Yine bir uçurumun kenarındaydım.Nötr gibiydim ne var,ne yok sıkıcı ve pasif bir hayatım vardı. Uçurum ile başlamak istemezdim ama kendimi ne zaman iyi hissetsem burdaydım. Burası bana huzur veriyor. Ben Gece yılmaz normal sıkıcı doğal kumral düz bir kızdım ama ben hiç bir zaman boyle hayatım olsun istememiştim. Farklı olmak istemiştim ama değildim iste. Havayı iyice içime çektim üstümde borda kısa eteğim,siyah örgülü kazağım ve bir adet siyah botlarla kombinimi tamamlamıştım. Telefonumun 5. Cevapsiz aramada eve gitmem gerektiğini anlamıştım. Hic gitmesem hep burda kalsam ne olurdu ki? Orda yaşamak istemiyordum beni sevmiyorlardı hoş ben bile kendimi sevmezken onların sevmesi ironik olurdu. Uzun bir nefes alıp kayalıklara elimi bastırıp ayağa kalktım. Üstümü silkeleyip kulaklıklarımı taktım. En son dinlediğim şarkı olan Model-sarı kurdeleler çalıyordu seviyordum bu şarkıyı.
Taşlı yolda yürümeye devam ettim. Kavşaktan karsiya arabalara şaşkınca bakan küçük en fazla 4 veya 5 yaşında tatlı bir kız çocuğu vardı. Etrafa baktım annesi nerdeydi yahu bu çocuğun? Ne pahasına olursa olsun gelen tırı umursamayıp koşmaya başladım. Küçük kız ve ben yerdeydik. Oysa ben o tırın altında kalmayı bekliyordum. Açıkçası bu kadar hızlı koştuğunu bilmiyordum. Küçük kız hem ağlayıp hem de anne diye bağırıyordu koşarak buraya gelen bir kadının küçük kızın annesi olduğunu anlamıştım. Bana teşekkür nidaları ederken; ben hala şoktaydım. Küçük kıza baktım hala ağlıyordu. Ayağa kalktım ve hic birşey demeden sarsak adımlarla başlamıştım ki gözlerimin önündeki siyah noktacıklar beton ile buluşmamı sağladı. Sonrası karanlıktı.○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○○
-şu kızdan bir kurtulamadık diyen üvey babamın sesini duydum.
- 18.yas günüde alacaklar biraz daha sabret hakan. Diyen üvey annemin ne demek istediğini anlamamıştım. Ne yani beni sevmediklerini biliyordum ama onlara kendimden bu kadar nefret ettirecek ne yapmıştım ki? Gözlerimi kırpıstırarak yeni uyanıyormuş görüntüsü verdim.
-Ne oldu bana?
-Bayılmışsın gece stresten olduğunu düşünüyorlarmış. Başımı yavaşça salladım.
-Kendimi iyi hissediyorum gidebilir miyiz? Diye sordum hastaneleri sevmezdim ama açıkçası kokusu hoşuma gidiyordu. Babanın çağırdığı hemşire kolumdaki bitmiş serumu çıkardı elim uyuşmuş gibi hissediyordum. Annem kalmama yardim etti. Her zaman yaptığım benim için rutin hala gelmiş eylemi yaptım; üstümü silkeledim.Odamdaydım eve gelmiştik. Annem dinlenmem gerektiğini söyleyip yatmamı söyledi. Ben de kendimi kotu hissettiğim için itiraz etmedim. Şuan tavana boş boş bakiyordum. Ne olduğunu hala anlamamıştım. Ben o kadar uzun mesafeyi nasıl bir anda koşmuştum? Aklım almıyordu. Saclarimi çektim kafayı yiyecektim. Belki de tir o kadar yakin değildi, yani öyleydi buna yormak istiyordum yoksa kafayı kaçırabilirdim. Daha sonraki saatlerde annem odaya gelip yemek yemem için bir şeyler getirmişti ama iştahım yoktu. Sadece düşüncelerimden kurtulup uyumak istiyordum. Gözlerim ağırlaşıyordu. Şuan sadece uyumak istiyordum ve birdaha mümkünse uyanmamak.