1: İye Artık Burada Yaşamıyor

3.9K 139 74
                                    

Herkese merhaba, artık yazmayacağımı duyurmuştum ama arkadaşlarım elimdeki kurgular için çok ısrar ettiler. Bu, aslında 2015'te yazılmış, finaline kadar her şeyi belli olan bir kurgu. Üniversitede bir seminerde Kore Şamanizm'i ile tanışmıştım ve aslında ilk duyduğumda epey dalga geçmiştim. Sonrasında Şamanizm'i kendim araştırdım ve Türk Şamanizm'ini öğrenmemle yavaş yavaş ısındım. Ardından kam davulu aldım, şamanik yolculuk yapmayı öğrendim. Şamanizm temelli Türk-Kore Mitolojisi zerine yaklaşık yüz sayfalık bir tez yazdım ve üç dilde tonla araştırma yaptım. Öyle ki bu araştırmalarım bitmedi ve yıllarca sürdü. Hâlâ bu konu üzerine okumayı seviyorum. İşte bu kurgu da tam 2015'te bu keşif sırasında bana kendiliğinden geldi ve o günden beri de kafamda yaşamanı sürdürdü. Bu kurgunun karakterleri, her gün kafamın içinde onları yazmam için bana eziyet ettiler, sonunda ya yazacaktım ya şizofren olacaktım. Defalarca farklı farklı giriş bölümleri yazdım, kimisi üniversite defterlerimde duruyor, kimisi not defterlerinde, biri eski telefonumun notlarında... Ama sonuncusu burada, sizlerle. En sonunda hikâye, bu girişe karar verdi, ben sadece ona uydum. Wattpad'e katıldığım ilk zamanlar gibi burada kendim için bir şeyler yapmak istiyorum. Ben yazarlığı bırakıyorum ama yazarlık beni bırakmıyor. Bu kurgular bilgisayarımda küfleneceğine burada dursunlar, belki aranızdan birileri okur ve sever. 

-Nora


1: İye Artık Burada Yaşamıyor

İstanbul, 2026

Genç kadın, taksinin arka koltuğunda gözleri kapalı bir şekilde oturuyordu. Taksi şoförü, bir kez daha dikiz aynasından kadına göz attı. Kadın oldukça tuhaf görünüyordu; siyah, uzun trençkotu bu sıcak havaya hiç uymuyordu. Üstelik taksiye bindikten sonra gideceği yeri söyleyip bir daha hiç konuşmamış, sadece meditasyon yapıyormuş gibi gözlerini kapatmıştı. Adam, onun uyumadığından oldukça emindi ve dahası, kadının ona baktığını bildiğini iliklerine kadar hissediyordu.

"Buradan sola," dedi kadın birden.

"Düz gidersek daha hızlı varırız," diye yanıtladı adam. Kadının birden konuşmasından çok, gözleri kapalı olduğu halde yolun neresinde olduklarını ve nereden döneceklerini bilmesi ürkütmüştü onu.

Kadın duygusuzca gülümsedi. "İleride trafik sıkışacak, benimse acelem var."

"Nasıl istersen, Abla," diyerek uzatmamayı seçti adam. Fakat sola dönerken terk ettikleri caddeye bakmadan da edemedi; cadde gayet akıyor gibi görünüyordu.

İstanbul'un en berbat semtlerinden birinde, dar bir sokağa vardıklarında taksi şoförünün gözü telefonundaki açık uygulamaya takıldı. Terk ettikleri o cadde tıkanmıştı. Tüylerinin diken diken olduğunu hissederken elleri buz kesti. Nereden bilmişti?

Kadın ücreti uzatıp arabadan inerken ona, "Nereden bildin?" diye sordu dayanamayarak.

"Neyi?"

"Trafiğin sıkışacağını."

"Uzun hikâye," dedi kadın. Doğru, uzun bir hikâyeydi bu. Yaklaşık yirmi küsur yıllık bir hikâyeydi.

"Burada inmek istediğinize emin misiniz? Burası biraz..."

"Tenha mıdır?" diye tamamladı kadın. "Tehlikeli mi? Merak etme, burası benim şehrim."

Taksi şoförü, kapıyı kapatıp giden kadının arkasından bir kez daha şüpheyle baktı. Fakat genç kadının da bildiği bir iki şey vardı. Ve birincisi burası onun şehriydi. İstanbul. Adını ondan almıştı. Burada doğmuş, burada büyümüş ve ölecekse de burada ölecekti. Ama bugün değil.

Genç kadının telefonu çaldığında eski bir binanın girişindeydi. Bina eski olmasına rağmen uğursuzca ve sapasağlam ayaktaydı. Kadın, telefonu açıp kulağına götürdü. "Bu bina boş."

Şaman AteşiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin