4. Bölüm

195 9 2
                                    

Ifade vermek için karakola gittik. Her şeyi anlattıktan sonra eve gitmek için dışarı çıktık. Ben çantamı yukarıda unuttuğumu fark edip tekrar karakola girdim. Çantamı almıştım. Tam aşağı iniyordum ki bir polisin telefonla konuştuğunu duydum.

" -Evet.
-Kayıtları değiştirdim.
-Hayır. Sizi bulamazlar.
-Selin ve Melek.
- Ödemeyi ne zaman yapacaksınız?
-Nerede?
-Bir dakika yazmam gerekiyor.
-Bir daha söyler misin?
-....... . Tamam yarın orada olurum.

Bizim hakkımızda konuştuğuna emindim. Hemen aşağı indim. Selin ve Murat'a konuşmamız gerektiğini söyledim. Hemen Selin'in evine gittik.
Selin yiyecek bir şeyler getirdikten sonra duyduklarımı onlara anlattım. Bu adamlar her kimse kimliklerinin ortaya çıkmasını istemiyordu. Ayrıca karakoldaki tek adamın bu olmadığını da anlamıştık. Bu işi polis halledemeyecekti. Bizim halletmemiz gerekiyordu. Bugün karakolda duyduğum adresi ezberlemiştim.
Sanırım yarın gitmemiz gereken bir yer vardı.

Ertesi sabah dünkü olayların da etkisiyle biraz yorgun hissediyordum.
Kahvaltı yaptıktan sonra Murat'ın evine gittim. Selin benden önce gelmişti. Bugün olabilecekleri konuşuyorduk. Oraya gitmenin tehlikeli olduğunu biliyordum. Ama kim olduklarını öğrenmek istiyorsak oraya gitmeliydik.
Saat iki olduğunda Murat'ın arabasıyla dün duyduğum adrese gittik. Henüz kimse yoktu. Biraz bekledikten sonra ilerden bir araba geldi. Neyse ki bizim araba biraz daha gerideydi de görmedi bizi. Dün karakola gördüğüm polisti bu. Ama başka kimse yoktu. Yaklaşık üç dakikadır kimse gelmiyordu. Sonra çok yüksek bir sesli bir patlama oldu. Geride olduğumuzdan dolayı bize bir şey olmamıştı. Ancak polis ölmüştü.

Sanırım birileri ödeme yapmayı sevmiyordu.

Ne yapmamız gerektiği hakkında herhangi bir fikrimiz yoktu. Ama bir şeyler yapmalıydık. Bu adamların kim olduğunu hala bilmiyorduk ve bu benim canımı sıkmaya başlamıştı.

Işe fabrikadan başlamaya karar verdik. Sonuç olarak orada bulunmuşlardı. Bir şeyler bulabilirdik belki.
Ertesi gün buluşmak üzere ayrıldık.
Gece uyuyamamıştım. Sürekli bu adamları düşünüyordum. Belki o adamlar....

Sabah kalktığımda saat on birdi. Ilk defa bu kadar geç uyanmıştım sanırım. Üçte buluşacaktık. Yeterli zamanım vardı. Hemen kahvaltı yapıp masamın başına geçtim. Düşünmek için burayi kullanırdım. Aklıma gelen şeyleri yazardım, çizerdim. Ama şu an aklıma o kadar çok şey geliyordu ki ellerim beynimin hızına yetişemiyordu. Yine de bir çok şey yazmıştım.
Saate baktığımda üçe çeyrek vardı. Hemen evden çıktım. Taksiye binip Selin'in evine geldiğimde tam zamanında geldiğimi fark ettim.
Oturup biraz konuştuk. Oraya gittiğimizde nelerle karşılaşacağımızı bilmiyorduk. Adamların geri dönme ihtimali vardı. Çok tehlikeliydi. Dikkatli olmalıydık.

Fabrikaya geldiğimizde bir önceki gelişimizden beri çok şey değişmediğini fark ettim. Bu sefer ne olursa olsun birbirimizden ayrılmayacaktık. Içeri girdikten sonra ilk işimiz içeride herhangi birinin olup olmadığını kontrol etmek oldu. Tahmin ettiğim gibi kimse yoktu. Hemen etrafı incelemeye başladık.

Yaklaşık iki saat geçmişti. Ama önemli bir şey bulamamıştık. Birden Murat "Buldum" diye bağırdı.
Yanına gittiğimde gördüğüm şey ise....

Eveeeet. Devamı diğer bölümde .....
Umarım beğenmişsinizdir.

OLASILIKSIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin