Baklates *3*

141 12 5
                                    

Öncelikle Merhaba arkadaşlar. 2 hafta boyunca sınavlarımla uğraştım giremedim Wattpad'e çok fazla daha sonra da biraz hoş olmayan olaylar oldu hayatımda Wattpad'e sadece okumak için girdim. Eğer yazmak için girseydim yazacaklarımdan daha sonra pişman olacaktım buna eminim. Neyse ki her şey yolunda :) Wattpad'e girdiğimde BAKLATES kaç okunma olmuş kaç vote olmuş diye bakmıyordum bile. Bugün bir baktım ki 157 okunma en son baktığımda 130 civarı bir şeydi tabiki daha kaç haftalık bir kitap ve 150 okunmayı görmek beni çok mutlu etti. Uzuuun bir aradan sonra yeni bölüm aşağıda :) Okuduysanız bir yıldızcığa basmak o kadar zor bir şey değil :) Lütfen yorumlarınızla beğendiğiniz ve beğenmediğiniz yerleri söyleyin ki diğer bölümlerde düzelteyim :) Umarım beğenirsiniz :) İyi okumalar :)

*HATIRLATMA*

  "Elisa intikam almam lazım anlıyor musun? Bana sakin ol falan demeye kalkma sakın. Anlattım sana da işte nasıl davrandığını o gerizekalının. Bana ya bana. Doğa Kaya'nın kızına. Hakaret etti bildiğin. Emir verdi emir. O kim ya? O kim Elisa o kim? Ben yuttururdum orada o kelimeleri ama Egesu teyzemin hatrına kaldı bu seferlik. Bir dahakine bırak Egesu teyzemi babamın hatrı olsun o çocuk o odadan sağlam çıkamaz."   

-Ertesi sabah-

Annemin aramasıyla pencere kenarındaki sabahlama görevimi bıraktım. Telefonu cevapladığımda annem içine su serpilmişçesine bir oh çekti. "Annecim iyi misin? Kahvatıya gel de konuşalım şu mevzuyu. Merak etme sen çıktı Poyraz. Egesu teyzen de çok merak ediyor bak seni. Hadi yavrum gelin." Canım annem ya. Dün onu da üzmüştüm o hiddetle. "Tamam annelerin gülü geliriz birazdan başlayın siz." 

Elisa'yı kaldırmaya çalışırken belki on kez yere düşmüştüm. Elisa'nın en iğrendiği şey annemle aynıydı. AYAK. Tabiki bir best firend olarak ayaklarımı kafasına bastırdım. O da saniyesinde çığlığı bastı. Hemen ağzını kapattım yoksa atılacaktık otelden. Önce Elisa'yı azarlayıp sonra geceden kalma olduğum için moraran göz altlarımı fondötenle kapatmaya çalıştım. Olduğu kadar olmadığı kader deyip kamyoncu dayı gülüşü yaptıktan sonra odadan çıktım. İki günde dengemi alt üst etmişti piçoz. Egesu teyzemlere geldiğimde önce anneme kocaman sarılıp sessizce özür diledim. O da saçımdan öptü. Son günlerin en huzur verici anıydı sanırım. Babama baktığımda onun da gözleri kızarıktı sinirden uyuyamadığı belliydi. Annemin onu sakinleştirmiş olmasına şaşmıştım çünkü çoğu zaman bunu başaramazdı. Babamın yanına gidip yanağına bir öpücük kondurduktan sonra Egesu teyzemlere de sarıldım. Olayı anlattıktan sonra Egesu teyzem bana acı bir gülümsemeyle bakarak "Aslında ne var biliyor musun? Sen... Sen Eflal'e benziyorsun. O yüzden böyle davranıyor olabilir." Eflal kimdi acaba? Sorsam kötü mü olurdu? Gözleri dolmuştu. Devam etti söze. "Eflal... Çok güzel bir kızdı. Tıpkı senin gibi saçları vardı. Gözleri senin gibi yeşildi. Eski sevgilisiydi Poyraz'ın. Sonbahar'da tanışmışlardı. O yüzden Poyraz, Eflal'e hep 'Şimşir' derdi. Şimşir yaz kış yemyeşil olan bir bitki türü. Ama asıl adı Adi Şimşir. Eflal intihar ettikten sonra ondan bahsederken hep 'Adi Şimşir' dedi. Eflal çok iyi bir kızdı. Ailesiyle de Poyraz'la da arası çok iyiydi. Söz vermişlerdi birbirlerine evleneceklerdi. Eflal'in bir sözü vardı hatta 'Yapraklarım dökülene kadar Poyraz'a aitim.' Sonra ne oldu, neden böyle oldu kimse bir şey bilmiyor. Kendini evde tek başınayken çatı katında bir ipte asılı şekilde buldular. Ayağının altında bir not. 'Şimşir'in yaprakları cehennem ateşinde yandı.' Poyraz buldu onun o halde bir de. Yıkıldı tabi yavrum. Sonra psikoloğa götürdük. Eskişehir'e geldik annenin haberi vardı ama görüşmek istemedim ben. Oğlum o haldeyken bir mutluluk istemedim. Hem de burada hep birlikte görüşmekti hayalimiz bozmak istemedim. Annenin lisede gittiği doktoruna gittik. Aslında emekli olmuştu fakat annenle görüşüyormuş biliyorsun evine gittik. Evinde ilgilendi Poyraz ile. Sonra o da vefat etti. Poyraz'ın haberi yok. Çok severdi o da Zelal hanımı. Poyraz'ın depresyonda olduğunu öğrendik. Sizin şu 'Ay depresyondayım çikolata yiyeyim.' dediğiniz depresyon değil yalnız. Ağır depresyon adı veriliyordu sanırım. Ayda bir randevu veriyordu bize gidip geliyorduk o dönem. 10. sınıfa geçtiğinde okulunu değiştirdik ve Rüya ve Mert ile tanıştı. Playboy dediğiniz şu yavşaklık evresine geçti. Zelal hanım da kendi haline çok bırakmamamızı ama isteklerine de karşı çıkmamamızı istemişti. Ben çok çabaladım Poyraz böyle biri olmasın diye çok uğraştım. Ama ne yazık ki hal böyle. Rüya ve Mert ile tanıştıktan sonra eğlenmeye de başladı. Zelal hanıma bunları telefonda anlattığımda ise artık tedaviye ihtiyaç olmadığını söyledi. Tedaviyi sonlandırdık. Seni görünce bir de Toprak'la birlikte. Eflal'i hatırladı sanırım. Hatta belki seni Eflal sanıyor. Kolundan tutup odaya soktuğunda bile belki seni Eflal olarak görüyordu. Bilmiyorum. Ama güzel Melek'im biraz anlayış göster. Lütfen."

Farkında olmadan ağlıyordum. Bu... Bu nasıl bir hikayeydi böyle. Annem ve Egesu teyzem bana yalvaran gözlerle bakıyorlardı. Annem "Hadi tamam de yavrum. Ben de anlattım biliyorsun ben de öyle bir dönem geçirdim. Poyraz şu an aynısını tekrarlıyor olabilir. Hadi kuzum." Annem yine en hassas noktama tuz ruhu dökmüştü. Babamı aradı o an gözlerim. Dirseklerini dizlerine yaslamış alnını tek elinin üzerine yaslamış, diğer eliyle de küpesiyle oynuyordu. Mavi gözleri koyulaşmıştı. Annem hep derdi 'Babanızın gözlerinin koyulaştığını gördüğünüzde hemen haber verin. Ya üzülmüştür ya kızmıştır yanında olmalıyım.' Babam, annemin depresyon dönemlerine yanında olanlardan biriymiş. Çok üzmüş annemi ama mutlu etmesini de bilmiş. Ara verelim de demiş ama özür dilemeden kalbini de almış. Annemin ailesiyle her şeyi düzeldiği anlarda tek sorunu babamla da olmuş, ailesiyle kötüyken babama sığındığı da. Babam da hassastı o yüzden bu konuda. Ona baktığımı görünce o da kafasını salladı kabul etmemi istercesine. Derin bir iç çektim. "Tamam." dedim. "Tamam biraz daha anlayışlı olacağım." Hepsi o kadar mutlu oldular ki anlatamam. Toprak ise Amasya'ya dönmüş Melisa teyzemler ile birlikte. Büşra teyzemin geri dönmesi gerekmiş gece dönmüşler. Tuğba teyzemin de eşi sıkıntı çıkarmış onlar da gitmişler. Anlayacağınız bir tek Damla teyzemler ile biz kalmışız. Elisa ve Nil'in kollarına girerek evden çıkardım. Havaya baktım ve bağırdım. "MEN operasyonu başlasıııııııın." Bana garip garip bakıyorlardı." Ne? MEN işte. Nil, Elisa, Melek. Operasyon kısmı da sürpriz."

Önce kızları otele götürdüm. Hep birikte giyindik bir de çantalarımıza plajda ihtiyacımızın olabileceği eşyalar aldık. Hayır hayır plaja gitmiyorduk ama gidebilirdik. Operasyon Poyraz'ı bulmak. Önce Alsancak'tan başladık. Barları tek tek hepsini gezmek istedik ama sadece bir tanesinde dışarıda duran kapı gibi adamlardan birisi bizi içeriye almadı. "Kızlar kesin burada. Bakın almıyorlar. E çocuk tabi yani o kadar Playboy ise annesinin dediği gibi namı vardır." Kızlar kafalarını salladılar. Aklıma numarasının olduğu geldi hemen aradım Sekoya'yı. Çaldı, çaldı, çaldı ve açıldı. Hızlı bir nefesle "Poyraz neredesin? Konuşmamız gerek." Arkadan mayhoş bir kahkaha geldi. Anlayamadığım şekilde o kadar ferahlatıcı geldi ki o kahkaha. Şeye benziyordu şeye. Heh buldum. Hani naneli bir şeyler yiyip su içtiğimizdeki o ferahlık var ya işte oydu gülüşü. "Bios'tayım gel." deyip suratıma kapattı. Dediğim gibi giremediğimiz bardaydı. Kızlara elimle siz kalın işareti yaptıktan sonra adamın önünde durup "Beni Poyraz çağırdı zaten girebilir miyim?" dedim. Adam kapıdan çekildi ve "Demek Poyraz'ın kırıklarından birisin geç bakalım. Keşke baştan söyleseydin güzelim biraz faydalanır öyle sokardım içeri ama bekletmeyelim Poyraz beyimizi."dedi. Ne demekti bu böyle. "Sen ne diyorsun be? Ne kırığı? Ne faydalanması? Cüssene bakmaz deviririm seni şuraya görürsün. Ben Yaprak Ayvaz'ın kişiliğiyle büyüyen kızın kızıyım. Isırırım valla kafanı." Ben bu şekilde gözlerim kapalı bağırırken gözlerimi açtığımda karşımda bir duvar gördüm. Adam kaçmış mıydı? 

Kısa bölüm oldu ama hasta hasta yazdım arkadaşlar bir GEÇMİŞ OLSUN'unuzu alırım :) Umarım beğenirsiniz :) Yeni bölüm büyük ihtimalle Pazartesi günü yazarım. Görüşmek üzere. Kendinize iyi bakın. 

BAKLATESHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin