(Arkadaşlar yorum ve oylarınızı bekliyorum.)
Üzgün müydüm yoksa korkuyor muydum? İnanmam mı gerekirdi yada inanmamam mı? Yoksa onu pataklayıp oradan gitmeli miydim? Yok. Bu fazla çılgınca olurdu herhalde. Nasıl yaptığımı bilmiyorum ama bunları düşünmek için sadece 3 saniyemi harcamıştım.Hemen konuşmaya başladım.
'Neden sana inanayım ki.Ya bu mektup sahteyse,ya sen bir pisikopatsan ve beni oyalıyorsan.Baştan bil, ben boxs'örcüyüm.Boşa vaktini harcama.Seni şuraya yatırır iki büklüm ederim.Anladın mı beni!'derken bir adım ona doğru ilerleyerek gözlerimi alay geçercesine biraz kıstım.Beni o gün maçtan çıkarken görmüştü.Az çok maço biri olduğumu tahmin etmiştir diye düşünüyordum.O kadar da aptal biri gibi gözükmüyordu.Hatta gayet uyanık bir tipi vardı.Aynı zamanda yakışıklıda.Aman Tanrım.Ne düşünüyordum şuan.Resmen çatlağa bağlamışım.Yetmez gibi birde kendi kendime konuşuyordum.Biri benim düşündüklerimi duysa akıl hastanesine kapatırdı herhalde.
''İnanıp inanmaman sana bağlı .Ona bir şey diyemem ama birazcık içinde hala ailenin geri dönme uğruna bir umut varsa inanırsın.Gerisi sana kalmış bir şey'' demesiyle düşünmeye başladım.Haklı olma payı var mıydı?Hiç bir şey bilmiyordum ve şuan sadece yurdumu istiyordum.Sakin bir kafa,rahat bir yatak ve sıcak çikolatam.O cadıya bile katlanabilir durumdaydım şuan.Bir anlığına başım dönmüştü.Ne olup bittiğini anlamadan gözlerim kapandı ve küt.
Uyandığımda bir odadaydım . Klasik renklere bürünmüştü.Her yer kahverengi,siyah ve açık kahve renklerle kaplıydı.Odanın içinde tek siyah son derece modern olan duvara asılmış televizyondu.He bir de deriden oluşmuş olan kanepe odaya farklı bir hava katıyordu.Yatak son derece büyük ve rahattı.Yetimhanede büyüdüğüm için daha önce hiç böyle büyük bir yatak görmemiştim.Gözlerimi tamamen açtığımda bana bakan bir çift gözle karşılaştığımda hemen kendime çeki düzen verip kalktım.Etek giymeyi sevmediğim için genelde siyah pantolon tercih ederdim.Bu yüzden kalkarken çok zorlanmamıştım.Bir çırpıda kalkmıştım.Bu o çocuktu.Henüz adını bilmediğim, benim tabirimle 'yakışıklı çocuk'tu.
Şu an onu düşünecek kadar iyi değildim.Çok fena başım ağrıyordu. Güneşliğin arasından sızan güneş gözümü yakıyordu.Burasıda neresiydi ,pardon doğru soru ben neden buradaydım?
Bir sürü cevabını bilmediğim sorular,gizemli mektuplar,sırlarla örtülü bir yakışıklı adam.Noluyoruz abi ya.Aksiyon filminde miyiz yoksa ben mi herşeyi yanlış anlıyorum.
Daha henüz adını bilmediğim yakışıklı çocuğa meraklı gözlerle bakarken o benim zihnimi okumuş gibi konuşmaya başladı;
''Günaydın Ezel.''derken gözüne güneş vurmaması için kafasını biraz aşağı indirmişti.Hem benimde böyle görmem daha kolay oluyordu.
-Konuşurken bir anda bayıldın.Bende seni buraya getirdim.Sanırım biraz şaşırdın.
-Biraz?
-Çok mu?
-Sence?
-...
-Tanımadığım bir adam bana annem ve babamın beni sevdiklerini,tehlike- de olduklarını ve beni aradıklarını söylüyorsun.Birde yetmezmiş gibi beni evine getiriyorsun.
-Burası otel.
-Neyse ne.Beni buraya getirmek sana mı kaldı!
-Konuşurken bir anda bayıldın.Kucağıma düştün.Ne yapsaydım yani.Üzerime düşen yalnız bir kızı oradamı bıraksaydım.!
-Bana atar yapma!
Neden bilmiyorum ama bir anda birbirimize sataşmaya başlamışdık.Bağırıp duruyorduk.Salak ya.Kendini ne zannediyordu acaba!..
-Bana bağırma.Lanet olsun.Seni getirdiğime getireceğime pişman oldum.Böyle çirkef bir kız olduğunu biseydim hiç uğraşmazdım.
-Sen bana mı çirkef dedin?
-Dedim,ne olmuş.Dövücek misin!
-İyi fikir.
Açıkçası tekmeyi karnına nasıl geçirdiğimi bilmiyorum.Niye vurduğumu da bilmiyorum.Sadece sinirlenmiştim.Düşününce gerçekten de ben neden vurmuştum.Anlamsız..
O yerde iki büklüm yatarken ben kendimi sorgulamaya girmiştim. Ona yardım etmektense daha iyi bir fikir gibi düşünmüştüm bir an.Sadece bir an oda.Sonra bu düşüncelerden sıyrılıp kendimi gerçek hayata attığımda yerde kıvranarak karnını tuttuğunu görmüştüm.Ne yalan söyleyeyim acımıştım.Gerçekten o kadar da sert mi vurmuştum?Haberim bile yok.
Onu yerden kaldırdıktan sonra deri kanepeye kadar taşımıştım.Çün- kü gerçekten kendinde değildi.Yarı baygındı.Ne kadar sinirlensem de o hali bile o kadar yakışıklı duruyordu ki orada durup onu saatlerce izleyesim vardı.Gözlerini yarım açtığında onun hemen dibinde olduğumu fark ettim ,geri çekilmeye kalkıştığımda beni kolumdan sıkıca tutup kendine çekti.Ne oluyor der gibi bakarken tam bir yumruk daha karnına geçirecekken bileğimden sıkıca tuttu.
'' Yeter.Bu kadarını kaldıramayabilirim.Anladık,çok maço bir kızsın.Ben de öyle olacağını tahmin ediyordum.Benim adım Semih.18 yaşındayım yani yaşıtız.Açıkçası ben aramızda bir şeyler olabilecekmiş gibi hissediyorum.Bilmem sende öyle mi hissediyorsun.''
Yüzsüz ama yakışıklı.Sarışın ama pislik.Gerizekalı ama bir o kadarda akıllı.Enteresan biri.Garip...
''Aramızda hiç birşey olmayacak pislik..''derken sözümü kesip, ''Semih''diye düzeltti.Çok teşekkür ederim ya.Hiç bilmiyordum.Ben belki pislik demek istiyorum.
-Ben sana kısaca pislik demek istiyorum.Annem babam mı ne diyordun?Anlatacak mısın yoksa gideyim mi?
Diye ikaz ettiğimde tamam dercesine kafasını salladı.Bunu yaparken bir yandan şikayet ediyor,benim elimin fazla ağır olduğunu söylüyor bir yandanda kalkmaya çabalıyordu.Kıyamayıp ona yardım ettim.Kalkınca konuşmaya başladı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BENİM HİKÂYEM -Asi Kız-
RomanceSabahın erken saatlerinde dalgaların sesiyle uyanmak, bir yandan kuş cıvıltıları, bir yandan o rüzgarın yapraklara olan sert vuruşu. Kumsalda gezerken o küçük dalgaların ayaklarına hızlıca vurup gitmesini hissetmen.İşte benim hikayem böyle başladı...