MİNECRAFT:DestroyerDorry'nin Günlüğü

Hı?

-Yoğun bakımdayken yanına birilerini çağırmanın mümkün olduğunu bilmiyordum...
-SUS DORRY!!!
-Afeders...Bi dakka,ben sana hesap vermek zorunda değilim!Neyse kapa şu konuyu.
-Tamam.Arabayı ben kullanırım.
-Pekala.Ben Acoloypse In A Jar'ları çağırayım
-Başka bir zaman olur mu?
-Evet,haklısın
Her neyse,hastanenin adını bilmiyorduk.Bu yüzden şehirde öylece tur attık.Sonra telefonumdan haberlerle ilgili bir siteye girip hastanenin adını öğrendik.Araba hareket halindeyken arabadan atladım,en yakın markete girdim,hemen iki vanilyalı soğuk kahve aldım,ödeyip arabanın açık camından içeri atladım.Hackie bunu farketmedi bile.Onun şu içecek koyulan şapkalar var ya hani,şapkanın yanlarında şişeler var,şişelerin pipetleri var hani,ağzına gidiyo pipetler.İşte o şapkasını Hackie hiç çıkarmaz.Bir tanesini o şişelere bölüştürerek koydum,bir tanesini de ben aldım.Bu kahveyi içtikten sonra enerjim tavan yaptı.Ben hiperaktifim(Gerçek hayatta da öyleyim),bu kahveyi içtikten sonra arabadan fırladım ve Note'un odasına girdim.Memozi de ordaydı.İki dakika sonra Hackie geldi.İşin garibi,kedi de ordaydı.Kafesin içinde.Bana "Kedilere Fısıldayan Adam" derler.Çünkü biraz "Kedice" biliyorum(Gerçek hayatta da öyle.Ama 'Kedice' öyle miyav miyav bişey değil.Kediler genellikle yüz ifadeleriyle anlaşır.).Ona "Patron Benim" bakışın yolladım.Bana "Patron Sensin,Bunu Kabul Ediyorum Ama Cesaretimi Topladığımda Geri Döneceğim" bakışını attı.(Hiçbiri uydurma değil).Bu iş iyice saçma bir hal aldı.
-Kediye dava mı açacaksın?Bu mümkün mü ya?
Aynı anda bağırdılar:
-SUS DORRY!!!