Korkuyla kesik kesik nefesler aldım ve yataktan fırladım. Kalbim çok hızlı atıyordu. Saat 03:12 di. Çok gerçekçi bir rüyaydı. Zaten her zaman böyle oluyordu. Yeni bir ev, yeni şehir ve tabiki yeni bir yatak. Bir şeylerin değişmesine kolay ayak sağlayan biri değildim. Babam işini artık buraya taşımıştı. Küçük bir sehirdi. Herkes herkesi tanıyordu. Nüfusun çoğunluğu gençlerden oluşuyordu. Bir sürü lise kampüsü ve üniversitelerle doluydu. Bir kısmıda fazla yaşlı bir kesitti. Eski hatıralarını bırakmak istemeyen bir topluluk vardı. Buranın insanları eskiden yaşadığım yere göre çok farklıydı. Dünyada yaşanan değişimlerden sonra artık insanlar çok değişmişti. Farklı davranışlar beklenmedik olaylar. Devlet buna son vermek için milyonlarca insanı öldürdüğünden beri 2 yıl olmuştu. İnsanlar artık daha sakindi. Kendi yaşamlarını yaşıyor ses çıkarmıyorlardı. Tabi ben pek bu konularla ilgilenmeyi sevmiyordum. Annemi bu olaylarda kaybetmiştik. Düşünceler arasında gözlerim kapanmış ve çoktan uykuya dalı vermiştim. Tekrar gözlerimi açtığımda saat 8:37di.Yataktan kalkıp aşağıya indim. Leziz çikolatalı omlet kokuları geliyordu. Kardeşim Melek mutfağın ortasındaki masada oturmuş babamın omlet yapışını izliyordu.
Güldüm ve "günaydın" dedim neseli bir şekilde.
İkiside kafasını çevirip bana baktı. "Günaydın" dediler aynı anda. Kısa bir gülüşmeden sonra şesizlik oldu ve babam sessizliği bozarak "omlet ister misin?"dedi. Güldüm "bende tam yürüyüş yapmaya çıkıyordum" dedim. Lina baha bakış atıp babamın önüne koyduğu omleden kocaman bir ısırık alıp bana "kaçırıyorsun" dermiş gibi baktı. Bir şey demeden odama gittim.
Kıyafetlerimi giydikten sonra dışarı çıktım. Etrafı tanımak için tempo koşu yapıyordum. Kulaklıklarımı taktım ve koşmaya başladım. Rüzgar yüzüme esiyor. Gözlerimin kapanmasına neden oluyordu. Bir anda sert bir darbeyle yere yapıştım. Ne olduğunu anlamaya çalışırken kafamı kaldırdığım anda iki yeşil gözle karşılaşmıştım. Bal rengiyle yeşil karışımı bir tondaydı. Anlatılmazdı. Elini bana uzatınca kısa sürelik bakışmamız sona erdi. Elini tutmadan hızlıca yerden kalktım. Yanındaki uzun boylu siyah saçlı cocuk gülüyordu. Yeşil gözlü cocuk mahcup bir ses tonuyla "çok üzgünüm kardeşimle koşu yarışı yapıyorduk. Aniden önüme çıkınca... çarptım."dedi. Umursamaz bir şekilde " yok sorun değil"dedim. Çıkan kulaklığımı geri taktım. Uzun boylu cocuk elini uzatı "ben Deniz"dedi. Ayıp olmaması için elini sıktım. Yeşil gözlü çocuk Deniz bir bakış atıp. Bana döndü "bende Rüzgar"dedi. Gülümsemeye çalıştım. Kısa bir sessizlik oldu. Bir anda jetonum düşmüştü."Bende Mira"dedim. Güldü kahkahasını içine atar gibi."Buralarda yenisin galiba" dedi. Güldüm"çok mu belli?"dedim. Kıvırmaya çalışarak "biraz" dedi. Deniz denen çocuk araya girdi. "Hangi okula gidiyorsun?"dedi. "Gelişim Teknoloji Tasarım Üniversitesi" dedim. Sanki hangi okulda olduğumu önceden biliyormuş gibi. "O zaman artık daha sık görüşeceğiz" dedi. "Siz hangi bölümdesiniz?"diye sordum. Rüzgar telefonuna dalmıştı Deniz konuştu. "Ben bir üst sınıfım Genetik bölümü."dedi. Bu arada Rüzgar bizden biraz uzaklaşmış bir telefon görüşmesi yapıyordu. Hızlıca yanımıza geldi. "Gitmemiz gerek. Zeynep biraz sorun çıkardı."dedi. Deniz küçük bir kahkaha attı. Sim siyah gözleriyle bana baktı ve "görüşmek üzere Mira."dedi. Rüzgar da samimi bir şekilde "görüşürüz" dedi. Ve uzaklaştılar.
Tempo koşuma geri döndüm. Düşünceler içindeydim. Arkadaş edinmekte kötüydüm. Görüldüğü gibi. Bir çok insandan farklı düşünüyorum. Ortamlara girmekte zorluk çeken biriyimdir.Eski okulumda da bir kaç yakın arkadaşım vardı. Hiç ciddi bir sevgili ilişkisine bile sahip olmamıştım daha hepsi öylesine eğlenceydi. Yalnız takılırdım ve bundan nefret ederdim. Madem bir şeyler değişmişti bende değişecektim. Ertesi gün okula gitmeme 1 saaten fazla vardı ama ben yinede garanti olsun diye erkenden yataktan kalkmıştım. Banyoya girip sıcacık kaynamaya yakın bir suyla duş aldım. Bir süre uzandıktan sonra. Güzel ve rahat bir kot pantolon çıkardım tabikide siyahtı. Üstünede bol bordo bir kazak giydim. Daha sonra makyajımı yaptım. Her zamanki gibi eyeliner çekip sadece rimel sürmüştüm. Aynada durdum. Kendime "bu gün farklı olucak" dedim. Parfüm sıkıp aşağıya indim.
Melek çoktan hazırlanmış salona televizyonda sabahın bu saatinde beğendi bir program arıyordu. Babam odasından uykulu bir biçimde gözlerini ovalayarak ve esniyormuş gibi çıkan sesiyle konuştu " sabah mı oldu?"dedi. "Geç yattın değil mi?"dedim hala tatlı ama kızdığım sesimdeki stemden anlaşılıcak bir şekilde. "Zaten sizi ben bırakmıycağım " dedi. Anlamaya çalışırcasına kaşlarımı çatım. Devam etti "arabayı sana vericem burası küçük bir şehir değil. Bir arabaya ihtiyacın var. " diyip araba anahtarının nazar boncuklu askısından tutup bana uzatı. Üstündeki 2000li yılların başından kalmış gibi olan süsü çıkarırsak düzgün bir şeye benzeyebilirdi. Babama sarıldım "teşekkür ederim " dedim kısık bir sesle. Melek ayakkabılarını giydi. Ve dışarı çıkıp arabanın kapısının önünde durdu. Kilit tuşuna bastim ve arabanın kapıları yukarı doğru açıldı. Bu son model bmw i100 serisiydi. Motor gücü anlatılamazdı. Babam daha önce hiç benim kulanmama izin vermiyordu. Beni şaşırtmıştı. Güne hiç de kötü başlamamıştık. Melek çoktan arabaya yerleşmiş son ses müzik açmıştı. Gülümsedim. "Görüşürüz" dedim babama. Gülümsedi.
Okula gelmeden 2 cadde önce Meleğin okulu vardı. Onu okulun önüne götürdüm. "Bana haber ver. Dönerken seni alırım tek başına gitme. " dedim. Kafasıyla onayladı ve arabadan indi.
Kendi okulumun önüne geldiğimde derin bir nefes aldım ve arabayı park yerinin uzak bir köşesine park ettim. Fazla dikkat çekmeye gerek yoktu. Okula girdim. Okul girişindeki tatlı kısa boylu bayan bana tabletimi verip dolabımı göstermişti. Tabletimde yapmam gereken şeylerle ilgili talimatlar vardı. Q10 yazıyordu. Okul o kadar büyük ve karmaşıktı ki nereye gidiceğimle ilgili en ufak bi fikrim bile yoktu. Sarışın bir kız vardı up uzun beline kadar uzanıyordu boyu kısa olmasına ramen çok tatlı görünüyordu. Onu takıp ettim beni sınıfıma götürmesini umarak. Hızlı adımlarla yürüyordu takıp etmekte zorlanıyordum ve bir anda gözden kayboldu etrafıma bakındım ama göremedim. Köşeyi döndüğümde kafamda bir sertlik hissetim ve acı yavaş yavaş kafamdan aşağıya yayılmaya başlamıştı. Elimi istemsiszce başıma koydum iki kahve göz bana bakıyordu "çok çok çooook özür dilerim senin orda olduğunu hiç fark etmemiştim. " dedi bu sanırsam takip etiğim o sarışın kızdı. Bir iki saniye duraksadım. "Revire gidelim" dedi ve elini belime doladı. Revir çok uzakta değildi bi kat aşağıya inip koridorun sonuna yürümüştük. Revire girdim. " buz alabilir miyim?"dedim kısık bir sesle yatak insanları rahatsız etmemek için. Duvarın arkasında tanıdık bir yüz vardı. Bu Rüzgardı. Bakışlarımı kaçırdım. Revirdeki kadın bana mavi bir buz uzatı onu alıp başımın üstüne koyunca yanmıştı. Sesizce tısladım. " yenisin galiba seni daha önce hiç görmemiştim" dedi revirdeki buz veren kadın. Başımla onayladım. Yan gözle Rüzgara bakmıştım. Bana bakıyordu. Bana baktığını fark edince kadına baktım. Kafama dolap çarpan kız kapıdan hızlıca girdi. "Bir şeyin var mı acıyor mu ?"diye sordu. "Yok acımıyor. " dedim gülümseyip yakın davranmaya çalışarak. Eski ben olsaydım "tabiki acıyor gerizekalı kafama dolabı geçirdin resmen " derdim ama yapamdım. Rüzgar kızın yanına gitti. Ve kulağına bir şeyler fısıldadı. Sonra bana dönüp "iyi misin geçmiş olsun" dedi. "İyiyim küçük bir şişlik sadece" dedim. Ama biliyordum ki başımda nerdeyse ikinci bir alın oluşmuştu. Revirdeki kadın sistemden sınıfıma mesaj gönderdi revirde olduğuma dair. Teşekkür ettikten sonra revirden çıkmak için kapıya yöneldim. "Mira " sesiyle arkama döndüm. Kız yanıma geldi. "Bu arada ben Lila " dedi. "Adımı nerden biliyorsun?"dedim elimde olmadan. "İsim listesinde gördüm."dedi. Gülümsedim kendimi zorlayarak "tanıştığımıza memnun oldum"dedim. Mahçup bir biçimde baktı ve "keşke daha hoş bir şekilde tanışsaydık tekrardan özür dilerim" dedi. "Yok gerçekten sorun değil. " dedim. Kapıyı açıp revirden dışarı çıktım. Çıkarken ister istemez gözlerim Rüzgara gitmişti hala bana bakıyordu. Garip hissetmiştim. Ve yine başlamıştık sınıfın nerde olduğuyla ilgili en ufak bir fikrim bile yoktu ve bu sefer kararlıydım kafama dolap kapağı yemyecektim. Üst kata çıktım ve etrafıma bakarak sınıfları taradım. Ve koridorun sonunda sınıfımı buldum.
Uzun bir günün sonunda günü bence iyi bitirmiştim. Kafama dolap kapağı yiyip bütün gün kafamdaki şişle gezsem de ilk gün için gayet sakin ve olaysız geçmişti. Lila ve onun iki arkadaşıyla tanışmıştım Buse ve Melisa ikiside çok tatlı kızlardı. Tabi daha ilk günden bilemezdim ama en azından bana samimi ve sevecen davranıyorlardı. Okulda bu iyi kızların yanında çok garip kızlar da vardı. Kendilerine fazla düşgün ve şımarık duruyorlardı. Belkide yeni tanıştığım arkadaşlarım onları sevmediği için bana itici gelmişlerdi. Bunun yanı sıra okulda bir çok kişi gözlerini benden ayırmıyordu. Zaten hep böyle olmaz mıydı ortama farklı bir insan geldiğinde bütün ilgi onun üstünde olurdu. Okulu bıraktım şehire de yeni taşınmıştım. Bu yüzden ilgi iki kat üstümdeydi. Tam günüm çok güzel ve sorunsuz geçiyor derken tabiki bir terslik çıktı. Ne zaman herşey düzgün olmuştu ki benim hayatımda.
Arabama doğru yürüdüm. Arabanın anahtarını çantamın derinliklerine atığım için şimdi onu bulmam gerekiyordu. Anahtarı buldum ve kafamı kaldırdım. Rüzgar bana bakıyordu. Benim ona baktığımı fark edince kafasını çevirdi yanında iki tane kız vardı. Kızlar pek benlerim arkadaş olabileceğim tarzdan kızlara benzemiyorlardı. Arabaya bindim ve okuldan çıkmak için onların önünden geçmem gerekiyordu bende bunun yerine arkadan dolanmayı tercih ettim. Tam köşeyi döndüğümde Rüzgar arabanın önünde duruyordu. Bana bir şey söyliycekmiş gibi baktı. Konuşmak istemesemde. Camımı açtım. Arabanın camına eğildi. "Yeni kız" dedi imalı bir ses tonuyla. Gülümsemeye çalıştım. "Yemeğe gitmek ister misin sana biraz şehiri de gezdirmiş olurum. " dedi. Bu bi çıkma teklifi miydi yoksa çok rahat bir insanın okulun yeni kızını tavlama çabası mıydı. Belki de hiç biri değildi. Ah bu tarz erkekler hep kafamı karıştırıyordu zaten.
"Bu evet demek mi?"dedi.
Kafamı saladım hayır der gibi. "Kardeşimi okuldan alcağımı söylemiştim. " dedim. Ve önüme dönüp gitmek içimin hazırlanınca. Şaşkin bir yüz ifadesiyle bozuntuya vermemeye çalışarak "başka bir zaman olsun tamam" dedi. Bir şey demeden elimi görüşürüz dermiş gibi kaldırdım ve hızlı bir kalkış yapıp okuldan çıktım.
Meleğin okununun önüne geldiğimde arkadaşlarıyla beni bekliyordu. Camı açıp selam verince arkadaşlarıyla selamlaşıp. Yanıma geldi. Yol boyunca sesiz kaldık. Eve geldiğimizde bi şey demeden arabadan indi.
Eve benden önce girmişti eve girdiğimde babam salonda tv izliyordu. Selam verip odama çıktım. Meleğin neden böyle davrandığını anlamamıştım. Odama çıkış biraz yattıktan sonra saatın 8:26 olduğunu fark ettim. Telefonumu alıp aşağya indim. Ve biraz dolaşmak için arabayı aldım. Ana yola çıktım hava ben evden çıkarken az bulutluydu ama şimdi ise kara bulutlar havayı sarmıştı. Eve geri dönmemem gerekiyormuş gibi hissediyordum ama arabayı sürmeye devam ettim. Ani bir gök gürlemesiyle yağmur yağmaya başladı. Yağmurda arabanın kontrolü bende değilmiş gibi hissettiğim için sağ çektim ve yağmurun yavaşlamasını bekledim.
Uyandığımda etrafta benim dışımda araba yoktu sersemlik halini hızlıca atıp telefonu elime aldım ama telefonum açılmıyordu telefonu fırlatıp arabayı çalıştırdım saat gecenin 3 olmuştu hızlıca arabayı çalıştırdım ve hızlı bir U dönüşü yaptım o sırada önüme çıkan şeyin ne olduğunu algılayamamıştım. frene bastım. Kafamı vurmuştum. Kafamı sıvazladıysan sonra yola baktım her neyse gitmişti. Sorunsuz bi biçimde eve gitmek istiyordum sadece. Gitmeye başladım. Evin yakınına geldiğimde bir arabanın beni takip etiğini fark ettim bu yüzden evden bir önceki araya döndüm. Uzaktan da olsa beni takıp ediyordu. Biraz hızlandım ve okulun oradaki otoparka girip arabayı durdurdum. Beni takıp eden araba otoparka girdi ve iki arka sırama park etti. Saat kaç olmuştu bilmiyorum ama umrumda değildi beni bu şekilde takip etmeye Hakkı yoktu. Arabadan indim ve beni takip eden arabaya doğru ilerledim. Aklımdan ne geçiyordu bilmiyorum gecenin bu saatinde kız başıma beni takip eden araca doğru yürüyordum. Galiba gerçekten kafayı yemeye başlıyordum.
