Ben Masal. Yıllardır hayali kurduğum ülkenin Güney Kore olduğunu söylemeliyim. Sonunda hayallerimi gerçekleştirebileceğimi bildiğim için huzurluydum. Her ne kadar sorun çıksa da ben her zaman çabaladım. Sonunda emeklerimin karşılığını alacaktım. Annem yok. Annem beni çok küçükken terk etmiş. Buna üzülmüyorum çünkü beni bırakmış. Nasıl bir insan kızını gözünü kırpmadan bırakabilir ki ? Babamı merak ediyorsanız söyleyeyim. Beni umursamıyor. Beni sevmiyor. Beni o elde ettiği paralarla avutuyor. İtiraz etmiyorum para alırken. Kore'ye gidecek parayı nerden buldun diyorsanız eğer ek iş yaptım. Hiç usanmadan bıkmadan para biriktirdim. Babamdan aldığım paraların yarısını hiç düşünmeden kumbaraya attım. İki yıl para biriktiren ben, şimdi uçağa bineceğim. Hayallerimin olduğu ülkeye adımımı alacaktım. Resimlerine baktığım ülkede olacaktım. Önceden kalacağım yer ayarlanmıştı zaten. Canım babam (!) çok zahmet etmişti. Dedim ya size benim babam beni parasıyla besler, sevgisiyle değil. Neyse umrumda bile değil. Önemli olan şuan hayallerime kavuşmam. Bu arada yaşadıklarıma rağmen eğlenceli bir insanım. Got7 favori grubum. Uçak kalkıyorr...
....
Bacaklarımın koptuğunu hissedebiliyorum. Çünkü yolculuğum bitti ve şuan uçaktan iniyorum. İçimi öyle bir his kaplıyor ki mutluluğumu gizlemiyorum. Gizlemem de. Şuan ben buradayım ya kahkahalar atarak iniyorum uçaktan. İnsanlar bana bakıyor ama umrumda değil. Yeni bir okul , yeni bir hayat ve yeni arkadaşlar....
Sonunda babamın ayarladığı evime geliyorum. Evin içini geziyorum ve evin beyaza bürünmüş olması hoşuma gidiyor. Banyoya gidiyorum ve dış alıyorum. Banyadon çıkıyorum hemen. Uzun süre duş almayı sevmem zaten. Hemen odama gidip valizimden gerekli olanları alıyorum. Siyah bir tayt ve üzerine en sevdiğim yarım kollu olan mavi tişörtümü giyiyorum. Ah! Çok açıktım. Mutfağa koşarak gidiyorum ve buzdolabını açtığımda bir sürü abur cubur tarzı şeyler görüyorum. Çok seviniyorum. Hemencecik yiyiveriyorum. Bir an yorulduğumu unutmuşum. Deliyim işte. Hemen odama geçip yatağa uzanıyorum. Mükemmel bir hayatımın olmamasına rağmen hala gülüyorum.
''Çok güçlüyüm ben.'' diyorum ve yanağımdaki sıcaklığı hissediyorum. Ağlıyordum işte. Umrumda değil diyordum ama işte yinede ağlıyorum. Ama bu hayat gülen insanlara kolay. Bundan sonra bütün sorunlara karşı güleceğim. Ağırlaşan gözlerimi kapatıyorum.
...
Kore'ye gelmemin üstünden iki gün geçti. Ve bugün okula başlayacağım. Yeni arkadaşlar edineceğim. Hemen odama gittim ve üzerime okul formalarını giydim. Kore'nin okul üniformalarını çok seviyorum. Ayrı bir havası var. Bu arada tabiki de Korece biliyorum. Üzerimi giyindikten sonra mutfağa dönüyorum ve hazırladığım atıştırmalıkları mideye indiriyorum. Okul çantamı alıp hemen spor ayakkabılarımı giyiyorum. Kapıyı kilitleyip evden çıkıyorum. Artık alışmaya başlamıştım Kore'ye. Durakta beklemeye başladım. Bir süre sonra saate baktığımda dersin başlamasına 15 dakika vardı. Oflaya puflaya gelmeyen otobüse içimden küfürler saydırıyordum. Sakin ol Masal. Sakin! Koşmaya karar verdiğim an adımımı atmamla bir çocuğa çarpmam bir oldu. Neyse ki kitaplarım elimde değildi. Elimde olsaydı aşk başlardı. Filmlerden şey ettim. Başımı yukarı kaldırarak;
''Özür dilerim.'' dedim.
''Etrafına bak küçük'' dedi.
Küçük mü ? Benim boyum uzun bir kere ! Ama çocuk çok tatlıydı ya . Yeter ! Kız ona Masal. Ya da kızma boşver.
Hiç bir şey demeden uzaklaştım ve koşarak okula gittim. Neyse ki tam zamanında yetiştim. Ders başlamamıştı. Herkes bana bakıyordu. Başlıyorduk işte Masal. Yeni okulun burası. Boş bir sıra buldum ve oturdum.
Yanıma şirin bir kız geldi.
''Merhaba ben Soo-Yun. ''
''Merhaba ben de Masal.Türkiye'den geldim.''
Kız şaşırdı ve içtenlikle;
''Hoşgeldin.'' dedi.
''Bu arada yakın arkadaş olabiliriz.'' dedi ve koşarak gitti. Arkadaşa ihtiyacı var gibiydi sanki.
Kısa bir süre sonra ders zili çaldı ve herkes içeri girdi. Ders başlamıştı. Öğretmen sınıfa kendimi tanıtmamı istedi. Bende kendimi tanıttım. Daha şimdiden ben konuşurken ters ters diğer kızlarla bakıştık.O an çok komikti. Gülmemek için kendimi zor tuttum. Yerime oturdum ve öğretmen konu anlatmaya başlamıştı bile. Dersin yarısında içeriye çarpıştığım çocuk girdi. Ağzım bir karış açıkken diğer kızlar çocuğu göstererek hayranlıkla bakmaya başlamışlardı bile. Kendimi en azından şuanlık göstermemek için saçımı önüme attım. Ama bu bir filin ağacın arkasına saklanması gibi olmuştu. Belliydi ben olduğum işte. Derin bir nefes alarak dik durdum ve çocuğun gözlerine baktım. Ona kızgın bir yüz ifadesi takındım ama bunu yaparken ne kadar komik olduğumu bende biliyordum. Oturduğum sıraya doğru yürümeye başladı. Duruşumu bozmadım. Sıramın yanında iki saniye kadar durdu ve önümdeki sıraya oturdu. Diğer kızlara baktığımda yüzleri kızarmıştı. Ama Soo-Yun bana gülümsüyordu. Bende ona gülümsedim.
...
Teneffüs zili çaldı ve Soo-Yun yanıma geldi ve bahçeye çıktık. Bulduğumuz boş bir yere oturduk.
''Dersin yarısında gelen çocuğun ismi ne ?'' dedim.
''Lee Shin '' dedi.
''Tamam teşekkür ederim.''
Uzun uzun sohbet ettik Soo-Yun'la taki ders zili çalana kadar.
...
Sonunda okul bitti. Okulun karşısındaki durağa gittim. Beklemeye başladım. Beklerken de telefonumdan sıkılmayayım diye oyun açtım ve oynamaya başladım. Telefonla oynarken hem de etrafıma bakıyordum bu sefer otobüsle gidecektim işte inat yapmıştım. Yanımda kıpırdanmalar hissettim. Kafamı kaldırmamla Lee Shin'i görmem bir oldu. Uzun süre gözlerine baktım.
''Otobüsün gitti işte'' dedi.
''Hı?'' dedim gözlerinde takılı kaldığım için.
'' Dedim ki seni kandırdım.''
Hala bir şey anlamamış olsamda gözlerimi onun gözlerinden ayırdığımda anladım ki beni oyalamış.
'' Komik değil.'' dedim.
Biranda gülmeye başladı. Hem suçlu hem güçlü ya. Ona delimisin bakışı attım.
Durakta beklemeye devam ettim. İnatım inattı işte. Yanıma baktığımda Lee Shin yoktu. Tekrar önüme döndüğümde bir araba onu alıyordu. Bana baktı. Arabaya bindi ama araba hareket etmedi aksine çamı açtı.
'' Gelmek ister misin?''
"Evet." dedim başka ne yapabilirdim ki?Yol boyunca hiç konuşmadık. Nereye gideceğimi sordu o kadar. Evime geldiğimde arabadan indim. Bir dakika ya o da indi.
''Sen neden indin ?'' dedim
''Ben de burda oturuyorum. '' dedi.
Yüz ifadem değişti birden şaşırmıştım.
''Hangi ev ?''
Eliyle evini gösterdi. Ne ? Yok artık. Evimin hemen yanındaki evdi. Al işte bir de komşum çıktı tam oldu. Ama farkettim de penceremden baktığımda onun penceresini de görebiliyordum. O kadar yakındı ki evlerimiz. Bir şey demeden hızlı adımlarla evime gittim. Ne tesadüf ama ?!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEY KORE MASALI
JugendliteraturGüvendiği çocuğun onu bırakıp gitmesiyle başlar herşey. Güvendiği çocuğun diğer yüzünü de görünce ona iyice bağlanmaya başlayan bir kız. Aşık olup çekip giden bir adam. HEPSİ BU.