Acı... Tek kelime, iki hece, üç harf... Ağızdan çıkması, söylenmesi kolay bir kelime. Peki ya insana hissettirdikleri... Hissettirdikleri ise söylenmesinin kolaylığına inat dayanılmaz bir şeydi. Dayanılmazlığın doruğunda olduğumuz anlarda acı da had safhada oluyordu.
İnsanın ruhuna dokunan acının ise anlatımı bile öldürüyordu hele pençeleriyle ruhunun en hassas köşesine bıraktığı çiziklerin ise kapanması zor, hatta imkansızdı. Ruhundaki çiziklerin akıttığı kana karşı ise vücudunun tek tepkisi yalnızca gözyaşı akıtmaktı. Çiziklerdeki kan durmadıkça senin göz yaşların da durmazdı, duramazdı. Kan aktıkça akardı, sen ağladıkça ağlardın; bitmezdi bu kısır döngü.
Kollarımdan tutup beni annem ve babamın kanlı bedenlerinin başında tutan adamlara dönüp bir şey diyememek beni kahretse de, yapamıyordum; ağzımı konuşmak için açtıkça ağzımdan tek çıkan hıçkırıklarım oluyordu. Benim isteğim dışında boğazımdan firar eden acı hıçkırıklarım. İçimdeki fırtınanın yansıması hıçkırıklarım. Göz yaşlarım, yanaklarımı oradan da boynumu ıslatırken çoktan tişörtümün önünde bir koyuluk oluşturmaya başlamıştı. Koyuluğun tonu iyice artarken ağlamam da giderek kontrol edilemez bir hal alıyordu.
Yavaş adımlarla bana doğru gelen adama çevirdim bakışlarımı. Gözlerinin harelerini kaplayan nefret ve tiksinmememe sebep olan sırıtışıyla yanıma yaklaşmaya devam ediyordu. Gözlerimi gözlerinden ayırıp ayaklarıma odakladım. Anneme ve babama bakamıyordum, bakmak istemiyordum. Onlar orada kıpırdamadan yatarken benim burada nefes almam haksızlıktı.Onlar orada cansız yatarken benim yaşıyor olmam haksızlıktı. Eğer onlar orada öylece yatıyorsa benim de onlarla beraber orada öylece yatıyor olmam gerekiyordu. Böyle olmamalıydı...
Dibime kadar giren adam saçlarımdan yüzüme düşen birkaç parça tutamı eline alıp parmağının etrafına sarmaya başladı. Ben hala ayaklarıma bakarken yüzünü yüzüme doğru yaklaştırdı. Tiksindirici nefesini yüzümün gereğinden daha fazla yakınında hissederken gözlerimi kapayıp nefesimi tuttum.Ben kafamı ondan uzaklaştırmaya çalışırken bu kez boşta olan eliyle sertçe çenemi kavradı. Yüzüm ona doğru dönmüşken gözlerim ona inat yüzüne bakmıyordu. Burnunu yanağımdan başlayıp saçlarımın üzerini örttüğü kulağımın dibine kadar tenimin üzerinde gezdirerek getirdi. Tenime temas eden tenine küfürler ederken gözlerimi daha sıkı yumdum. Kulağımın üzerine nefesini üfleyerek "Yüzüme bak." dedi. "Onlar gibi olmak istemiyorsan yüzüme bak." Onun sözlerine aldırmazken çenemde duran eli sertleşti ve yüzünü saçlarımın arasından yavaşça çekip dik bakışlarını yüzümde sabitledi. "Yüzüme bak." dedi, az öncekine nazaran daha gür ve sinir barındıran sesle. Gözlerimden yaşlar akarken bir yandan da yüzüne bakmamak için gözlerimi ondan kaçırıp duvar kağıtlarının üzerindeki kuş desenlerine odaklanmaya çalışıyordum ki yüzümde hissettiğim sızıyla kafam sağa doğru savruldu. Atılan yokatın etkisiyle yanağıma iğneler bat8yormuş gibi hissediyordum. Daha yüzümü kaldırıp ne olduğu anlayamadan karın boşluğumda hissettiğim acıyla iki büklüm oldum. Saçlarımın bir anda büyük bir hızla çekilmesiyle zorla kalkarak yüzüne baktım. Saçlarıma biraz daha kuvvet uygulayarak "Sana. Yüzüme. Bak. Dedim." diyerek kafamı savurdu. Yanımdan bir kaç adım uzaklaşıp aniden bana doğru döndü. Tekrar ne olduğunu anlayamadan yüzüme yediğim ikinci tokatla bu kez diğer tarafa savruldum. Karnıma yediğim ikinci darbeden sonra ise hala ağrısı geçmemiş karnım az öncekine göre çok daha fazla acıyla iki büklüm olmama neden oldu. Yüzüme yediğim üçüncü tokatla bu kez beni tutan kollar beni tutmayı bırakmıştı. Ben yerde iki büklüm kıvranırken mideme doğru yediğim tekme ile nefesim kesilmiş, daha onun acısını sindirememişken birkaç saniye sonra tekme atılan yerde hissettiğim sızıyla artık acıya dayanamayan bedenim gözlerimi karanlığa kapatmama sebep oldu. Tabi, olmam gerektiğini düşündüğüm yerde; annem ve babamın yanında.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
EMANET
General FictionO ailesini kaybetmiş, yapayalnız kalmış bir kızdı. O sadece babasının tanımadığı birine emanet ettiği kızdı. Diğeri ise kendisine emanet edilenin güvenliğini sağlayıp kendi intikamını alacaktı. Ama her şey onların yapmak istedikleri kadar kolay de...