9

51 0 0
                                    


Ayrılık, her türlüsü kötüdür ama aralarından en kötüsünün hangisini olduğunu bulabilirsin. Öfkeyle söylediğin kelimeler, ses tonuna hakim olamadığın zamanlar ve o ahlaksız duygudan başka hiç bir şeyi önemsemeyip karşındakine savurduğun o küfürler. Sevgi sözcüğüyle karışmış küfürler. Yaptığın fedakarlıklarını söylemek, ne kadar incitmek istemesen de pisliğin teki olacak kadar o sözcükleri yüzüne savurmak.

Lise çağlarımdı, on beş on altı yaşımdaydım sanırsam. Nirvanamı yaşadığım dönemlerdi, internetten çok güzel bir kızla tanışmıştım. Mavi gözlü, sarışın, 1.70 boyun da çok güzel bir kızdı. Fazla zaman geçmeden buluştuk, güzel vakit geçirdik, sabahlara kadar mesajlaştık, birbirimizden hoşlanıyorduk bu belliydi. Bir gün sabah koşusu yapmak için buluşmaya karar verdik, geceleri pek uyumayan biri olduğum için hiç uyumamayı tercih ettim, sabahın altısın da buluştuk, iki sevgilinin yapacağı şeyleri yaptık ve zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştık, on bir sularıydı, telefonum titredi ve Cengiz arıyordu.

-Neredesin kanka ?

-Damla ileyim kanka, takılıyoruz. Sen ne yapıyorsun?

-Hiç kanka ya evdeyim canım sıkılıyor.

-Yanımıza gel kanka hem tanışmış olursunuz?

-Tamam kanka. Neredesiniz?

-Koru'dayız kanka gelince ara tarif ederim.

-Tamam kanka.

Aradan çok geçmedi ve Cengiz gelmişti, ikisini tanıştırdım ve Damla işi olduğunu söyleyip eve gitti. Ben ise Cengizlere gittim fazlasıyla uykusuzdum ve Cengizlerin ev daha yakındı, attım hemen kendimi koltuğa uyudum. Ben uyurken Cengiz telefonumu almış ve Damlayla konuşmaya başlamış, ne konuştuklarını bilmiyorum çünkü hiç sormadım. Onu kaldırabilecek kadar yiğit birisi değilimdir belki de. Damla açık bir kızdı, yanı bana göre benim sevgilim yanımda veya başka bir yer de short giyemez. Bu sebepden dolayı ayrıldık bir kaç kez. Ayrıldığımız zaman kafa dinlemek için şehir dışına gittim. Temmuz ayın da olduğumuz için güzel olur samsun havası almak dedim. Aradan bir hafta sonra Cengizin eski sevgilisi aradı beni, Damlayla Cengizin çıktıklarını söyledi, yıkılmıştım. Bir insan en yakın dostuna nasıl böyle bir şey yapabilir ki ? demiştim kendi kendime. Samsun da daha fazla duramadım ve atladım otobüse İstanbula geldim. Hayatım da ilk defa gündelik olarak alkol alıyordum, bağımlı olmaya yakındım. Ben ev de biramı yudumlarken, sosyal medyada profilime atarlı giderli şeyler yazıyordum. Gecenin üçüydü ana sayfa da dolanırken Cengizin gönderisi çıktı önüme ve bana iğneleyici sözler söyleyip dostluğumuzu benim zedelediğimi söylediği şeyleri gördüm. Hemen mesaj attım ve evine gittim. Neden yaptığını sordum kelimeleri geveledi ve şuçun Damla da olduğuna ikna etti beni. Artık herşeyi biliyordum ama ne yapılması gerektiğini bilmiyordum. Cengizle de Damla yla da uzun süre konuşmadık. Sonra Cengiz affettirdi kendini, çünkü bu şehirden kısa zaman da gidecek olan kişiye ve onca şey yaşadığım kişi ye küs kalamazdım. Bir pazar sabahı telefonuma mesaj geldi, numara Damla'nındı gönderen kişi ise Damla'nın en yakın arkadaşı. Mesaj da Damlanın bileğini kestiği ve şuan yoğum bakım da olduğu yazıyordu, şaşırıp kalmıştım yine. Çok büyük bir sınavdan daha geçiyordum, kafam çok karışmıştı, duygularım karman çorman olmuştu. Öğle vakitlerine kadar kendimi anca toparladım ve mesaj attım. Telefonu arkadaşı açtı.

-Durumu nasıl ?

-Şuan iyi, uyuyor.

-Benim kim olduğumu biliyormusun?

-Evet, eski sevgilisisin.

-Hangi hastanedesiniz?

-Şişli Etfal hastanesindeyiz.

-Tamam ben geliyorum.

-Hayır gelme bütün akrabaları ve ailesi burada, zaten göremezsin doktor kimseyi sokmuyor içeriye.

-Peki tamam durumundan haberdar et beni.

-Tamam.

Telefon kapanmıştı, açıkcası o an nasıl bir duygunun içindeyim hala bilemiyorum. Aradan 3 gün geçti durumu düzeldi ve eve taburcu oldu. O sıra da Cengiz fazlasıyla sarhoş ve intihar edeceğini söylüyordu bana, sakinleştirmeye çalıştım ve onun için Damla ile konuşacağımı söyledim. Çünkü o sıralar anlamasam da Cengiz, Damlayı, Damla beni seviyordu. Damla ile anlaşıp Akşam suları yanına gittim, ayrıldıkdan sonra ilk kez onunla buluşmuştuk, yol da giderken büyük bir heyacan ve belirsizlik vardı içim de. Amma velakin buluştuk, uzun bir sessizlik oldu, sonra ortamı ısıtmak için şakalar yapmaya başladı ama sonun da asıl konumuza gelmiştik. Haklı olduğumu biliyordu ve bu onu daha çok incitiyordu, hasta olduğu için fazla uzatmak istemedim ve evine götürdüm. Tam sokağa girerken.

-Sen buradan git, annemler görmesin.

-Zaten giden hep biz değilmiyiz.

Dedim ve çok şiddetli geçen bir kaç aydır içim de tuttuğum şeyler ağzım dan çıkmaya başladı. Ve bana ne yaparsa yapsın o sözleri söylediğim için pişmanım. Ben konuştukça gözleri doluyordu, o maviş gözleri. Haklıydım ve kendini savunabilecek bir yer bırakmamıştım. Kavgayı bitiren söz ise ''Bu da kalp Damla'' demiştim, arkamı döndüm iki adım attım ve geri döndüm, o maviş gözlerin den akan damlaları gördüm. Sarıldım öptüm teselli ettim ve evinin kapısından girdiğini görebilecek kadar bekledim. Sonra oturdum kuytu köşe çevremdekilerin beni göremiyeceği bir yere, bir sigara yaktım. Eğdim başımı önüme o gözleri aklıma geldikçe, gözlerim dolmaya başladı ve telefonuma Cengiz'den bir mesaj geldi. ''Buranın manzarası çok güzel kanka tam atlamalık.'' Teselli etmeye yine başladım onunla konuştuğumu söyleyip, herşeyin güzel olacağını söyledim. O günden sonra Damla ile konuşmadık.

Aradan beş sene geçti. Cengiz, Ankara'ya taşındı, sonra geri İstanbula taşındı, hala görüşüyoruz. Damla Alman'yaya taşındı, nasıl olduğundan bir haberim yok. Ben ise bazı geceler o anlar aklıma gelip bir sigara yakıyorum. Geriye kalan ucu açık bir hikaye daha, başarısız bir ilişki ve zedelenmiş bir dostluk. 



ESKİ BENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin