5.BÖLÜM

33 4 1
                                    

Veee son yapılan ortaklığa baktım.Evet gerçekten son yapılan ortaklık babamla Baran aras ındaymış.Demekki babamın beni bulmasının nedenlerinden biride buydu.Tabi yaa.Nasıl anlamadım baran herşeyi bu ortaklık olduğundan beri biliyodu.Hatta belki beni sırf bu yüzden burda kaldırttırdı.O baştan beri benim babamdan kaçtığımı biliyodu.Tam bir hayvanmış bu Baran iti.Düşüncelerimden beni alı koyan Nilay oldu.
-Ne o daldın gittin bulabildinmi bari bir şeyler?
-Evet evet buldum.Hadi ben artık gidiyim abinle babama yakalanmadan nasıl olcaksa artık o.
-Aslında abimlerin göremiyeceği bir arka kapı var. Ordan çıkabilirsin.Ya bir dakika ben sana niye yardım ediyorumki hayır yani ben şimdi sana yardım etmekle abime ihanet etmiş gibi oluyorum dimi
-Valla tatlım orasını sen iatedin yardımıda sen ettin kapıyıda sen açtın dosyayıda sen buldun bana da işime yarayanı öğrenmek kaldı öğrendimde bu da senin bana bir hediyen olsun.
-Abim beni parçalamazsa iyidir.
-Parçalamaz parçalamaz sen şu kapıyı göster bana.
-Tamam mutfağın içinden geçiyo arka Bahçe kapısı.
-Gidelim o zaman...
Mutfaktaki kapıyı Nilay açtı.Arka bahçe manzarası güzeldi.Ama tabikide şuanda bahçeyi süzecek zamanım yoktu.Hemen etrafıma baktım tamam kimse yok. Şimdi çıkabilirim.Çıkmadan önce içimden bir ses Nilaya sarılmam gerektigini fısıldadı.Düşüncelerimle Nilaya döndüm.
-

Nilay burda az zaman da kalsam çok yardımın oldu.Teşekkür ederim.Ben normalde çok dram olaylarına karışmam ama eğer karşımdaki kişiye birazcıkda olsa değer vermişsem ve bir daha onu göremeyecek isem gerçekten duygulanırım.Bu çok sulu göz olduğum manasına gelmez.Fakat bende ağlarım.Sadece hiç kimseye belli etmem.Seni nerdeyse hiç tanımıyorum ama öyle bir şey varki sana kanım da ısınıyo.Kısacası seni özliyeceğim belkide tek çocuk olduğum içindir bilmiyorum.Sanki sevgilimden ayrılıyomuşum gibi oldu dimi.Gene kendimi ifade edemedim.Ahh bıktım şu huyumdan ne var sanki aklımdan geçenleri okuyabilsen.Ama tabiki hepsini değil sadece senin ile ilgili düşüncelerimi.Neyse battıkça battım hadi ben kaçtım.

-Derin bir kere aklından geçenleri okuyamam.Ne yazıkki daha teknoloji o kadar ilerlemedi.Ama şuan seni anlıyorum.Çünkü aynılarını bende hissediyorum.Neden bilmiyorum ama senin burada kalmanıda istiyorum.Sanırım benimde sana kanım ısındı gitmesen olmazmı hem sen neden
gidiyosunki sorun ne? Ayrıca nereye gidiyosun kalıcak yerin varmı?

-Ben kalıcak bir yer bulurum ama burda daha fazla kalamam Yoksa abinle baban içeri dalıcak bende hocanın sınavda işlemediğimiz konudan soru sorduğunda şaşırmış ve önüme şaşkın şaşkın bakmış gibi bir yüz ifadesiyle ortada kalıcam.

-Kabul et kötü bir benzetmeydi.Neyse ilk ve son sarılmamızı yapalımmı?

-Olur.Sarışın güzeli.
Ben gene bir lakap bulmuş takarken Nilay bana yaklaşarak kollarını açtı ve sarıldı.Tabi bende boş dururmuyum? Tabikide hayır.Bende kollarımı Nilayın ince beline doladım ve sarıldım.Sarılma faslı bittikten sonra ilk ayrılan ben oldum? Mağlum çok dram olaylarına gelemiyorum.

-Bir daha görüşelim. Olurmu? Kendini özletme.

-Merak etme bıkıcaksın benden.Telefon numaranı versene.Öyle görüşürüz.

-05...............
Nilayın telefon numarasını aldıktan sonra telefonu arka cebime koydum.
-Bays...dedikten sonra Nilayın yanından ayrıldım.Daha fazla duygu patlamasını bünyem kaldıramazdı.Zaten içimde kötü bir his var.Bunun üzerine bide ayrılma özlemini eklersem oracıkta patlayabilirdim.

-Ünal Bey Derin sizin yüzünüzdenmi intihara kalkıştı?
Duyduğum ses Barana aitti ve çok yakından geliyodu.Benim hemen burdan ayrılmam gerekiodu yani Baranlar beni bulmadan. Ben bu düşünceler arasında koşmaya başlamıştım bile.Artık ayaklarım beynimin komutunda değil kendi bildikleri gibi hareket ediyodu.Ben de ayaklarım nereye giderse oraya gidiyodum.Sonunda ayaklarım kendi bildiğini okumaktan vazgeçip beynimin dediğini uyguladılar ve oldukları yerde kaldılar. Bende derin bir nefes aldım.Arkama baktığımda çok yol kat ettiğimi anladım yani Baranların evinden bayağı uzaklaşmıştım.Daha sonra karnımın zil çaldığını hatta birazdan halay çekiceğini anladığım an önümdeki sade ve şık resteoranta girdim.Normalde buraya iki kişi gelselerde umursamadım ama herkezin güzel gösterişli ve şık giyindiğini görünce üzerimdekilere baktım.Yarım bol siyah ve beyaz çizgileri olan bir t-şhröt altına yüksek bel bir  siyah dar paça bir pantalon ile gayet spor bir görünüşe ulaşmıştım. Burası için hiç uygun bir kıyafet olmasa da dışarı için uygun bir giyim tarzıydı.Ayrıca ben zaten öyle gereğinden fazla kısa ve çok süslü elbiseler
giymem.Tamam ben hiç elbise giymem.Ben hayallere dalmışken yanıma gelen garson beni hayallerimden ayırdı.
-Hanımefendi menü alıcaksanız şurdaki masaya oturabilirsiniz.Arkanızdaki insanlar sizi bekliyor bir şey sipariş etmiyeceksiniz de çıkarmısınız bu kadar insan sizi beklemek zorunda diğil!

-Bir bana bağırma iki sen benim kim olduğumu bilmiyomusun üç burda bekleyen insanlar dediğin sadece iki insan onlarda halinden memnun gibi duruyor.4sen kim olduğunu sanıyosun da bana bağırıyosun!!!

-Af edersiniz ama siz kimsinizde beni küçük görüyosunuz!
-Ben kimim öylemi ben kimim ben Türkiyenin en ileri gelen ailenin kızı Derin Korkmazım bilmem anlata bildimmi?
-Hıı sen Derin Korkmazsan bende Murat Dalkılıcın kardeşiyim.BİLMEM ANLATA BİLDİMMİ?
-Hımm az önce siz diyodun şimdi sen oldum öylemi bide benim Derin Korkmaz olduğuma inanmıyosun öylemi ben Derin Korkmazım ama sen Muratın diğil kardeşi yanından geçen insan bile olamazsın anladın mı beni.
Kendini beğenmiş insanla kısa bir konuşmadan sonra çantamdan kimliğimi çıkardım ve garson olan adamın gözünün içine sokucak şekilde yüzüne tuttum.
-Şimdi anladınmı  benim kim olduğumu?
-Özür dilerim efendim ben sizi şey sandım..Ben sizi tanıyamadım.Affedermisiniz?
-Başka zaman olsa seni burdan kovdurur artı şehir dışıma çıksan dahi iş bulamazdın ama dua et iyi günümdeyim ve acelem var.Yoksa senin yerimde olsam hayata küserdim.Birdaha da insanlarla düzgün konuşmayı öğren. Gerçi kime diyorum ki sonuçta sen hayvan olduğun için değil düzgün kounuşmak sen türkçe bile konuşamazsın.
-Haklısınız efemdim ama b-
-Daha fazla konuşmanın lüzümu yok.Battıkça batıyosun zaten.
Daha fazla adamı dinlemeden kırmızı beyaz rahat ve minik koltuklardan birine yerleştim.Daha sonra yanıma esmer uzun boylu garson diye tahmin ettiğim adam geldi.
-Ne alırdınız hanımefendi.
-Ben bir hamburger menü alabilirmiyim.
-Tabi hemen getiriyorum.
-Teşekkürler
Adam daha teşekkürlerimi duymadan yanımsan çekip gitmişti.Ayrıca sanki beni yıllardır tanıyomuşta trip atıyomuş gibi geldi bana.Zaten konuşmalarıda soğuk soğuk söylemişti. Bu adamın benimle derdi neydi böyle.Ahh tabi garson arkadaşıyla tartıştığımı görmüş ve bana sen sanki dünyanın en mükemmel insanısın da arkadaşımı küçümsüyosun der gibi bakmıştı bana. Sanki nefret de vardı gözlerinde.Bir bakışdan bu kadar çok anlam çıkartabildiğime inanamadım.Gerçekten kendimi kötü biri gibi hissettim.Ama öyle değil.Hata o garsonda.Bana düzgün bir dille ve sesini yükseltmeden konuşsaydı olay bu kadar büyümezdi.Ayrıca ben neden bir insanın bakışını bu kadar önemsedim ki.Keşke hiç bakmasaydım.
-Yemeğiniz geldi efendim.

-Pardon bir şey sorabilir miyim?

-Tabii.dedi konuşmak istemezmiş gibi.Bana değil etrafa bakıyordu.

-Acaba az önce olan küçük tartışmayı duydunuzmu?

-Yani bunun sizi ilgilendireceğini düşünmüyorum.

-Hımm.Sanırım duymuşsunuz bu yüzden mi bana sanki çok kötü biriyim gibi davranıyosunuz.

Garsonun az önceki umursamaz halinden eser kalmamıştı.Dikkatini çevreden alıp bana verdi.Evet.Tam gözlerime bakıyordu.

-Açık mı konuşmak istiyosun?

-Mümkünse evet.

Şaşırmıştım.Yani bir anda tüm dikkatini bana vermesi garibime gitmişti.Yanımdan geçip karşı sandalyeyi kendine doğru çekip oturdu.

-Siz zenginler hep aynı olmak zorundamısınız?

-Anlamadım.

-Yani adınızla değilde kişiliğinizle davranamazmısınız?

Söyledikleri canımı acıtıyordu.Bir bakıma doğruydu.Ama ben böyle yetiştirilmiştim.Sözlerinde öfke vardı, gözlerine bakamadım kafamı eğdim.

-Haklısın, demekle yetindim.Haklıydı.Doğru söylüyordu.

-Neden? Neden bizi küçük görüyosunuz? Biz dilenci miyimiz? Empati kuramıyomusunuz siz? Ya siz niye adınıza güveniyorsunuz?Kişiliğinizmi yok?Ama size bir şey söyliyim mi? Biz sizin gibi olamayız.Çünkü biz kişiliksiz değiliz.

Başımı kaldırıp gözlerine baktım.Hayal kırıklığı vardı.Söyledikleri hüarfiyen doğruydu.İşte canımı acıtan buydu.

-Se-sen haklısın.Ben dediğin gibi adıma güvenen bir zavallıyım.Ama inan bizim de dertlerimiz var.Yani diğerlerini bilemem ama benim dertlerim var.Şunu bil istiyorum zenginiz diye hayat bize gülücek diye bir şey yok.Siz neydeniz biz de oyuz.Ama genede sen sonuna kadar haklısın.Dertlerim olmasa, beni sevenler olmasa ölmek isterim.

-Şey...Ben seni üzmek için söylememiştim.Özür dilerim.

-Önemli değil hepsi doğruydu.Sen haklısın.Asıl ben özür dilerim.Tartıştığım arkadaşındanda benim adıma özür dile.

Dedikten sonra ayağa kalktım ve cafenin çıkışına ilerledim ve cafeden çıktım.Morelim bozulmuştu.Garson ağır ama doğru konuşmuştu.

ACI AMA TATLIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin