Öykü ve Eylül Min-Ah'ın annesine geçmiş olsun dedikten sonra odadan çıktılar ve Min-Ah'ın çok üzgün olduğunu görünce konuşmaya başladılar. Eylül "Min-Ah annen çok iyi görünüyordu. Artık üzülmene gerek yok." dedi. Öykü "Aynen,annen turp gibi sağlam görünüyordu." diye ekledi Min-Ah " Bende biliyorum artık annemin iyileştiğini ama "-ağlayarak-" ya ona bişey olsaydı ben ne yapardım?" dedi. Eylül " Ama bişey olmamış annene üzülmene gerek yok tatlım. " dedi. Min-Ah "Biliyorum ama ağlamamak elimde değil" dedi. Tam o sırada Min-Ah'ın babası geldi ve annesinin artık taburcu olabileceğini söyledi. Min-Ah bunu duyunca ağlamayı bırakıp babasının boynuna atladı. Öykü "Annen iyileştiğine göre artık kafa dağıtma sırası. Benim çok iyi bildiğim bi alışveriş merkezi var oraya gidiyoruz itiraz istemiyorum." dedi. Eylül ve Min-Ah gülerek tamam dedi. Min-Ah bir kere daha annesinin yanına gidip veda ettikten sonra Öykü,Eylül ve Min-Ah kaldıkları otele gidip yattılar. Sabah olunca her zaman ki gibi en erken Öykü kalkıp hazırlan,Eylül ve Min-Ah'ın yanına uyandırmaya gitti.Eylül ve Min-Ah'a yastık atıp yorganlarını çekti ve konuşmaya başladı. "Hadi uyanın uykuculaar." dedi. Eylül "Noluyo yaa " dedi uykulak bi şekilde. Mİn-Ah " Geldik mi?" dedi şaşkın bi ifadeyle. Öykü " Hee geldik canım geldik, hadi hadi uyanın." dedi. Eylül " Öykü saat daha sabahın 11i ya ne uyanması." dedi. Min-Ah " Evet,Öykü yha biraz uyuyalım." dedi. Öykü "Sabahın 11i mi? Biz onu öğlen olarak sayıyoduk. Hadi yha uyanın amaa" dedi. Eylül "Öykü senin sırrın nedir?" dedi. Öykü şaşırarak " Ne sırrı?" dedi. Min-Ah " Erken uyanmanın sırrı" dedi. Öykü gülerek " Beyin hücreleri." dedi. Eylül ve Min-Ah yataktan sıçrayarak ikisi birlikte " kaç kaç Fene bağladı yine." dedi. Öykü " Ohh,sonunda kalktı 47 kromozomlular." dedi. Min-Ah "Kromozom ne yhaa" dedi. Eylül " küfür ediyor bu yha " dedi gülerek. Öykü " He yavrum küfür ediyorum. Hay Allah'ım yhaa. Hadi hazırlanında gidelim." dedi. Eylül ve Min-Ah alışveriş merkezine gideceklerini unuttukları için şaşırarak ikisi birden " Nereye?" diye sordular. Öykü "Alışverişmerkezine gidecektik ya unuttunuz mu?" dedi. Eylül " Aaa unutmuşuz." dedi. Min-Ah " Tamam hazırlanıp geliyoruz sen yataklarımızı topla" dedi Eylül ile gülerek. Öykü söylenerek " Sizi tembeller yine bana bıraktınız işlerinizi,pis 47 kromozomlular" dedi. Ve yatakları toplayıp Min-Ah ve Eylül'e seslenip " BBen aşağıya kahvaltıya iniyorum. Çantalarınızı alıp da gelin ordan alışveriş merkezine gideriz." dedi.
Eylül, üzerine kırmız renkli hafif ispanyol paça pantolon, siyah tişört,siyah topuklu hafif uzun botunu ve siyah kaşe montunu giydi.Saçlarının uçlarına maşa yapıp kıvırcıklaştırdı. Hafif kırmızı ruj ve eyeliner sürdü.
Min-Ah,açık renk kot pantolonunun üzerine beyaz tişörtünü giyip,siyah ince topuklu botunu,üzerine siyah deri ceketini giydi. Saçlarını düzleştirip tepeden güzel bir at kuyruğu yaptı. Dudak parlatıcısı,eyeliner ve rimel sürüp aşağıya indi.
Öykü,siyah dizleri yırtık dar kot pantolonunun üzerine siyah kurukafalı beyaz tişörtünü,siyah zımbalı yarım botunu ve üstüne lacivert deri ceketini giydi. Saçlarını düzleştirip saldı. Dudak parlatıcısı,rimel ve göz kalemi sürdü. Eylül ve Min-Ah,Öykü aşağıya indikten 5 dakika sonra aşağıya indiler. Kahvaltılarını yapıp alışveriş merkezine doğru yola koyuldular. Alışveriş merkezi hotele yakın olduğu için yürüyerek gittiler. Öykü " Bence ilk baş 9D sinemaya gidelim ama bebek şeylerine girmem. Korkunç olsun." dedi. Eylül " Ben anca Uludağ filmine girerim" dedi. Öykü gülerek " Yanımızda bir bebek var sanırım" dedi. Min-Ah "Benim 9D fobim var." dedi. Öykü surat asarak " Tamam o aman ne yapıyoruz." dedi. Eylül " alışverişmerkezini gezelim de eğlenecek bir şeyler buluruz belki." dedi. Öykü " Eskiden burası çok eğlenceliydi yha." dedi. Min-Ah " En son ne zaman geldin buraya." dedi. Öykü "Sanırım 5 yıl önceydi." dedi. Min-Ah "Oha" dedi. Eylül " Bide bize diyor 47 kromozomlu diye sensin işte 47 kromozomlu." dedi. Öykü " Susun zigotlar." dedi. Min-Ah "Kromozom bitti bide zigot çıktı başımıza. Zigot nedir yhaa." dedi. Öykü " Siz alamazsınız" dedi. Min-Ah ve Eylül zigotu açıkla derken Öykü dondurma satıldığını gördü ve kızlara "Dondurma alalım mı?" diye sordu. Min-Ah ve Eylül dondurma almayı kabul etti ve dondurma satılan yere doğru gittiler. Eylül sade,Min-Ah ve Öykü kakaolu dondurma aldı. Dondurmalarını yerken alışveriş merkezinde gezinmeye devam ettiler. Öykü gezinirken masaj koltuklarını gördü ve oraya doğru koşmaya başladı. Koşarken karşıdan gelen beyaz gömlekli koşan bi erkekle çarpıştı ve dondurma çocuğun üzerine düştü. Çocuk Öyküye sinirli sinirli bakarken Öykü çocuğa "çok çok çok özür dilerim." diyodu ve çocuğun gözlerine bakıyordu. Çocuk soğuk bir şekilde ordan uzaklaştı ve Öykü çocuğun arkasından bakakaldı. Min-Ah ve Eylül de Öykü' ye şaşkın şaşkın bakıyordu. Öykü "Neyse masaj koltuklarına gidelim" dedi. Ve masaj koltuklarına oturdular. Biraz eğlendikten sonra ordan bi köpek geçti ve tasmasından kurtulmuş etrafa saldırıyordu. 3ü birden oradan koşarak uzaklaşmaya başladı. Koşarken bütün etrafı dökmüş,marketi birbirine katmışlardı. Arkalarına da güvenlik takılmıştı ve onları kovalıyordu. Tam kapıdan çıkacakken içeri giren erkekle Eylül çarpıştı ve Eylül tam düşecekken çocuk Eylül'ün belinden tuttu ve düşmesini önledi. Eylül çocukla 2 dakika kadar göz göze kaldı ve Min-Ah " Eylül,hadi adam kovalıyo" dedi. Çocuk "Benimle gelin sizi ondan kurtarıcam." dedi. Kızlar hemen çocuğun peşinden gitti ve yangın merdivenlerine saklandılar. Eylül ve çocuk yanyana oturdular. Çocuk Eylül'e elini uzattı ve " Adım Bon-Hwa" dedi. Eylül'de Bon-Hwa'nın elini sıktı ve "Memnun oldum. Bende Eylül. Sen Korelisin heralde. Ben ve arkadaşlarım Kore'de takvando eğitimi alıyoruz. Sadece bi süreliğine Türkiye'ye geldik" dedi. Sonra Eylül kafası aşağıya eğik bir şekilde oturdu. Bon-Hwa ise Eylül'ü izliyordu. Yarım saat sonra ortalık duruldu ve Eylül " Artık gidelim" dedi. Bon-Hwa bi kağıda telefon numarasını yazıp Eylül'e uzattı ve "Bu benim numaram. Mutlaka tekrardan görüşelim." dedi. Eylül olumlu anlamda başını salladı ve teşekkür ederek ayrıldılar. Ayrıldıktan sonra hotele gittiler ve yemek yemeğe indiler. Eylül yemek yerken bile Bon-Hwa'yı düşünüyordu. Min-Ah ve Öykü durumu anlayı üstüne gitmediler ve Min-Ah Öyküye "Kesin o çocuktan etkilendi." dedi kısık bir sesle. Öykü de gülerek başını salladı ve yemeklerini yedikten sonra odalarına yatmaya çıktılar.Yeni Bölümü Nasıl Buldunuz? Voteleriniz Ve Yorumlarınızı Bekliyoruz. Bu Arada Hikayeye Çok Az Vote Geliyor. Bu Yüzden Sömestre Tatiline Kadar Hikayeyi Askıya Almayı Düşünüyoruz. Bir De Arkadaşımın Yazdığı "Bir Şizofreni Hastası" İsimli Hikayeye Bakıp Vote Verirseniz Seviniriz.