Bölüm 7-Acı Geçmiş

198 9 0
                                    

2052'de dünya

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

2052'de dünya

Kırmızı :Birlik Düzeni ile yönetilen devletler

Mavi: Birleşik Elçiler Federasyonu'na bağlı ploentanlıklar*

Beyaz: Diğer bağımsız devletler

---------------------------------------------------------------

Gözlüğünü çıkardıktan sonra gözünü ovuşturdu. İki gündür uyumuyordu. Ellerini çalışma masasının üstünde tutup sıkmış, tırnaklarını o vernikli antika tahtaya geçirmişti stresten. Sonra acıyla ellerini salladı. Bay Mark kanayan tırnaklarını umursamadan çalışmaya devam ediyordu. Bir kanıt, bir ipucu bulması gerekti. "Nereden ve nasıl?" diye sordu kendi kendine. Birlik askerlerinin denetimde tuttuğu NASA'da bile çalışmak çok zordu. 

Bulduğu tüm belgelerin önemli yerleri yakılmış ya da saklanmıştı. Alnındaki terleri silmeye bile çalışmadı. Yağlı saçlarını umursamadı. Çalışma masasının altındaki eski Bond çantasına baktı. Yaptığı şeyden hem utanıyor hem de korkuyordu. Yutkunarak Bond çantasını alıp şifresini girdi. "6,7,2,4" hiçbir zaman değişmezdi...

Üç hafta öncesinde gizlice U.T.A.M Projesinin rapor kayıtlarını almıştı. Oradan sabit diskine kopyalamış, kimse fark etmesin diye iki hafta boyunca evine getirmemişti. "İşte zamanı geldi." dedi. O anki korkusunu ve stresini hatırladı. Karnına büyük bir ağrı girmişti. Kusmamak için kendini zor tutarak çantanın ağzını araladı ve 192 gigabaytlık belgeyi saklayan o küçük sabit diski eline aldı. Yavaşça hologram bilgisayarına bağladı. İşte karşısındaydı.... Az önceki korkusunu unutup içine derin bir rahatlama geldi. Sırtını koltuğuna yasladı. Biraz uyumak istiyordu. Terli gömleğini çıkarmayı düşünmeden uykuya daldı.

==============

Dr. Yuri saatine baktıktan sonra iç geçirdi. Etrafına baktı. Korktuğunu belli etmemeye çalışsa da ellerinin titremesini ve karnının ağrımasını saklayamıyordu. "Korkmayın Doktor" dedi birisi. Dr Yuri onun Carlos olduğunu gördü. 

"Yanınızdayız" diye ekledi.

"Bu tozlu, küçük yere koca bir ordunun geleceğini bilmek bana güven vermiyor doğrusu" dedikten sonra silahını sırtına yerleştirdi ve tütün kutusundan şöyle kalın bir puro çıkardı. Etrafındaki koltuklardan birine oturup stresle purosunu yaktı. "Korkmamız saçma" 

Evet bu genç çaylak Gryn'di. "Bizim gerçekten "büyük" bir silahımız var." Doktor, Zeke, Scott ve Carlos meraklandıran bu gencin şaka yapmaya zamanı yoktu. Biraz alaycı bakışlarıyla purosunu öksüre öksüre içen Doktor koltuğundan oturup Gryn'in yanına geldi. "O zaman söyle" Gryn'in etrafında toplanan bu dörtlü Gryn'e gittikçe daha da çok yaklaştılar.

"Bir saniye" dedi Gryn, Dr. Yuri'nin duman kokan nefesini çekerek. Sonra cebinden küçük bir hologram göstericisi çıkardı. Carlos, Scott, Doktor ve Zeke hologram göstericisinde ne olduğunu merak ederek Gryn'in dibine yapıştılar. Sonra Gryn o küçük bir tabağa benzer aleti çalıştırdı. "Dalga mı geçiyorsun evlat, şu an zamanı mı sence!" diye bağırdı Scott. Karşılarında duran şey Antartica Cty'nin üç boyutlu haritasıydı. Fakat Gryn'in yüzünde sinsi bir gülüş vardı "Burayı lehimize kullanacağız"

*********

Stormdigger sinirle doğrulup bağırdığında zırhlı bir kamyonun içindeydi. P-210 adlı bu kamyon gelişmiş zırhlarla döşenmiş, 10 tekerlekli ve içinde yaşam alanı olan bir karargâh merkezi gibiydi. Gibiydi ne kelime, tekerlekli bir kaleydi bu.

P-210'un içindeki toplantı masasında birkaç harita, birkaç çizim ve tasarım duruyordu. Stormdigger koltuğundan kalkmış kızarmış gözleriyle karşısında gergin bir biçimde oturan General John'a baktı. Ardından Avcıların ayrıntılı tasarımını gösteren uzun mavi mukavvayı alıp ona gösterdi. Mukavvanın altındaki William Stormdigger imzasını işaret edip,

"Bunlar olmasaydı ölü birisiydim. Daha dikkatli bak General! Böyle bir hata affedilemez."

"Fakat Bay Storm.."

"Koca ordunun arasından benim helikopterime sızan üç kişi...Ve biri sizin kılığınızda!"

"Bay Storm, size yükseklik korkum olduğunu söylemiştim P-210'un üzerinden Antartica City' ye giriş yapacaktım."

"Bu hata George'ye mal oldu... Ve 100 milyon dolarlık helikopterime..."

Stormdigger sinirini biraz yatıştırdıktan sonra P-210'un içindeki ışıkları kapattırıp. sadece toplantı masasının üzerindeki lambayı yakmalarını istedi. Ardından yavaşça koltuğuna oturup, stresle iki gözünün arasındaki boşluğu ovuşturmaya başladı. Sesini alçaltıp kokudan koltuğuna yapışmış Generale yüzüne bile bakmadan sordu,

"Kaç kişiyiz?"

"578"

"Yeterli değil..."

Bu sefer General John sesini yükseltip önündeki haritadan Antartica City'yi gösterdi. "Ama efendim 4 tane Elçi için bu kadar hazırlanmamız doğru değil, alt tarafı 4 tane Elçi ..... Birkaç tane Tombkeeper robotu bile yeter..."

Stormdigger yine dayanamayıp ayağa kalktı yavaşça yürüyüp camdan dışarı Antarktika'daki o sakin gökyüzüne baktı sesini geçenkinden daha da alçaltıp, Generalin camdaki yansımasına baktı,

"Elçileri asla hafife alma..."


Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 09, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Yıldızların Yolu: Atomaltı RezonansıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin