Selam! Ya kapak şu an ki mi kalsın yoksa multide ki mi olsun? Lütfen herkes düşüncesini yazsın ona göre değiştireceğim.
Size iyi okumalar ♥
1 HAFTA SONRAVe artık ne yazık ki okul başlamıştı. Taşınınca okulum da değişmek zorunda kalmıştı. Aslında eski okula servisle gidebilirdim ama babam istemiyordu. Eski okulda ki en yakın arkadaşım Deniz'di. Onunla 5 yaşından beri arkadaştık. Başta durumları ne çok iyi ne çok kötüydü ama sonradan iyileşti. Hem de fazlasıyla. Babası onu şu an gittiğim okula verecekti fakat Deniz kabul etmedi çünkü benden ayrılmak istemiyordu. Onun için çok iyi bir fırsat olduğunu defalarca söylesemde kabul etmedi. Şimdi ben o okula gideceğim için Deniz de gelecek. Ayrıca sınıflarımız da aynı. Aslında Mehmet amcanın bu konuda büyük hakkı var yalan olmasın.
Beni almaya Deniz'lerin söförü gelecekti. Yavaşça yataktan kalkıp – evet hala yataktayım- odamdaki lavaboya gittim. Elimi yüzümü yıkayıp çıktım. Okul kıyafetleri dolabımın kulpunda asılıydı. Siyah bir kazak ve altına siyah pantolon. Siyah olmasını özellikle istemiştim. Nedenini bilmiyordum ama siyahı seviyordum.
Üzerimi değiştirip aşağı indim. Kahvaltıya herkes yeni oturuyordu. Gülümseyip ''Günaydın'' dedim. Aynı şekilde annem, babam ve Bahar abla da karşılık vermişlerdi. Sadece bir kişi bir şey demedi. Tahmin etmesi zor değil.
Evet, Mert demedi. Şaşırdım mı? Tabii ki hayır. Annemin yanına oturdum ve kahvaltımı ettim. Dışarıdan korna sesi duyduğumda ayağa kalktım. Annem de kalkmıştı. ''Hadi görüşürüz annecim'' deyip annemi öptüm Mehmet amca ve Bahar ablaya gülümseyerek el salladım. Kapıya gidip ayakkabılarımı giyerken annem de benimle geldi. Giyip çantamı omzuma astığımda tam gidecekken annem beni durdurdu.
''Kızım al bunu'' deyip elime 20 lira vermişti. Bakışlarımı kaçırıp teşekkür ettim. Hadi ama! Harçlık almaya alışkın değildim. Yavaşça arabanın yanına gittim. Kapı açıldığında içeri Deniz'in yanına oturdum. Araba ilerlerken Deniz ile konuşmaya başladık.
''Ya ponçik özledim seni'' deyip sarıldım. Kollarını belime doladı ve kıkırdadığını duydum. Bir şey demeyince kafasına bir tane geçirdim. ''Ya kıza özledim seni diyoruz bir şey demiyor gülüyor'' dediğimde Deniz daha çok gülmeye başladı. ''Bende seni özledim Elif'im'' dediğinde bende kıkırdadım. Okul ve ev çok uzak değildi varmıştık.
Deniz'le yavaşça arabadan indik. Okulun içine doğru ilerlerken durdum ve derin bir nefes aldım. Nedense bu okulu şimdiden sevmemiştim. Deniz ile kol kola girip ilerlerken yanımdan hızlıca bir araba geçti. Geriye sıçradım ve gözlerim korkuyla açıldı. Eziyordu beni gerizekalı ! Araba bana tanıdık gelmişti. Kaşlarımı çattım ve hatırladım tabii ya nasıl aklıma başta gelmemişti araba o pislik Mert'indi. ''Önüne baksana hödük eziyordun kızı'' diye bağırdı Deniz ama iş işten geçmişti. Tabii ki Mert'in yanına bırakmayacaktım bunu!
Deniz sakinleşince sınıfa yürümeye başladık. Tabii hala söyleniyordu. Ona onun Mert olduğunu söylememiştim çünkü sormamıştı. ''Sen niye bu kadar sakinsin kızım ya! Kankan burada seni koruyor sen kılını bile kıpırdatmıyorsun'' dediğinde sessizce kıkırdadım. Fark etmez sanıyordum ama bana öyle bir bakış atmıştı ki anında yüz ifademi değiştirdim ve konuşmaya başladım.
''Yok ya sen ne zaman haksız oldun? Gerizekalının teki işte o. Az kalsın eziyordu beni ama ben onun yazına bırakacak mıyım? Hayır! Ona gününü göstereceğim. Pişman olacak, sürüm sürüm sürünecek o pislik. Onu mahvedeceğiz topuklu ayakkabılarımızın topuğunu kafasında kıracağız. Bizimle uğraşmak ne demekmiş öğrenecek o!'' diye hızlıca dedikten sonra Deniz bana öcü görmüş gibi bakıyordu. Ben nefes nefese kalmıştım. Nefes alış verişlerim düzelince Deniz konuşmaya başladı.
''Az bir motorun soğusun be! Tamam, anladık haklıyım işte. Hem ne zaman olmadım ki neyi kanıtlamaya çalışıyorsun.'' Deyip yürümeye başlatınca gözlerimi devirdim DENİZ VE EGOSU!
Deniz durunca kaşlarımı çattım. Ne olmuştu? ''Sınıfımız neresiydi?'' diye sorunca 9/E diye karşılık verdim. Koluma girdi ve sınıfı aramaya konulduk. Aslında Deniz konuldu da denebilirdi. Ben hiç aramadım. En son Deniz beni kolumdan çekince bulduğunu anladım. Ah ne kadar da akıllıyım!
Sınıfa girdiğimizde Deniz ile oturmak için boş sıra aradım. Bulduğumda yavaşça Denize döndüm. Aslında ikimizde birbirimize dönmüştük. Hadi ama sadece orada mı boş sıra var! ''Elif seni satmış gibi olsun ama ben öğretmen masasının önüne oturmam kusura bakma.'' Dedi ve yanımdan ayrıldı. Gözlerimi kısıp arkasından baktım. Bir kızın yanına oturdu.
Oflayıp kendime boş sıra aradım ve buldum. Yavaşça kızın yanına doğru ilerledim. Varınca ''Acaba burası boş mu?''diye sordum. İçimden türlü türkü korku senaryoları geçirirken kız sıcacık bir gülümseme eşliğinde ''Evet oturabilirsin'' dedi. Bende gülümsedim ve oturdum.
Deniz'e baktığımda kızdan rahatsız olduğunu fark ettim. Normalde olsa yanına gider sorunu öğrenirdim. Hatta kızla kavga bile edebilirdim ama beni satmıştı. Cezasını ödesin bakalım. Ben Deniz'e bakarken yanımdaki kız ''Çok sıkıldım konuşalım mı?'' deyince başımı olumlu anlamda salladım ve ona doğru döndüm.''Ben Selin memnun oldum'' deyip elini uzattığında ''Ben de Elif memnun oldum'' deyip elini sıktım.
Bir süre sonra içeri öğretmen girdi. ''Good morning children'' dedi ve herkes otomatikman konuşmayı yeni öğrenmiş gibi yavaşça ''Good morning teacher'' dedi. ''How are you today?'' diye devam ettirdi gereksizce. Hadi ama yorgunum zaten! ''Fine thanks and you?'' diye yavaşça konuşurken biz hoca sonunda bitirmişti. ''Thanks. Sit down.'' Diyince sonunda herkes oturdu. Hoca yavaşça tahtaya baktı. Saçma sapan şeyler yazılmıştı. ''Çocuğum tahtayı sil'' dedi orta en önde oturan çocuğa. Hocanın İngilizcesi de bir yere kadardı.
Hocaya bakarken kapı açıldı ve hocanın kaşları çatıldı. Merak edip bende kafamı o yöne çevirdim. Hadi ama ciddi olamazsın! Benim hocanın aksine gözlerim açılmıştı. Kesin yandık!
GELEN MERT DEĞİL :))