Yalpalayarak yürüyen sersem bir sarhoşun umrunda olan şeyler kadar çok sevdim seni , tütünü sararken elleri titreyen bir ihtiyarın sancılı yüreği gibi vurgundum sana . Tahta taburede oturmuş demli çayını yudumlayan adamın gözlerinde ki hasret kadar uzaktım sana . Öyle içten öyle yürekten evlatlarını izleyen bir annenin sevgisi kadar sadıktım . Bir tebessümün hüznü kadar masum , bir gülüşün öfkesi kadar edepli , gözlerin kadar güzel sevdim seni. Amansız , zamansız , hesapsız kitapsız sevdim , ayın geceyi süslediği gibi yıldızların bir bir kayıp düştüğü an dilek tutanların umutları kadar , savrulanların dirhem dirhem döküldükleri kadar çok sevdim . Öyle bir yerden geliyorsun ki bana ellerim sazımın en ince tellerine dokunuyor ansızın, türkümüz malum her dilde aynı nakarat ben ise sadece sevdiğim kadın için çalıyorum sazımın tellerini , bugün yine senin için çalıyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜNEŞTE DEMLERİM SENİN ÇAYINI
Thơ caDokunsan satırlarıma , anlasan bir kere beni , senin olan bu aciz beni , okusan satırlarımla içimi , okusan .