Bölüm 2-Ayazın Gölgesinde

527 20 2
                                    

Jamie ile birlikte Uzay İstasyonunun çalışmayan güneş panelini tamir etmeye çalışıyorduk. Bir türlü elektrik vermiyordu. Ben İstasyonun içinden robot kolu hareket ettirirken Jamie dışarıda ağır işi yapıyordu. Panelin elektriği dağıtan çipini açtı. Yanmıştı. Bana, ona baktığım küçük pencereden işaretler verirken son sözlerini fısıldıyordu; "Houston, paneller açılırken kısa devre yapmış. Halledebili......" Tam bu sırada Jamie'yi İstasyona bağlayan güvenlik ipinin koptuğunu gördüm. Uzayda yavaşça süzülüyordu. Yanağımı cama yaslayıp Jamie'ye baktım. Göz bebeklerimin büyüdüğünü hissediyordum. Onunla telsizle iletişim kurmaya çalışırken ağlıyordu; "Jamie sakın telaş yapma se..seni kurtaracağım" Hemen İstasyondaki iletişim birimine girdim "Houston Jamie ayrıldı. Tekrar ediyorum 'Jamie ayrıldı'" Houston susmakta karalıydı. İçim dışıma çıkacak gibi olmuştum. Kusmak istiyordum. Elimden bir şey gelmemesi beni daha da kötü yapıyordu; "Lanet olası Houston!" dedim. Shall'a haber vermeli miydim? Bilmiyorum.

(David Antela) 3 Ocak 2044-Jamie'nin ölümü 

*********

"Evet beyler, bugün her şeyi tamamlayacağız -herkesi baretleriyle görmek güzel- Ayaz Kalkanını çalıştırıp Antartica City'nin sıcaklığını ayarlamaya çalışacağız. Bay William akşam üstü burada olur. Geldiğinde Alet umarım çalışır..."

Başmühendis Bay Nick, Antartica City'nin bitmiş halini görünce derin bir nefes aldı. Kompozit kulübesinden çıkıp şantiyeye baktı. Bu Alet çalışsa dünyanın değişeceğini biliyordu...

*********

Dr Yuri bir kahkaha patlattı. Ken ve Zeke ondan biraz korkuyorlardı -deli birisiydi işte- En gençleri Gryn'a eşyaları kamyonete koymalarını söylemişlerdi. Bu soğuk Antartika gününde biraz aksiyona kimse hayır demezdi,

"Al bunu Ken" ,dedi Dr Yuri. Elindeki aleti verirken yüzünde korkunç bir sırıtma vardı,

"Ne bu?" ,dedi Ken, "Anlarsın eski dostum işimize çok yarayacak." 

Alet kabaca yuvarlağımsı bir aletti. Elinde biraz döndürdü, fakat ne olduğunu anlayamadı. İçinden 'Dr Yuri bu, ne beklersin' dedi. Zeke ciddi bir yüz ifadesiyle araya girdi.

"Hey, bunu görmüştüm daha önce!" diye bağırdı. Dr Yuri'nin sırıtması geri döndü -ıyy-

"Siyahi dostum bunu görmüş" ,deyince Zeke'in yüzündeki ciddiyet kızgınlığa dönüştü. Dr Yuri ve Zeke ağız dalaşındayken. Ken sessizce sandalyeye oturdu ve aleti araştırmaya koyuldu. Bu sırada yanlışlıkla bir düğmeye bastığını fark etti. Başını aletten kaldırdığında içinden vay canına demekten kendini alamadı. Her şey sanki ağır çekimdeydi.

Zeke ve Yuri'nin ağızlarından yayılan tükürüklerin ilerleyişi onu değişik bir şekilde etkilemişti. Zeke yüzünü buruşturmuş eliyle birkaç hareket yapıyor gibi görünüyordu. Camdan dışarı baktığında Gryn'in malzemeleri kamyona attığını gördü. Malzemeler ağır bir şekilde havada süzülüyorlar, sonra da kamyonun arkasına düşüyorlardı. 

Aniden içini bir telaş kapladı. Yanlışlıkla bastığı düğmeyi arıyordu. Ellerindeki aleti hızlıcı döndürüp bir yerlere basmaya başladı. Birden her şey eski haline döndü. Ayağa kalktıktan sonra Zeke ve Dr Yuri'nin yanına gidip bir daha vay canına dedi. 

Daha Ken'in bir cümle söylemesine fırsat vermeden Gryn sert bir şekilde kapıyı açtı,

"Her şey hazır beyler."

Dr Yuri bunu söylemesi beklermiş gibi Zeke ile yaptığı tartışmayı unutup koşturarak paletli sarı kamyonetin sürücü koltuğuna bindi. Kamyonetin camından başını çıkarıp,

"Daha ne bekliyoruz. Hadi gelin!" ,dedi. 

Ken sürücü koltuğunun yanındaki koltuğa oturdu. Zeke ve Gryn'e arka koltuk kalmıştı. Aniden Dr Yuri'nin bağırışmaları duyuldu,

"Bekle bizi Antartica City!" ,dediği anda gazı kökledi. Diğer üçü bir anda afallamış gibi sarsıldılar. Kamyonetin sesinden bağırmak zorunda kalan Dr Yuri planı anlatmaya koyuldu,

"Herkes yerini biliyor değil mi? Tamam plan şu; Muhtemelen şantiye işçileri dışında orada insan yok! Stormdigger'in askerlerinin gelmesine, yani güneşin batmasına doğru işi bitirmemiz lazım! Şantiyede de 50'ye yakın insan olmalı! Sadece mühendisler ve proje uzmanları falan! Kendilerini korumak için birkaç silahları olabilir! Bunu bizim için sorun olacağını sanmıyorum!"

Ken, Zeke ve Gryn söylediklerini anlamışlar gibi başlarını salladılar Dr Yuri söylediklerini'tecrübesiz iş arkadaşlarının' anlamadığını görünce derin bir nefes aldıktan sonra,

"Siz bildiğinizi yapın en iyisi..."

*********

Şantiyenin radyo antenleri gözükmeye başlayınca Dr Yuri aracı durdurdu. Dördü birden kamyonetten inip çantalarını aldı. Zeke beyaz bir mont giyip şantiyeye yaklaşacaktı. Ardından Kamyonetin arkasındaki çantayı çıkarıp montunu giydi. Ken, Zeke'nin en sevdiği silah olan REW otomatik tüfeğini ona doğru fırlattı. 'ah bebeğim' dedi içinden. Ağır adımlarla kompozit kulübeye yaklaşıyordu. Her adımında gözlerini biraz daha kısıyor, yeni başlayan kar fırtınasının arasından orada kimlerin olduğunu görmeye çalışıyordu.  

"Burası temiz!" ,diye bağırdığında Dr Yuri 'neden bağırıyor bu' diye iç geçirdi. Ken ise elini yüzüne vurarak, "Ahmak..." ,diyebildi. Zeke ise bu arada yarım olan okuma-yazmasıyla kompozit kulübenin üzerindeki yazıyı okumaya çalışıyordu,

"Yıl-dı..z-la-rın Yo...lu Pro-Je..si"

Zeke'ye güvenilemeyeceğini anlayan Gryn eşyalarını alarak Zeke'nin yanına doğru koştu. Gryn'in dikkatsizliği şantiyedeki insanları dikkatini çekti. Bazı çalışanlar iki 'yarım akıllı' nın böyle kendini göstermesiyle ateş açmaya başladılar. Bunu gören Dr Yuri ve Ken hemen harekete geçti. Dr Yuri bir deli gibi çalışanların üstüne doğru koşuyordu.

Ken istemese de onu takip etti. Dr Yuri, Ken'in onu takip ettiğini biliyormuş gibi önünden bağırıyordu,

"Düğmeye bas! Ken çabuk!"

Ken cebinden hızlıca çıkarttığı "Alet"i elinde birkaç kez sektirdikten sonra -tam da Doktor Yuri'nin kafasına yiyeceği beyzbol sopasını gördüğünde- düğmeye basmayı başardı. Hala düğmeye nereden basıldığını bilmiyordu, fakat yanından geçen kurşunların havada çıkarttıkları burguları görebiliyordu. Zeke ve Gryn ne olduğunu anlamamış gibi şantiyedeki işçileri teker teker öldürüyordu.

Birkaç dakika sonra etrafta kimseleri göremiyorlardı. Zeke ve Gryn "Başardık!" diye sevinirken Doktor ve Ken ağızlarını açmış koca heybetiyle Ayaz duvarına bakıyorlardı. Yarım küre şeklindeki şeffaf sayılan bu duvar tüm Antartica City'yi kaplamıştı. Tam o anda aklında kalmış soruyu sordu Ken;

"O alet zamanı yavaşlattığında biz neden normal halimizdeyiz Bay Yuri?" ,dedi. Dr Yuri bu soruyu sormasını bekler gibi yüzünde bir tebessüm belirdi,

"Biz "Elçileriz" unuttunuz mu Bay Oakleft. Zaman biziz..."

Ken bunu duyduktan sonra kaşlarını bir süre kaldırdı. Başka yanıt bulamayınca o devasa duvara bakmaya devam ettiler.









Yıldızların Yolu: Atomaltı RezonansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin