1.BÖLÜM
REŞİT BEY’İN KAYSERİ’YE GELİŞİ
1892 yılının sonbaharında daha yaprakların gazelleri dahi savrulmadan kış bastırmış ve Kayseri, erken gelen bu beyaz ve ince örtüyle tanışmıştı. Halbuki sonbahar Kayseri halkı için çok kıymetliydi. Daha pastırma ayazı çıkacaktı ki denklerdeki pastırmalar kurusun; daha bağlardan bostanlardan son hasatlar yapılacak ki çetin kış aylarına hazırlık yapılabilsin. Kış, erkence boy gösterince şehir, bembeyaz bir şehir oluvermişti. Şiddetli bir sonbahar soğuğu kışın da ne kadar zorlu geçeceğini haber veriyordu.
Valilik binasında orta boylu, beyaz sakallı, kumral bir zat olan Kayseri Mutasarrıfı Fehim Paşa, önemli bir misafir bekliyordu. Çünkü, o güne kadar telgraflarla haberleştikleri bir Osmanlı memuru ziyaretlerine gelecekti. Bir memurun gelişi, paşayı niye bu kadar heyecanlandırıyordu diye düşünenler de Fehim Paşanın odasındaydı; gelen memurun mühim bir görev ifa ettiği de açıktı. İstanbul’dan uzun bir yoldan gelmiş olan Reşit Bey’in, ne iş yaptığını da kimse bilmiyordu. Bu kişi, acaba mutasarrıfla ne konuşacaktı? Sonra Kayseri’deki devlet erkanından neden dört kişi seçilip vali beyin odasına davet edilmişti?
Vali Bey, Reşit Bey’in valiliğe intikalinden önce bu durumu maiyetinden seçtiği bu dört kişiye anlatma ihtiyacı duydu.
-Muhterem arkadaşlarım, buraya Reşit Bey’in gelişi münasebetiyle toplanmış bulunuyoruz. Hepiniz bu toplantının önemini tam olarak bilmiyorsunuz. Reşit Bey’i de tanımıyorsunuz, bunları biliyorum. Reşit Bey, şevketli sultanımız Abdülhamit Han’ın mühim bir işle görevlendirdiği bir memurdur. Sizler, onunla birlikte hareket edeceksiniz. Lakin, yapacağınız bu vazife oldukça gizli olacak. Sizleri seçmemim sebebi, hepiniz de memleketini seven vatansever insanlarsınız ve sır saklamayı da bilirsiniz. Devletimizin içinde bulunduğu durumun vahameti ortadadır. Bizler bu vaziyete seyirci kalmayacağız. Reşit Bey, Ermeni Komitacıların takibini yapan bir zattır. Siz, onunla aynı mesaiyi paylaşacak ve komitacıların faaliyetleri konusunda takibatı gerçekleştireceksiniz. Bu heyete daha sonra güvendiğimiz başka memurları ve eşraftan insanları da davet edeceğiz.
Vali Bey’in bu konuşmasını dinleyen Serkomiser Mehmet Beydi. Serkomiser Mehmet, Kayseri için bir şanstı. Kayserili olduğu için yöreyi avucunun içi gibi bilir, uçan kuştan hile sezerdi. Kayseri eşrafını yakından bilmesi onun en önemli avantajı olduğu gibi yöreyi dağ taş gezmiş, her mağaranın, her inin, hangi dağda, hangi tepede olduğu söyleyebilir, hangi yolun nereye çıktığını bilirdi.
Heyecanlıydı Mehmet Bey ve Vali Bey’in sözünü tamamladığını düşünerek söze girdi:
-Zat-ı âlilerinizin bahsettiği hadise çok mühimdir. Reşit Bey’in buraya intikali bizlerin yaşadığı sıkıntıların büyük bir kısmının hallini de sağlayabilir. Malumaliniz, Taşnak Örgütünün Kayseri’deki gizli faaliyetlerini takipte zorlandığımız aşikardır. Hem başka şehirlerde cereyan eden hadiselerle buradakiler birbirleriyle ilgilidir ve şu günlerde de sıra dışı bir hareketlilik vardır.
Diğer iki kişiden biri Yüzbaşı Hilmi Bey idi, diğeri de Ceza Reisi Ömer Avni Efendi idi. Yüzbaşı Hilmi Bey, sert mizaçlı görünürdü ama bir taraftan da aklıselim bir adamdı. Bir askerden umulmayacak kadar kısa boylu olmasına rağmen dik duruşu ve sert adımları onun asker havasını hemen ortaya çıkarırdı.
Yüzbaşı Hilmi Bey:
-Burada bulunuşumuzun ve sadece dört kişi oluşumuzun manası sanırım güvenilirlik esası gözetilerek olmuştur ve şu an konuşmaya başladığımız şeyler de dahil olmak üzere maiyetimizde bulunup da itimat telkin etmeyen kişilerle paylaşılmamalıdır.