Ben arabaya yaklaştığımda arabanın kapısı açıldı. İçinden uzun boylu siyah Esoflaman takımlı biri inmişti. Bu Rüzgardı.
Sinirli bir biçimde yanına gittim. Bir şey söylemesine izin vermeden sinirli bir ses tonuyla "neden beni takip ediyorsun ?"diye sesimi yükseltmiştim istemsizce ama gerçekten beni sinirlendirmişti. "Takip etmek mi?" Diye sorguladı şaşkın bir yüz ifadesiyle. Kendimi kontrol altına alıp. "Beni takıp eden bi araba vardı o sen değil miydin?" Dedim biraz duraksayarak. "Mira iyi misin gecenin bu saatinde seni neden takip ediyim zaten onu geçtim senin bu saate dışarda ne işin var?.." Bi şeyler diyordu ama beynimden kan pompalanıyormuş gibi hissesiyordum. Bi şey demeden arkamı döndüm. Ve arabaya doğru gittim. Rüzgarın arkamdan seslendiğini duyabiliyordum ama cevap vermedim arabaya bindim ve eve gittim.
Ertesi gün uyanmakta biraz sıkıntı yaşadığım için derse geç kalmıştım. Bu dersimiz Rüzgarla aynıydı. Onu görmek istediğimi pek söyleyemezdim. Girmesem mi diye düşünürken arkamdan birinin adımı seslendiğini duydum. Döndüm bu Lilaydı. Gülümsedim. Kılasık konuşmalarımızı yaptıktan sonra bana neden geç kaldığımı sormuştu bende bir yalan uydurmuştum. Ve beni yarın akşam onların evinde yapılacak küçük partiye çatmıştı. Eminim küçüktü bilemiyorum. Lila çok tatlı bir kızdı ama ortamları da çok seviyordu ve tam bir organizasyon ustasıydı. Onun küçük anlayışı benim Tmorrow landım olabilirdi sanırım. Ama sevmediğimi de söyleyemezdim. Partilere fazla gitmezdim ama çok severdim. Ama burda bir ev partisine gitmek. Yeni kız içkiye dayanıklı mı ? Kim kimle ne yaptı ? Gibi şeyler döneceğini biliyordum ama gitmeyi bir an aklımdan geçirmiştim.
Lila derse girdiğinde bende daha fazla gecikmemem gerektiğini düşünerek sınıfa girmek için hazırlanıyordum ki zil çaldı. Rüzgar kapı açıldığında önümde duruyordu. Biraz duraksadım. Sonra gülümseyerek "günaydın" dedim. Arkasındaki kumral kız konuşmasına izin vermeyerek " yine mi yeni gelenlere bulaşıyorsun Rüzgar"dedi kumral kız imalı bir ses tonuyla. Rüzgar ciddi bir sesler "buna bulaşmak diyemeyiz" dedi. Kız bakışlarını devirdi. Ve umursamaz bir ses tonuyla " sonra görüşürüz Mira" dedi. Beni tanıyordu ama ben onu tanımıyordum. Açıkçası pek de ihtiyaç duymamıştım. Bu düşüncelerin arasında ağzımdan "tanışıyor muyuz?" Dedim. Kız durmuştu. Kızarmış mı yoksa sakinleşmeye mi çalışıyordu bilmiyorum ama çok geçmeden bana döndü. "Üzgünüm adını bilmiyorum. "Dedim. Gülümsedi. Ama bu farklı bir gülümsemeydi. Rüzgar kahkahasının içinde tutamadı ve koridordaki herkesin duyabileceği kadar sesli gülmeye başladı. İstemsizce güldüm. "Ben Damla. Yakında beni gayet iyi tanırsın merak etme. " dedi ve hızlı adımlarla yürürken topukluları koridordaki gülüşme seslerini kesti ve tek duyulan şey onun gidişi oldu. Zilin çalmasıyla Rüzgar "derse gitsem iyi olur sonra görüşürüz " dedi. Ve uzaklaştı.