-Final

175 25 29
                                    

Göz kapaklarımı bin bir güçlükle araladığım da öncelikle nerede olduğumu idrak etmeye çalıştım. Bomboş karanlık bir odadaydım. Kalın parmaklıklara sahip pencereden içeriye ay ışığı vuruyordu. Başım inanılmaz derece de ağrırken buraya nasıl geldiğimi kavramaya çalıştım. Ellerim üzerimde ki beyaz elbisenin eteklerini kavrayınca zihnimde anılar canlanmaya başladı.

Ece ve Mert

Sarıldılar.

Kehribar gözler.

Katil.

Kaçırıldım..!

Ay ışığından görebildiğim kadarıyla oda bomboştu. El yardımıyla işime yarayabilecek bir şeyler aradım. Elim çantama değince hemen içini açarak içerisinden annemin fotoğrafını titreyen avuç içime aldım.

Ardından çantamın içinde ki telefonu aldım. Polisi arayabilirim.
"Boşuna çabalama, telefonun kapalı."
"Hii..!"

Tam karşım da eski ve kahverengi bir sandalyenin üzerine oturmuş olan katilimi gördüm. Kehribar gözleri doğrudan gözlerime bakıyordu. Bu karanlıkta gözlerini bu denli iyi secebilmis olmam da garipti.

"Benden ne istiyorsun ?" güldü. Öyle soğuk ve acımasızca bir gülüstü ki bu.. Tenimi ürpertmeye yetti.
"Ölmeni istiyorum.!"
"Seni tanımıyorum bile. Sana ne yaptım da beni öldürmek istiyorsun ?"

Odanın kapısının sağ tarafında bulunan ışık düğmesine tıkladı. Etraf aydınlanırken üşüdüğümü hissettim. Oturduğum yerde açılan eteğimi toparladım. Ne yaptığımı görünce konuştu.
"Merak etme,sana dokunmayacağım."
"İyi edersin."

Saatine bakarak konuştu.
"Yeni yıla girmemize yarım saat var."
"Ölümüme yarım saat olduğu anlamına mı geliyor ?"
"Aferin, akıllı kızsın." katilim beni takdir etti..! Nasıl mutlu oldum anlatamam..(!)

Cevap vermedim. Konuştu.
"Babanı ara! Herşeyi şöyle. Bende elim de olduğunu söyleyeceğim. Onunla son kez konuş."
"Sen iyi misin ?"
"Evet." dedi omuz silkerek.
"Düşünceli oluşun göz yaşartıcı."
Dediklerimi duymazdan gelerek ekran da babamın numarasının olduğu telefonu hapörlere alarak bana uzattı.

Telefonu elime alarak az önce onun oturduğu sandalyeye oturdum. Telefondan babamın sesi geldi.
"Alo."
"Benim kızın." yine diyalog kurarken 'baba' demedim.
"Ne var ?"
"Öleceğim." katilimin her ne kadar doğrudan bana baktığını bilsem de ona değil de telefon ekranına bakmak da ısrarcıydım.

"Sana umrum da olmadığını söylemiştim."

Ağlamayacağım..!

Kehribar gözler bana acıyarak bakarken yutkundum.
"Önceden, bundan üç yıl önce böyle değildik. Ne değişti ? Annemi kaybedince daha sıkı sarılmamız gerekirdi birbirimize şimdi neden bu haldeyiz..?"
"Bitti mi ?"
"Bitti..(!)"

Babam telefonu kapatmadı ben de kapatmadan hemen önce yanında ki kadınla olan konusmalarını duyunca dikkat kesildim.
"Gerçek kızın olmadığı için böylesin değil mi ?" bunu söyleyen o kadındı sanırım.

"Evet. Umrumda değil kendi babası öldü. Annesi de benimle evlendi. Meral'i seviyordum. Sırf onun için kendi kızımmış gibi davrandım. Sonra o ne yaptı ? Meral' imi elimden aldı!."

Bu doğru muydu ? 19 yıldır aslında hiç ait olmadığım bir hayat mı sürdür müştüm yani..? Katilim bile bana acıyarak bakıyordu resmen. Telefonu kapatmadan konuştum.

"Keşke.. Bunu daha önce öğrenseydim."
"Kahretsin, telefon açık kalmış!"
"Elveda, b-baba.."

Telefonun kapanma sesiyle katilime döndüm.
"Arkadaşım.. Ece. Onu da araya bilir miyim ?"
"Yanlış bir şey söylersen kafana sıkarım." başımı salladım.

"Teşekkür Ederim" #WattyTR2016Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin