İZ- 1.Bölüm

1.8K 35 18
                                    


İNTİKAM ZAMANI

İZ-1
Multimedia: Eylül

Kahverengi saçlarımı omuzlarımdan geri atarak okulun kapısından geçtim. Alışkın olduğum için tüm gözlerin bana dönmesini umursamadan sınıfıma doğru yürüdüm. Erkeklerin gözdesi olmak hoşuma gidiyordu ama hiçbirine yüz vermek istemiyordum. Bana göre değillerdi, hem benim sevgilim vardı! İnek tipli öğrencilerle ya da yüzü sivilce dolu erkeklerle işim olmazdı.

Kısa eteğimi düzelterek merdivenlerden çıktım. Koridorun sonundan bana doğru koşan Merve'yi görünce gülümsedim. Gelip kollarını boynuma doladı. "Günaydın, koca gözlü kız." Diye selamladı beni. Gülümsedim. "Günaydın Merve," dedim sınıfa girerken.

Merve'nin benim için tuttuğu sıraya oturdum. Dersimiz coğrafyaydı ve en nefret ettiğim derslerden biriydi. Zaten çok çalışkan değildim, derslere bile zorla giriyordum. Evet, dışarıdan bakılınca zengin züppe gibi görünebilirdim. Babam iş adamıydı ve şirketimiz vardı. Kocaman bir evde oturuyorduk ve maddi durumumuz gayet iyiydi.

Nilay Hoca ders girdi ve yine her zamanki gibi anlamadığım şeyleri anlatıyordu... Kafamı sıraya koydum ve dersten koptum. Hocanın "Eylül kaldır kafanı!" demesiyle birlikte yerimden sıçrayarak kafamı kaldırdım. Gözlerimi devirerek dersi dinliyormuş gibi yaptım. Ölüm gibi gelen kırk dakikanın ardından zil çaldı ve hızlı adımlarla kantine yürüdüm. Her ders sonrası çayımı içmem gerekiyordu, alışkanlık olmuştu. Kantinden çayımı aldım ve boş bir masaya geçtim.

Karşımdaki sandalyenin çekildiğini görünce kimin geldiğine baktım. Adını dahi bilmediğim çirkin çocuk karşıma oturdu. Yüzünde sivilceler vardı ve gülümseyince diş telleri ortaya çıktı. Kusmamak için kendimi zor tuttum ve tiksindirici bakışlarla çocuğa döndüm. "Pardon?"

Çocuk asi tavır takınarak "Konuşmaya gelmiştim," dedi. O sırada kocaman bir kahkaha patlattım ve kantinde olan herkesin bize bakmasını sağladım.

"Ya ben anlamıyorum. Siz nerenize güvenerek geliyorsunuz yanıma? Tipinize bakmadan benim gibi bir kızın yanından geçmeye bile utanmıyorsunuz. Şu tipe bak... Sivilceli, diş telli... Kim bilir daha ne kusurların vardır. Fakir şey... Çirkinsin işte! Yaşama sen ya, öl. Def ol!"

Çocuğu herkesin içinde gayet güzel azarlamıştım. Sandalyeden sinirle kalktı ve boynumu elleriyle sıkmaya başladı. "Senden bunun intikamını çok pis alacağım... O gün geldiğinde görüşürüz, Eylül." Dedi.

Sandalyeyi yere çarparak kantinden çıktı. Herkesin bizi izlediğini fark edince gülmeye başladım. "Ah, şu kendini bilmezler..." diye bağırdım arkasından. "Sizde dağılın! Çok mu komikti de izliyorsunuz?" diye azarladım başıma toplanan insanları. Hepsi fısıltılar eşliğinde başka tarafa yürümeye başladı. En son yalnız kalınca sandalyeye bir hışımla oturdum. Sinirden titriyordum resmen. Kimdi o ya! Rezil şey!

Ders zili çalınca sınıfa döndüm ve Merve'yi sırada otururken buldum. Olanlardan onun da haberi olmuştu. Her şeyi baştan anlattım ve iyi yaptığımı söyledi. Tabii ki iyi yapmıştım! Ben Eylül Sancar, her şeyi çok bilen bir kız, saçma bir şey yapmazdım.

Tüm okul gününü derste uyuyarak geçirmiştim. Çıkış zili çalınca çantamı topladım ve Merve ile alışveriş merkezine gidip biraz kıyafet almaya karar verdik.

Taksiye binip Avm'nin önünde indik. Ücreti ödedikten sonra ilk önce kahve içmeye karar verdik ve kahve durağına oturduk. Ben Semih'i de çağırmaya karar vermiştim. Ah şu sevgilim olan Semih. Merve'de sevgilisi Akın'ı çağırdı. Onlar gelene kadar biz kahvelerimizi sipariş etmiştik.

Merve birden bağırdı. "Oha lan biz yarın yaz tatiline giriyoruz! Nasıl unuturum lan ben bunu!"

Birden benim de aklıma geldi yarın karnelerin alınacağı. Özel okulda okuduğumuz için bizim karnelerimiz her zaman yüksek geliyordu. İşte ben bu okulu bu yüzden seviyorum ya!

Semih ve Akın geldiğinde onlarda birer kahve içtiler ve hep beraber alışveriş yapmaya karar verdik. Onlarca mağaza gezip bir sürü kıyafet aldık ve sonunda eve varabildim. Zili çalınca kapıyı hizmetlimiz Ayşe abla açtı. Direk odama çıktım ve tatil planlarımı yapmaya başladım.

3AY SONRA

Whatsapptan gelen mesaj ile gözlerimi araladım. Tanımadığım bir numara mesaj atmıştı.

O: "Selam"

Profil resmine baktım ve siyah bir profil koymuştu.

Ben: "Kimsin?"

O: "Numaranı gruptan aldım."

Merve'nin kurduğu gruptan almış olsa gerek diye düşündüm.

Ben: "Nerde oturuyorsun?"

O: "İstanbul'a taşındım bu sene."

Ne yazık. Ben İzmir'de oturuyordum, O İstanbul.

Ben: "Hmm..." diyerek yatağımdan kalktım. 3 ay boyunca Merve ile birlikte Bodrum'a tatil yapmaya gitmiştik. O kadar eğlenmiştik ki... Hatta ben Semih'ten ayrılıp orada başka bir erkek arkadaş edinmiştim. Kısacası harikaydı. Bugün okulun ilk günü olmasına rağmen gitmeyecektim. Evde Merve ile kız günü yapacaktık.

Kahvaltımı yaptıktan sonra giyindim ve Merve'yi bize gelmesi için aradım. Yaklaşık on dakika sonra gelmişti ve film olarak 'Açlık Oyunları' izlemeye karar verdik.

Telefonumu elime aldım ve bugün bana yazan gizli numaraya mesaj atmaya karar verdim. Merve'nin görmemesi için baya çaba sarf etmem gerekiyordu.

Ben: "Ee napıyorsun?"

Anında çevrimiçi oldu.

O: "Oturuyorum, sen?"

Ben: "Film izliyorum arkadaşımla. Bu arada ismin neydi?"

O: "Ali. Tanıştığımıza memnun oldum Eylül."

Bir dakika. İsmimi nerden biliyordu?

Ben: "İsmimi nerden biliyorsun?"

O: "Ah, gruptaki konuşmalarınızdan görmüştüm."

Görüldü atarak konuşmadan çıktım ve telefonumu yanıma koyarak filmi izlemeye devam ettim.

Film bitince Merve gitmeye karar verdi. Onu uğurlayınca yatağıma uzandım ve sosyal medyalarda dolaşmaya başladım. Sıkıcı olduğunu anlayınca Ali ile konuşmak isteyiverdi canım. Girdim sohbete tekrardan. Çevrimiçi görünüyordu.

Ben: "Okula gitmiyor musun sen?"

O: "Gidiyorum."

Ben: "Fotoğrafın yok mu senin? Profilin niye siyah?"

O: "Belki senin için koyarım bir fotoğraf."

Gülümsedim. Gerçekten tipini çok merak ediyordum.

Beş dakika sonra mesaj attığını gördüm ve hemen tıkladım mesaja.

O: "Bak bakalım tipime."

Profil resmi koymuştu. Heyecanlanarak tıkladım profiline.

Mavi gözleri ve dümdüz dişleri ile sırıtıyordu fotoğrafta. Gerçekten çok tatlıydı.


İNTİKAM ZAMANIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin