Yusuf ile parkta oturmuş Ufuk'u bekliyorduk. Güneşin tam tepede olduğu vakitlerde dışarıda tek bir canlı bile yoktu. Bulunduğumuz yer tenhaydı kişiliğimiz bakımından tenha ve sakin yerleri severdik. Çok cana yakın muhabbetler ile geçen saatlerde sıkıldığımız anlarda olurdu, ''konu buraya nasıl geldi lan''dediğimiz anlarda.Ufuk geldi selamını verip yerine oturdu. Bu saatlerde bir şeyler yapmazdık genellikle, bu seferde öyle oldu. Sıkıntıdan akşamın planını yapmaya başladık. Ne yapalım, ne edelim derken Yusuf;
-Arabayı su deposunun oraya çekelim ve ne yapacağımıza orada karar veririz, dedi.
Su deposu bulunduğumuz bölgenin yarım kilometre güneyinde bulunan gece kondu evlerinin bulunduğu yüksek fakat eğimi az bir yerleşim yerinin tam arkasındaydı. Dediğim gibi sessiz ve tenha yerleri severdik bu yüzden Su deposu bizim için biçilmiş kaftandı. Akşamı beklemeye koyulduk.
Heyecanlıydık biraz, sebebi ise gideceğimizin yerin gün ışığında bile tüyler kabartıcı bir yer olmasıydı.8 yıldır bu bölgede yaşamama rağmen gece kondu da yaşayan biriyle bile tanışmadım buda beni o evlerde yaşayan kimsenin olmadığına ya da kimsenin yaşamadığı kanısına getirdi. Ama bu bizim akşam oraya gitmemize engel değildi. İlk başlarda ben biraz tırsmıştım çünkü ne tür bir şey ile karşı karşıya geleceğimizi bilemezdik.
Yusuf ile Ufuk'u ne kadar vazgeçirmeye çalışsam da nafile, kaşınıyorlardı. Benden günah gitmişti;
-Ne haliniz varsa görün, diyip köşeme çekildim.
En çok istekli olan Ufuk'un bu kadar çok gitmek istemesini anlıyordum çünkü oranın nasıl bir yer olduğunu kestiremiyordu. Bende onu biraz aydınlatmak için malum yerden biraz bahsettim;
-Bak kanka, diye söze girdim.
-Orası tahmin ettiğin gibi bir yer değil ve de tahmin ettiğin gibi maceralar yaşamayacaksın. Orası çok korkunç ve tehlikeli tehlikeden kastım tek insandan gelecek şeyler değil ve ya herhangi bir canlıdan gelecek şeylerde. Canlı olup olmadığını bilmediğin varlıklar ansızın karşımıza çıkabilir bu öyle çocuk oyunu değil her şeyi geçtim amacımız yok, dedim ve Yusuf'a dönüp;
-Sende bir şeyler söylesene bu
mala, diye çıkıştım.Yusuf, o her zamanki ipne gülüşlerinden atıp
-Valla kanka hiç kusura bakma bende böyle bir deneyim yaşamak istiyorum, dedi.
Der demez Ufuk;
-Eyvallah dostum, diyip Yusuf'un omzuna dostane bir şekilde yumruk çaktı.
Tabi bende çok sinirlendim nasıl bu kadar düşüncesizce davranabilirdi ki insan ama her şeye rağmen onlar benim dostlarımdı, bir şey yaşamaya karar verildiyse bunu beraber yaşamalıydık her ne kadarda istememiş olsam da. Vakit ilerlemekteydi gün devam ederken benim aklım akşamda kalmıştı içime sinmemişti. İkindi ezanı okunuyordu, bizde bölgede uğrak yer olan büyük parkta bir sağa bir sola volta atarken konuyu tekrar dile getirdim.
En solda ben en sağda ise Ufuk ortamızda Yusuf ile seyrederken Yusuf'u kendime doğru çekip Ufuk'un yanına geçtim, koluna girip
-Gel vazgeç kanka bu sevdadan oraya gidince elimize ne geçicek, bak hem sana orası ile ilgili şeyler anlatsam korkarsın ki sen daha oraya gitmek istiyorsun üstelik akşam, düşünsene akıl karı değil, dedim.
Ufuk bu cümleden hiç birini duymayıp sadece korkmak kelimesini algılamış olmalı ki cümlemi bitirir bitirmez bana çıkıştı,
-Ne korkması lan anlat bakim neden korkacakmışım, ister anlat ister anlatma o akşam oraya gidilecek ya seninle yada sensiz, dedi kendinden emin bir şekilde.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DİAFRAM
أدب المراهقين»Hayatı kitap gibi yaşamanın sırlarını barındırmak. »Hep yaşamayı hayal ettiğiniz hayatı okuyarak yaşamak. »Kendini yazar yerine koyup o anları anımsamak. »Bütün mesele DİAFRAMI 'ı hissedebilmek. »Bir nebze de olsa gülümsemek... DİAFRAM © Tüm h...