrenler oluşturuyor. Bu olaya kerem çok şaşırmıştı.Biraz daha bilgileri okuyup bilgisayarı kapattı ve derslerinin başına geçti.
......
Kağan televizyonun başında ''The Walking Dead''izliyordu. Bu diziyi o kadar seviyordu ki 6. Sezona kadar bütün bölümleri izlemişti. Kız kardeşi Selin ona matematik ödevini getirmişti, konusu basamaklardı .Selin 8 yaşında sarı saçlı mavi gözlü zayıf bir kızdı, üçüncü sınıfa gidiyordu, dersleri pek fazla iyi olmasa da çabalıyordu. Kağan konuyu Seline pekiştirdikten sonra filme devam etti, zaten filmin bitmesine az kalmıştı ki aniden elektrik kesildi ve Kağan bu duruma çok sinirlendi, Selin de elektriğin aniden kesilmesinden korktu, neyse ki biraz aradan sonra elektrik geldi. Kağan hemen televizyonu açtı ama dizi bitmişti, neyse ki özeti olduğu için biraz sinirlenmesi dinmişti. Kağan odasından çıkıp annesinin yanına gitti. Her zamanki gibi yazmasını işleyip evlilik programlarını izliyordu.
Yüzünü ekşiterek, ''Anne sıkılmadın mı bu evlilik programlarından, bize ne onların evliliklerinden?''
Annesi Zehra Hanım yine her zamanki gibi sakin bir ses tonuyla, ''Oğlum ben de bunları izleyerek günümü geçiriyorum''.
Zehra hanım 40 yaşında uzun boylu sarışın yeşil gözlü ve kibar bir kadındı. O an Kağan annesinin gözlük taktığını fark etti.
Kağan, ''Anne sen gözlük takmazdın''. bir tuhaflık olduğunu fark etmesi geç sürmedi.
Zehra Hanım, ''Oğlum gözlerim bozuk ya'' dedi gayet sakin bir ses tonuyla.
Kağan şaşırarak , ''Anne , senin gözlerin bozuk değildi ki''
Zehra Hanım sakin bir tavırla, ''iki haftadır gözlük takıyorum'' annesinin neden bu kadar emin olduğuna şaşırıyordu .
Kağan o an bunun bir rüya olduğunu anladı, çünkü annesi hayatında hiç gözlük takmamıştı. Sapasağlam kadının gözleri bozuk da değildi .Rüya olduğunu anladıktan sonra rüyasını kontrol etmeye başladı. O heyecanla odadan çıkıp dışarıya doğru yöneldi, dışarı çıktığında her yer sis bulutu ile kaplanmış ve hava karanlıktı, on bir, on iki katlı simsiyah binalar ve pencereden bakan insanlarla doluydu, buna da şaşırmıştı çünkü evleri hep müstakil evlerle doluydu, insanların hepsi ona bakıyordu ve bağırıyorlardı ,ama onlara aldırış etmeden ilk iş uçmayı diledi ve tam o sırada havalanırken içini büyük bir heyecan ve korku kapladı .Nasıl oluyordu da rüyasını kontrol edebiliyor ve de uçabiliyordu ?Bu yalnızca bir zihin oyunundan mı ibaretti . Evler alçalmaya başlayınca binalar aşağıda kaldı . Kollarının arasından geçen rüzgarı ve boşlukta süzülen bacaklarını hissetti . Tüm vücudu gökyüzünden aşağıya sarkarken içini bir korku kapladı.
Ya düşersem , içindeki korkuyu sindiremedi .
Aniden her yer simsiyah oldu ve uyandı. Uyandığında ter içinde kalmış vaziyette ve kalbi küt küt atıyordu. Yaşadıkları o kadar gerçekti ki bir an orada kalabilir orada yaşayabilirdi. Bu düşünce onu çok korkutuyordu. Bu mümkün müydü ? Belki de rüya kontrolü yaparken zamanda yolculuk bile yapabilirdi. Belki de geleceği bile değiştirebilir , yoksa yalnızca rüyalardan ibaret olduğu için gelecek değişmez mi ? Oraya tekrar gidebilirse istediği birçok bilgiyi zihinlerden alabilir istediğini yapabilir. Kafası karma karışıktı sonuçta böyle bir şeyi ilk defa yaşıyordu. Nasıl böyle bir şeyi yaptım diye kendine sorular soruyordu.
Yatağından kalkıp masanın üzerindeki telefonu eline alıp saatin kaç olduğuna baktı, saat 6:00 idi. Okula geç kalmadan hazırlanmalı .Elini yüzünü yıkamaya gitti, döndüğünde pijamalarını soyup okul elbiselerini giydi. Odasından çıkıp mutfağa gitti, mutfağın sağında bulunan buzdolabından hazır bulunan sandviçi yedi. Mutfaktan çıkıp salonda bulunan eski ayakkabılıktan ayakkabılarını alarak dışarı çıkıp giydi ve okulunun yolunu tuttu.
(Arkadaşlar , diğer bölümlerde macera ve heyecan başlıyor . Güzel yorumlar bekliyorum , sizi seviyorum)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zihin Oyunu
Teen FictionSırtını dayadığı uzun servi ağacının yanında oturuyordu mezarlığa bakarak . Kalın giyinmiş olmasına rağmen soğuk rüzgar , yüzünü pek de okşayıp geçmiyordu. Toprağa odaklanıp genç taze bedeni hayal etti toprağın altında. Bir insan bedeni ne kadar zam...