Şuan yatağımda yatıyorum ve odamın tavanını izliyorum. Eve geldikten sonra Kumsal'lar aramıştı bir hafta bizimle olacaklarmış ve şimdi aşağıda bana yemek yapıyorlar. Ben ise hastanedeki olayları düşünüyorum hani bir çocuk vardı ya hastanede onu tabi siz tam ne olduğunu bilmiyorsunuz bir dakka anlatayım.
Yorganın üzerimden çekilmesiyle ellerimle yüzümü kapattım. O çocuğun elleri ellerimi yüzümden çekince çığlık atmaya başladım.
''lan bi sus!'' diye bağırınca iyice çığlık atmaya başladım.
''Noluyo burda?!'' tanıdık bir ses duyunca yanımdaki çocuk başını kapıya çevirdi. Bende yatakta oturur hale gelmeye çalıştım ama karnıma ağrı girince pek başaramadım. Kaan ve bizim grup bize şaşkın şaşkın bakıyorlardı.
''Abi yardım et!'' diye bağırdım yalvararak
''Savaş napıyon lan kardeşime?!'' Savaş mı? Abim onu tanıyor mu? Savaş abimin seslenişi ile elimi bıraktı zaten neden hayla tutuyordu ki?
''Kardeşin mi?''
''Bir dakka, bir dakka siz tanışıyorsunuz mu?!'' diye bağırdım bir anda
''Ne bağırıyonuz ya başım şişti'' bu Rüzgar'dı.
''Nasılsın kardeşim ya seni çok özlemişim'' diyerek bizi tınlamadan birbirine sarıldılar.
''Noluyo Kaan bu da kim?'' İlke abime seslenince abim ona döndü.
''Savaş benim liseden arkadaşım. Uzun zamandır görüşmüyoruz.''
''Senin bizden gizli bir arkadaşın mı vardı?'' dedi sessizce Kumsal ve odadaki koltuktan birine oturdu. Abim onun yanına gidip
''Öyle şey olur mu hiç? Benim lisedeki tek iyi arkadaşlarımdan biriydi. Sizinle tanıştırmak istedim fakat tanıştıracak zaman bulamadım'' dedi. Kumsal'ın yanağını sıktı ve saçlarını karıştırdı.
''Dokunma sana saçıma!'' diye çemkirdi Kumsal ardından saçını düzeltmeye başladı.
''Aman dokunmayın şu kızın saçına sonra bana dert yanıyo'' dedi İlke bunun üzerine hepimiz güldük ama Kumsal hala somurtuyordu. Abim, İlke ve Rüzgar, Kumsal'ın üstüne gitmeye başladı. Bir anda Kumsal'ı gıdıklamaya başladılar. Ben onlara gülerken kenarda yarı çıplak duran Savaş'a gözüm kaydı. Galiba O da bana bakıyordu çünkü ben ona bakınca gözünü kaçırdı. Abimler Kumsal'ı gıdıklarken Kumsal ise değişik küfürlü kelimeler savuruyordu.
''Var ya -hahaha- o parmaklarınızı -hahah- tek tek -hahaha- kırıp -hahah- mülayim yerlerinize -hahahah- monte ederim -hahaha- ömür boyu -ahahahah- on parmak -hahahah- işersiniz lannnn -ahahahahaha-''
''Hey, burda bende varım ve yüzüm çiziklerle dolu!'' dediğim anda hepsinin gözleri bana döndü. Amaç Kumsal'ı kurtarmaktı aslında. Savaş bir anda yanımda bitti
''Demin O on parma--''
''Aynen öyle'' dedim O da sessizce 'peki' dedi ve yataktan uzaklaştı.
''Doğru ya Derin'i unuttuk!'' dedi Kumsal ve aralarından sıyrıldı. Kumsal galiba amacımı anladı ve yanıma gelip sarıldı ve kulağıma 'Saol kanka ya ölüyordum az daha' diye fısıldadı. Ben de kıkırdadım ve sarılışına karşılık verdim.
''Ne zaman taburcu olacaksın?'' Sahi ben ne zaman çıkacaktım bu hastaneden?
''Bilmiyorum kii'' dedim ve abime baktım
''Ben bir sorayım, Savaş sende üstüne tişörtünü falan giy'' dedi. Abim odadan çıkınca onun peşine Rüzgar da gitti ve Savaş ıslak da olsa tişörtünü üstüne giydi. Odanın kapası kapanır kapanmaz Kumsal yanımdan kalkıp Savaş'ı kolundan tutup koltuğa oturttu Savaş ne olduğunu anlamadığı için saf saf bakıyordu yavrum. Ne yavrum'u ya töbe..töbe neyse. Ben ne yapıcaklarını anlatınca 'off olamaz' diye söylendim Savaş bunu duymuş olacak ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
a handful of blood
Roman pour AdolescentsHerkezee selammmm hey millet sıkıldınız dimi şimdi içinizde bizim gibi tam çatlak olanlar komik ve sarabilecek bir hikaye arıyodur ve bunlar gibi birrr sürü kişi dimi haksız mıyım yaniiii. Şimdi karşınızdaaa hem komedi hem arkadaşlık tutkunu bir hik...