Çantamı karıştırıp anahtarımı aramaya başladım.
O karadeliğin içinde bulmam biraz zor ama...
Neyse ki birkaç dakikalık uğraştan sonra bulmayı başardım. Deliğe geçirdim, kapıyı açtım ve bir şok dalgasıyla sarsıldım."Aria!" Onu bıraktığım gibi kanepede uyumuyordu. Yere yığılmış, masanın bacaklarına sarılmış acı içinde yuvarlanıyordu.
"Aria! Kendine gel!" Hemen kapının girişinde duran ilaç çantasını aldım ve işe yarar bir şeyler aramaya başladım. O sırada başımda deli gibi bir zonklamayla kolumu duvarın kenarına çarptım.
"Ahh! Tam sinir noktasına geldi."
Dengemi kaybettim ve yere düştüm. Tam olarak nerede olduğumu bilmiyordum çünkü gözlerim artık bir şey göremiyordu. Görüşüm kararmıştı."Victoria sen misin? Kurtar beni!Bir şey göremiyorum!"
"Ben de!"
"Offf! Neler oluyor? Ben sadece yatıyordum! Sen bir şey mi yaptın? "
"Hayır yapmadım!" Yani Dylan'a aşık olmadım, konuşmadık ve kesinlikle bu bir randevu değildi.
Ama gerçekten bu işte benden fazlasının olduğuna emindim. Şu salak kitabı hemen bulmalıydık.
Neyse ki birkaç kez gözlerimi kırpıştırdım ve görüşüm tekrar düzeldi. Aria zaten yavaşça kalkmaya başlamıştı. Benim de elimi tuttu ve beraber silkelenmeye başladık. Artık görebiliyor olabilirdim ama hala ölüyor gibi hissediyordum. Bu sırada Aria koltuğun minderlerini kaldırdı ve altından bir sandık çıkardı. Ne yazık ki kilitliydi.
"Peki anahtar nerede?"
"Bilmiyorum."
"Nasıl açacağız?"
"Onu da bilmiyorum."
Hadi be! Ben de gerçekten bir gelişme oldu sanmıştım.Bir ipucu arama umuduyla etrafa baktım.
Sonuçta onu oraya koyan bizdik.
Birden kanepede bir çıkıntı gördüm ve ne olduğuna baktım. Sadece ümitsiz bir çivi parçasıydı.O sırada "Hatırladım!" dedi Aria zıplamama neden olacak bir şekilde bağırarak.
"Kulağımı patlatmadan da söyleyebilirdin." dedim ama beni duymamıştı çünkü yola koyulmuştu bile. Galiba yerini biliyordu. Meraklı bakışlarıma karşılık her şeyi anlatmaya başladı.
"Doğum gününü hatırlıyor musun? Evde beraber kutlamıştık. Legend da bizimleydi. Sen pasta keserken Legend ağzında bir şeyle evde dolaşıyordu. Gümüş, yuvarlak bir şey. İşte o anahtardı. Ben de sen farketmeden Legend'ın ağzından aldım. Kaybolmasın diye onu çok gizli bir yere koymaya, depoya gittim. Fakat bir personel orada olduğumu farketti. Tehditler savurarak beni aramaya başladı. Çünkü aslında girdiğim yer yasaklı bir bölgeymiş. Ben de arkama bile bakmadan oradan sıvıştım. Giderken yere bir şey düşürdüğümü farkettim. Başta anahtar mı yoksa diye kontrol ettim ama cebimde bir anahtar silüeti hissettiğim için fazla ömemsemedim ve koşmaya devam ettim. Sonradan anladım ki cebimdeki anahtar ev anahtarıymış. Geri dönmek istedim ama personel hala orada olduğundan dönemedim."
"Peki... Sana tek bir sorum var. Neden şu klasik filmlerdeki gibi anahtarı evdeki bir tablonun ya da vazonun içine koymadın. Bu sandığı bizden başka bilen yok ki!"
"Iııım...şey...garantiye...almak... istedim."
"Harikasın! Koskoca depoda küçücük anahtarı nasıl bulacağız?"
"Merak etme, o kadarını da ayarladık herhalde. Mazgalların içinde. Hani şu 27 nolu yeşil kapının önündeki." dedi ve dediği noktaya doğru ilerlemeye başladık. Nihayet mazgallara ulaştık ve -vay canına- anahtar cidden oradaydı. Aldık ve hiç zaman kaybetmeden tekrar yukarı çıktık.
"Nihayet açabiliriz!"dedim sevinçli ve rahatlamış bir şekilde. Anahtarı aldım ve sandığı açtım. Ardından bir oh çektim. Senasis El Kitabı oradaydı. Elime aldım, dikkatlı bir şekilde Aria'ya verdim, o da masanın üzerine koydu. Sandığı kapattım ve minderleri toplamaya başladım. Sonra da kanepeye yığıldım. Saate baktım ve...21.30 mu?
Ayda yılda bir kar tatili olsun, biz burda can çekişen balık gibi çırpınıp duralım. Hayat gerçekten çok adil(!)."Sanırım kutuyu yarın açabiliriz." dedim Aria'yı ikna etmeye çalışırken.
"Hayır, bir gün daha bekleyemem!"
"Aslında teknik olarak en fazla 12 saat ama..."
"Hayır!" dedi ve masadan kitabı alıp sayfaları karıştırmaya başladı.
"Bence az önce olanların sebebi EVRİM!"
"Evrim mi? Sence evrim mi geçiriyoruz? Olabilir aslında. İçindekiler kısmından baksana." dedim ve dediğim gibi de yaptık.
"Sayfa 184...Değişim..."Kitabı aldım, kendimi sakinleştirdim ve bize ait olan kısmı okumaya başladım.
~~~~~~~~~~~~~~~~~
Evrim
Evrim bir aşama atlamadır. Şimdiye kadar hiç evrimleşmemiş olanlar ilk evrimden sonra OPAL olurlar.
Evrim aşamalarına taş isimleri verilir. Taşın rengine, dayanıklılığına ve özelliklerine bağlı olarak isimler değişir. Evrim geçirirken denge kaybı, baş dönmesi, geçici körlük ve kimlik belirsizliği yaşama gibi olaylar görülebilir.1.Dereceden
^^^^^^^^^^^
Evrim Aşaması: OpalÖzellikler: Opallerde kurtlara has özellikler kendini göstermeye başlar.(Koku alma, duyma, görme yetenekleri katlanır.)
Duygularla olan tetiklenme, hisler çok aşırı olmadıkça sorun yaratmaz. Kişinin kendine olan güveni artar.Yan Etkiler: Özgüvenle birlikte gelen aşırı cesaretlilik, istenmeyen bir şeyin bir anda arzulanmasına neden olur.
#Opaller duygulardan daha az etkilense de tepkime anında daha çabuk dönüşüm geçirirler.
~~~~~~~~~~~~~~~~
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Liseli Kurt
Hombres LoboVictoria ve Aria kardeş gibi iki arkadaştır. Bundan yaklaşık bir yıl önce ısırılmış ve Senasis virüsünü kapmışlardır. Aşırı duygulara kapılamazlar yoksa işler hiç iyi gitmez. Acaba hayata kafa tutabilecekler mi?