Sandalyede oturan kıza tekrar baktı genç adam. Onu izlemekten asla bıkmazdı ki. Orta boyda ekose okul eteği,eteğinin içine sıkıştırdığı beyaz gömleği ve omzundan dökülen muhteşem bukleleri ile tam da karşısındaydı işte. Yanında sınıfından birkaç kızla oturuyor ve keyifle kahvesini yudumluyordu. Hala onu izleyen bir çift mavi gözü fark edememişti. Attığı kahkahanın kulağına dolmasıyla çikolata edasıyla eridiğini hissetti. Bir an koşup gülüşünü kimse görmeyecek şekilde sarılma isteği doğdu içine. Yanına gelip onu öpen Tibet'le kan beynine sıçradı. Öfkesini kontrol edemiyordu işte. Tibet onun ulaşamadığına ulaşıyor ve her daim yanında oluyordu. Hışımla oturduğu sandalyeden kalkarak kantinden koşar adımlarla çıktı...
XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX
Gazetecilere yavaşça ilerledim. Ne yaptığımın yeni farkına vardığımda iş işten geçmişti.Yüzüme bir gülümseme takarak gazetecilere döndüm. "Kısa tutarsanız sevinirim." Diyerek onları dinlemeye koyuldum.
"Tibet Bey ile ilişkiniz olduğu yönünde dedikodular var Umay Hanım doğru mu?" daha devam edeceklerken elimi kaldırarak onları durdurdum. "Tibet ile küçüklükten gelen dostluğumuzu biliyorsunuz. Böyle bir şeyin hiçbir zaman mümkün olmamasıyla beraber yalnızca eski günleri yad ettik. Teşekkürler." Diyerek konuşmamı sonlandırdım.Tibet'in yanıma gelerek elini omzuma atmasıyla arabasına doğru ilerlemeye başladık.
Sabah 8'e doğru uyanmıştım. Telefonumu kontrol ederek lavaboya ilerledim. Lavabodan çıkarak camımın karşısına geçtim. Pencereyi açtığımda yüzüme vuran kar soğuğu ile gülümsememe engel olamadım. Daima soğuğu seven insanlardan olmuştum. Kar taneciklerine karşı ayrı bir hayranlığım vardı. Hiçbiri birbirine değmeden, hepsi farklı şekillerde... Hızlıca üzerimi giyinerek aşağıya indim ve masadaki yerimi aldım.
Dışarı çıktığımda karın durduğunu fark ettim. Bahçeye hiç ayak basılmamış kar kalıp şeklinde duruyordu. Elime bir avuç kar alarak soğuğun tenime etkisini hissettim. Kar elimden aldığı ısıyla parmaklarımın uçlarından akmaya başlamıştı. Hayat da böyleydi işte. Avucumuzun içinde olmasına rağmen hiçbir müdahale edemeden kayıp gidiyordu. Bazen bu erimenin zamanını değiştirebiliyorduk. Kar yeniden yağmaya başladığında ellerimi cebime atarak arabama ilerledim.
Şirkete geldiğimde odama çıktım. Uzun bir çalışmadan sonra telefonuma gelen mesajla başımı dosyalardan kaldırdım.
GÖNDEREN:Tibet
Akşama davet varmış güzellik. 8'de seni alırım:)
Saate baktığımda 6'ya yaklaşıyordu. Çabucak hazırlanabilirdim fakat uğramak istediğim bir yer daha vardı. Odamdan çıkarak babama haber vererek şirketten ayrıldım.
Kapıyı yavaşça ittiğimde kapının üzerindeki küçük çan çaldı. Tezgahın arkasından çıkan Hasan Dede ile gülümseyerek ona sarıldım. Hasan Dede 65'li yaşlarındaydı ve eşi ile bu minik ama şirin yerde benim gibi kitap severlere yardımcı oluyorlardı. "Dur bakalım deli kız. Nerelerdesin bakalım?" "İyiyim dedeciğim kitap kokusuna hasret kaldım vallaha.Tüm gün dosyalardan kafamı kaldıramıyorum." Diye yakınırken kıkırdayan Ayşe teyzeyi gördüm. "Hoş geldin yavrum. Uzun zamandır yoksun özlettin kendini."
Saat 7 civarı eve gelmiştim. Odama çıkarak siyah dantel,uzun sırt dekolteli elbisemi giydim. Kırmızı rujumu sürerek diğer işlemlerimi bitirdim. Kapıdan çıktığımda aşağıdaki seslerden Tibet'in geldiğini anladım. Merdivenlerden indiğimde herkesin ağzı açık bana bakmasıyla kıkırdadım. Tibet'in yanına ilerledim. Gülümseyerek evden ayrıldık.
YAZARDAN:
Haberlerden sonra kendine gelememişti genç adam. Öfkeliydi hala. Adı gibi her yere çakmak yakıp kavurmak istiyordu. Bardağından bir yudum daha alarak çevresini incelemeye koyuldu. Ne kadar da sahteydi insanlar. Yüzlerindeki sahte gülümsemelerle birbirlerine oyunculuk yapmalarında üstlerine yoktu. Ayağa kalkarak garsonu yanına çağırdı. Kulağına birkaç fısıltı ile müziği değiştirmelerini söyledi. Dans eden çiftlerin oturmasıyla dans için ayrılan bölüme gitti. Tam zeybek müziğinin kulağını doldurmasına izin verecekken kapıdan giren kişiyle duraksadı. Bu o'ydu. Umay şuan tam da karşısında duruyordu. Tüm salon karanlıktı. İkisinin ortasında duran ışıkla genç kız ne yapacağını şaşırdı. Yanına gelen garsona çantasını uzattı. Bu sırada ellerinin titrediğini fark etti. Dans alanına yaklaşırken kuğu gibi süzüldüğünü gören genç adam da ona doğru bir adım attı Tüm salon sessiz ve gözler de bu çiftin üstündeydi. Herkes meraklı gözlerle onları izliyordu. Şimşeğin el işaretiyle müzik başladı. Genç kız bu kıyafetle nasıl oynayacağını düşlerken Şimşeğin hünerlerini sunmasını hayran gözlerle izliyordu. Harekete geçmesi gerektiğini düşünerek Şimşeğin etrafında yavaşça dönmeye başladı....
MULTİMEDYA UMAY'IN ELBİSESİ
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZÜMRÜD-Ü ANKA(ASKIDA)
Teen Fiction"Anka kuşlarının hikayesini biliyor musun Umay?" genç adamın göğsüne koyduğu kafasını kaldırarak aşık olduğu deniz mavisi gözlere baktı. "Hayır.Ama anlatmanı çok isterim." "Anka Kuşu,ölümünün yaklaştığını hissetmeye başladığı an kendisine kuru dal...