1.BÖLÜM ( Düğün)

151 26 6
                                    


Arkadaşlar bu hikayenin sadece ilk bölümü benim yaşantımdan bir karedir. Diğer bölümleri aslında asla gerçekleşmeyecek hayallerimle süsleyerek anlatacağım.
Bu ilk görüşte aşk, olay, kahramanalar tamamen gerçektir. Belirttiğim gibi hayal ürünü olarak yazacağım eğer gerçekte ne yaşadığımı merak ediyorsanız bölüm sonrasında istekleriniz doğrultusunda sizlerle paylaşırım.











8 yıl önce

- Mısra!!, diye bağıran annem yüzünden kırmızı rujun titreyen elimden kayıp düşmesine engel olamadım. Korkuyla yere eğilip ruju aldım ve koşarak ablamın makyaj kutusuna bıraktım. Gerçekten bunu ondan izinsiz olarak kullandığım için bana kızacaktı ama sonuçta düğüne gidiyorduk ve ben biraz süslenmemin sorun olmayacağını düşünüyordum.

- Efendim anne?, diye seslendikten sonra aşırıya kaçmış rujumu bir peçeteyle hafifçe sildikten sonra peçeteyi katlayıp cebime sıkıştırdım. Aynaya bir kez daha bakıp son kontrolleri yaptıktan sonra odadan çıktım.

Bu gece ablamın arkadaşının ablası evleniyordu ve annem yalnız kalmamam için yanında beni de götürüyordu. Arkadaşlarım eğer düğüne gelmezler ise somurtuk yüzümü ve sürekli tekrarlanacak 'Hadi gidelim' cümlemi duymak zorunda kalacaktı çünkü bu düğüne gitmek felan istemiyordum. İçimdeki iğrenç his sürekli beni sıkıştırıyordu.

- Geç kalacağız hadi, diye sitemli bir ses tonuyla söylenen anneme her ne kadar dil çıkarmak istesemde bir şey yapmadan ayakkabılarımı giydim.

- Anne gelmek istemiyorum zaten düğün şurası, gider gelirsin, valla kapıları kilitleyeceğim kimseye açmam.

- Olmaz Mısra. Hem, hem sen rujmu sürdün bakayım?, diye yalandan bir kızgınlıkla söylendi.

- Yaa anne, düğüne gidiyoruz diye biraz sürmüş olamaz mıyım?

- Sil onu Mısra kaç yaşındasın daha sen, bir de kırmızı sürmüşsün, diye annem söylenince cebimdeki peçeteyi çıkarıp ruju sildim. Tamam biraz süslenmiş olmak istemiş olabilirim, yanı bence buna izin vermeliydi sonuçta 9 yaşında bir çocuğum. Anneme dolu dolu olmuş gözlerimi çevirip ' Oldu mu? ' der gibi baktım. Zafer kazanmış bir ifadeyle sırıtınca gerçekten de kırılmıştım. Tek eğlencem olan makyajımı bile elimden almıştı bu kadın.

Annemin elinden tutup yola çıktım. Ablam çoktan gittiği için ikimiz başbaşa gidiyorduk. Düğün yürüme mesafesinde olduğu için bir kaç dakika sonra düğüne varmıştık. Arkadaşlarımı görünce bir an mutlu olmuştum. Sonra düğünde onlarla birlikte oynamaya başladık. Bilirsiniz klasik çocuk oyunları. Büyükler kendi hallerinde takılırlarken çocuklar yine çocukluklarını yapıp oyun oynarlar işte. Tüm gece kah koşup yakalayıp kah büyüklerin yanında bölgemize ait roman havalarıyla ritme uymayan adımlarımızla dans ederken geçti.

Birkaç saat sonra...

Bir boşluk vardır kalbinde, hissedersin. Sana hiç dokunmaz orası. Öylece durur ve sabırsızlıkla orasını dolduracak şeyi bekler. Orası dolduğunda artık gerçeklerle yüzleşmişsiniz demektir. Hiç tanıdık olmayan bir his kapladığı zaman orasını boğulucak gibi, boğulurken çok farklı bir acı çeker gibi olursunuz. Peki ya bu acı yıllarca sizi bırakmaz, o boşluğa çıkmayan bir leke gibi yapışırsa? En zoru ve en berbat olanı bu olursa?

İki beyaz sandalye ve daha ayakları here değmeyen iki küçük kız. Biri arkadaşım Burcu ve diğeri ben. Üstümüzde hava atacak kadar güzel olmayan kıyafetler. Çocukça muhabbetler, çocuğuz ya güya. O beni yıllarca yakacak ateşi ararken ben ise aptalca insanların ayakkabılarını inceliyorum.

Ve işte o an...

Koluma dokundu. Kafamı kaldırdım ve ona baktım. Bir yeri gösteriyordu kafasıyla. Bakmak için geç kalmış gibi aceleyle başımı çevirdim. Biri vardı. Muhtemelen bizim yaşlarımızda bir erkek çocuğu. Siyah montu ve kot pantolonu. Büyük ağabeylerinin yanında gayet ustaca oynamaya çalışan bir çocuk. Bizim tarafa bakmıyor ama ben gözlerimi kırpmadan onu izliyorum.

Bir baksaydı bana, gözlerimdeki alev alev yanan ateşi görürdü. Bir olsaydı yanımda duyardı kalbimin ritmini. Bir sokulsaydı bana hissederdi ne denli hızlı nefes alıp verdiğimi.

Bilmiyordum, tüm bu belirtilerin İlk görüşte aşkın belirtileri olduğunu. Bilmiyordum yıllarca aklımdan çıkmayacak, adını her duyduğumda kalbimin atabileceği en hızlı şekilde attıracak kişi olduğunu ve bilmiyordum kalbimi 'EREN' isminden başka ismin mutlu etmeyeceğini.








Yıllarıma Aitsin SenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin