Bölüm 5-Eski Bir Dost

205 8 2
                                    

David bana baktığında yüzünde büyük bir korku vardı. Gözleri sonuna kadar açılmış, derin duygular içerisindeydi. İstasyonun Dünya'ya bakan bir camından dışarıyı seyrediyordum o sırada. Zaman eritmek için harika bir yoldu Dünyayı izlemek. Çok istediğim fakat ulaşamadığım bir hayal gibiydi bu. Ama bu sefer Dünyayı seyretmek için değil, davetsiz misafirlerimizi görmek için camdan dışarı bakıyordum. Küçük bir kapsül İstasyona bağlanmış, birkaç kişi içeriye girmeye çalışıyor gibiydi. Bir an bize 8 yıl aradan sonra yardım gönderiyorlar sanmıştım. Fakat Jamie 8 yıl önce öldüğünden beri NASA bize ne yardım göndermişti, ne de bir mesaj. David ve ben "Unutulanlardık". Hemen bu düşünceyi kafamdan sildim. Kapsülden giren adamların sesleri daha da artmaya başlamıştı bu sırada. Ben ve David arkamızdaki duvara yaslanmıştık. Aynı zamanda şüphe duyuyorduk bu seslerden. Kim veya neydi bu. Ne olabilirdi ve neden gelmişlerdi... Bulunduğumuz kapsülün kapısından "tıs" diye hava boşalmaya başlamıştı. David bana bakıyordu. Gerçekten korkuyor olmalıydı. Ardından kapı yavaşça aralandı. Elinde silah olan üç adam bize bakıyordu. Siyah ve üstlerinde amblem veya bir işaret olmayan astronot giysileri vardı. Öndeki kaskını çıkardıktan sonra korkunç bir biçimde sırıttı. "Proje bitti Bay Antela."dedikten sonra adam bakışlarını David'e yöneltti. David'in yüzünde ne bir mimik değişmişti, ne de bir tepki vermişti. Olacakları biliyormuş gibi son kez bana baktı ve öndeki adam hızlıca silahından ateş ederek onu öldürdü. Donakalmıştım. David'in göğsünden damlacık halinde yayılan kanlar havada süzülüyordu. Belki siz iki arkadaşınız öldüğünde sabaha kadar ağlıyor olabilirsiniz fakat ben öyle değilim. Alışkınım böyle şeylere. Dünyada beni bekleyen bir abimin olduğunu biliyorum. Dayanıyorum sonuna kadar. Düşünüyorum da bazen; böyle kötü olaylar görmeye de devam edeceğim galiba.

(Shall Stormdigger)David Antela'nın ölümü-29 Mayıs 2052

*********

30 Temmuz 2032

Ken arkadaşını bu halde görmeye dayanamamıştı. William zor nefes alıyor ve terli vücudunu hareket ettiremiyordu. Birlik askerleri onu iki kolundan tutmuş, yürüyemeyen genç William'ı ayakta tutmaya çalışıyorlardı. Ken birden arkasından yayılan sesleri hissetti. Çok yakındı. Birkaç metre yakınından geçip gürültü çıkaran uçan arabaların seslerinden ona konuşan Birlik askerine dikkatini vermeye çalışıyordu,

"Buraya gel köylü!"

Ken, yaklaşık yirmi metre uzunluğundaki hangar ile yolun kenarındaki kaldırımda duruyordu. Etrafına bakarak yavaşça o devasa hangardan içeri girdi. Tam da hangara bir adım atmışken o devasa hangar kapısı arkasından şiddetli bir gümbürdemeyle kapandı. Ardından yüzü kanlar içindeki arkadaşına baktı. Hangarın kapısının üstündeki küçük Pencerelerden yayılan ışık süzmeleri William'ın yüzüne yansıyordu. Saat 6 olmalıydı. 

"Arkadaşım!" diye bağırdı Ken, aniden.

Hangarda çalışan işçilerin bakışları bir anda Ken'e çevrildi. Herkes işini bırakmış, o gürültü yerini sessizliğe bırakmıştı. Tamir edilen uçakların askeri araçların hepsinden çıkan gürültü dinmişti bir anlığına. Birlik askerleri William'ın kolundan tutarlarken sinirli bir biçimde bırakıverdiler kolunu. Yüzüstü yere düştü. İğrenilecek bir şeymiş gibi William'ın vücuduna göz gezdirdiler, "Şu haddini bilmez pisliği götür şuradan! Üssün dışında bir OVEM istasyonu var." Ardından dalağına sert bir tekme attı, "Çöplüğe bırakırsan daha iyi!"

Birlik askerleri hangarın devasa alanından uzaklaştıktan sonra Ken yüzü kanlı ve yorgun arkadaşını kaldırdı yerden, "Sana kaç kere dedim ha! Birliğe bulaşma diye! Söylesene kaç defa."

Güzel bir dayak yemiş bir kişiye böyle bağırmak onu utandırmıştı. William dediklerini anlamamış bir şekilde gözünü kısarak Ken'e baktı. Yavaşça onu süzdü. Fakat söyleyecek bir söz bulamadı. Harfler ağzından çıktığı anda benliğini unutmaya başlamıştı Wil. Çok değişik bir histi bu. William'da çok uğraşmadı bu konuda.

Yıldızların Yolu: Atomaltı RezonansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin