《2》

179 20 13
                                    


Toprak kokuyordu her yer. Hazar gözlerinde pusuda bekleyen göz yaşlarının akmaması için direndi.

Ela'nın mezarının yanındaydı. Toprağa dokunamıyordu. Dokunmak istemiyordu. Öldüğüne inanmak bile zorken mezarına nasıl dokunabilirdi?

"Bir gün ben ölürsem, hayatına devam et olur mu?" Dediğinde dudaklarına buse kondurmuştu Hazar'ın. Sinirlenmisti. Nasıl olur da böyle konuşurdu? Ona bir sey olursa yaşayamazdı Hazar.

"Hayatım ölürse ben nasıl yaşayabilirim ki?"

Hazar'ın aklına gelen düşünceler beynini kemiriyordu. Ölmemesi gerekiyordu. Ona yaşattığı acıları telafi edecekti daha. Pişmandı Hazar. Yaptığı her şey için pişmandı.

Çocuklardı daha. Başlarda Ela'ya olan aşkını inkar ediyordu. Ela onun aksine cesurca aşkları için savaşıyordu. Keşke diye geçirdi içinden keşke çocukluk yapacağıma o zamanları dolu dolu geçirebilseydik.

Telefonuna gelen mesaj sesiyle telefonunu açtı. Asya mesaj atmıştı. O günden sonra onu bir daha görememişti. Görmemesi Asya için de iyiydi.

En son yazdığı mesajdan sonra cevap vermemişti. Üstünden 1 hafta geçince mi aklına gelmişti.

"Sana yardım edeceğim. Tabi beni öldürmezsen."

Bu kız kendisine nasıl yardım edebilirdi ki? Tanrı aşkına Hazar kaç yıldır aramasına rağmen bulamadı. Asya'nın bulması da imkansızdı. Ayrıca sınırı hala geçmemişti.

"Edemezsin. Ve hala seni öldürmek gibi planlarım var." Diye yazıp yolladı Hazar.

Ela'nın mezarında başka bir kızla konuşuyordu. Hazar kendine gelmek için saçlarını çekti ve oradan uzaklaştı. Ela onu bu şekilde görmemeliydi.

Mezarlığın girişine park ettiği arabasına bindi ve gaza bastı. Bir an önce eve gidip uyumak istiyordu. Dün gece yine bir kızla yatmıştı. Ela gibi diye. Ve kızın sadece burnu Ela'ya benziyordu. Hazar iyice çıldırmış olmalıydı.

Mesaj sesini duyduğunda umursamadı. Eve gidince bakardı nasıl olsa. Hazar yorulmuştu. Yaşamaktan, nefes almaktan yorulmuştu.

Dünyada yaşaması için tek bir sebep bile yokken yaşıyordu iste. Sevgilisine söz verdiği gibi yaşıyordu. Ela hep ölüm hakkında konuşurdu. Ona boyle şeyler konuşmaması gerektiğini defalarca kez söylemesine rağmen susmazdı. Hazar onun bu huyundan nefret ederdi. Dediği gibi de oldu. Öldü. Geride bıraktıklarını düşünmeden bu dünyayı terk etti.

Villanın önüne geldiğinde arabayı park etti. Güvenlikçiye selam dahi vermeden bahçenin içine girdi. Anahtarlarını evde unutmuştu. Zile basarak kapının açılmasını bekledi. Kısa süre sonra hizmetli kapıyı açtı.

"Hosgeldiniz Hazar bey." Dediğinde içeriye girdi. Nilay hanım ve Osman bey işte olmalıydılar. Hazar onların bu hallerine alışkındı.

Odasına girip kendini yatağa attı. Sadece kafa dinlemek istiyordu ama hayat buna bile izin vermiyordu. Telefonunu çıkarıp mesajı açtı.

"Konuşalım. Bana zarar vermeyeceğini biliyorum."

Kızın kendini bilmiş tavırları Hazar'ın hoşuna gidiyordu. Içinde bir yerlerde bu kıza güvenmesini söyleyen bir taraf olsa da son attığı mesajdan sonra cesaret edemiyordu.

Lakin Hazar Ela'nın katillerine dair ufacık bir ipucu icin her şeyi yapardı. Yatakta doğrularak yazmaya başladı.

"3 saat sonra barda ol."

¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤

"Bora ben ne kadar içtim?"

Hazar, Asya'yı beklerken sarhoş olmuştu. Bora ise kardeşinin her zamanki haline gülüyordu. Sarhoşken hiç çekilmez oluyordu!

Ela GibiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin