8

81 6 4
                                    

Multi Selin
Mert pislik gülüş yapıp bana bakıyordu. Ben ona en ifadesiz bakışımı yolladım. Sırıtmaya devam ederek el salladı. Ne oluyordu yahu? Yavaş yavaş yaklaşmaya başladı, ve en sonunda bizim masanın yanına geldi.

''Sevgili kardeşciğim bu çocuk kim? Bizi tanıştırmayacak mısın?'' deyip Yusuf'a baktı ''Sana ne?'' diye yapıştırdım cevabı. Yapıştırmaz olaydım. Bana ters bir bakış attı.

Hemen boğazımı temizledim ve Mert'i gösterip ''Yusuf bu Mert yani kardeşim'' dedim. Sonra Mert'e dönüp ''Mert bu da Yusuf ortaokuldan arkadaşım'' dedim.

Mert bana aferin der gibi bakıyordu. Sonra ikisi el sıkıştı ve Mert boş olan sandalyeye oturdu. Yusuf'a baktığımda Mert'e kötü kötü bakıyordu bıraksan şuracıkta Mert'i öldürecek gibiydi. Mer'in ise bakışı alaycıydı dudakları hafiften kıvrılmıştı. Geri Yusuf'a döndüğümde sanki benim ona bakmamı bekliyormuş gibi hemen konuşmaya başladı. '' İyi ama sen tek kardeş değil miydin?'' dedi. Sesi yumuşak çıkmıştı.

''Annem yakın tarihte yeniden evlendi, biliyorsun 7.sınıfta baba-'' dedim ve devam edememiştim. Onu çok özlemiştim, bana kızım deyişini çok özlemiştim. İstemsiz olarak gözlerim dolmuştu.

Biri yanıma çöktü. Kim diye bakmak için gözlerimi araladım ve Yusuf'tu. ''Özür dilerim amacım seni üzmek değildi. Yani ben bir anlık... Çok özür dilerim Elif'' dedi gözleri pişmanlıkla bakıyordu. Hadi ama ortaokuldaki o Yusuf olsa şu anki halimin fotoğrafını çeker, herkese yayar ve dalga geçerdi. Bir insan 3 ayda ne kadar da değişebiliyormuş.

''Ya boşver sorun değil'' deyip gözlerimi silip sahte bir gülümseme taktım yüzüme. ''Seni 4 yıldır tanıyorum bir zahmet şu gülümsemenin sahte olduğunu anlayayım yemezler canım'' diyerek bana sarıldı. Dayanamayarak yine birkaç damla gözyaşım akmasına engel olamadım.

Yaklaşık bir 10 saniye sonra geri çekilip Yusuf'a teşekkür ettim. Mert'in oturduğu yere gözüm kaydı. Gitmişti, neden şaşırıyorsam? Yanıma gelip 'iyi misin?' diye mi sormasını bekliyordum sanki.

Nöbetçi öğretmenin uyarısıyla sınıfa çıkmaya başladık. Ders geometriydi aman çok severim (!).

***

Sonunda çıkış saati gelmişti. Gereksiz kitapları dolabıma yerleştirip coğrafya kitabımı çantama koymuştum. Yusuf'un uzun ısrarlarından sonra Deniz'i ve beni eve bırakmasını kabul etmiştik. Yusuf 1 yıl geç başlamıştı yani 16 yaşındaydı ama arabası vardı. Muhtemelen babası sayesinde polislerden hep kurtuluyordu. Kilit sesi duyduğumda arabaya geldiğimizi anladım. Arabaya bakınca sok geçirdim. Ama bu Acura NSX'di. Gözlerim fal taşı gibi açılmış, düşüncelere dalmıştım ki önümde bir el sallanınca kendime geldim.

 Gözlerim fal taşı gibi açılmış, düşüncelere dalmıştım ki önümde bir el sallanınca kendime geldim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Çok güzel değil mi ya?)

''Elif?'' dedi Yusuf ama ben ona şaşkınlıkla bakıyordum 'Ne oldu?' der gibi bakıyordu. Ama ben bu arabanın hastasıydım be.

***

Yusuf ilk beni bıraktı, zili çaldım ve açmalarını bekledim. Bahar abla sıcacık bir gülümseme ile açtı kapıyı. ''Hoş geldin Elifciğim'' dedi ve geri mutfağa yöneldi. Yemek yapıyordu galiba. ''Hoş buldum Bahar abla. Bakıyorum da yine döktürmüşsün çok güzel kokuyor''dedim ciddiydim de Bahar ablanın yemekleri efsaneydi.

***

Bahar ablaya annemi ve Mehmet amcayı sorduğumda işte olduklarını söylemişti. Zengin kocan var anneciğim daha ne diye çalışıyorsun dimi a aaa.

Yemeğimi yiyip odama çıkmıştım. Yatağıma uzandım ve Yusuf'u düşündüm acaba gerçekten ona güvenebilir miydik? Çünkü 8.sınıfım sonlarına doğru onu gerçekten çok sinirlendirecek bir şey yapmıştım ama bana hiçbir şey yapmamıştı. Garip.

***

Sabah alarmımın çalmasıyla uyanmaya çalışmaya çalıştım. Yastığı kafanın üstüne yerleştirip mızmızlandım. Neden bu okul 11'de başlamıyordu? Neden saat 9da ders başlıyordu? Aaa kesin biz öğrencilere eziyet çektirmek için.

Telefona baktığımda şaşkınlıktan uykum kaçmıştı. 27 cevapsız arama 19 mesaj vardı. Ayrıca saat 08.48 di kahretsin okula nasıl yetişecektim. Geç gitsem bir şey olmazdı fakat geç kağıdı alırken hocaların susmayıp azarladığını söylemişlerdi, ve hiç azar çekecek durumda değildim.

Telefonumdaki aramaları ve mesajların kimden olduğuna baktığımda Yusuf ve Denizden olduğunu gördüm. Artık o güzel arabanla buraya gelmen ellerinden öper Yusufcuk. Hemen Yusuf'u aradım ve ona durumu anlattım geleceğini söyleyip telefonu kapattı.

Ben de hemen üstümü giydim ve saçımı yaptım. 5 dakika sonra Yusuf gelmişti. Zar zor hazır olmuştum. Kısıtlı zamanlarda çok hızlı hazırlanabilirdim. Aşağıya indiğimde arabanın kapısına yaslanıp telefonuyla uğraşan bir Yusuf gördüm.

"Hey!" diye seslenip yanına koştum. "Günaydın prenses" deyip kapımı açtı teşekkür edip oturduğumda kendi koltuğuna geçti. Arabayı sürmeye başladığında "Günaydın" dedim. Bana bakıp gülümsedi sonra kafasını geri yola çevirdi.

"Ya gerçekten çok sağ ol Yusuf sen olmasan asla yetişemezdim" dediğimde kıkırdadı. "Sorun değil ama sana sormam gereken bir şey var" deyip durakladı "Sor?" dediğimde konuşmaya başladı.

"Mert senin üvey de olsa abin sen de onun kardeşisin. Niye seni almadan, uyandırmadan okula gitti? Dediğinde hafifçe gülümsedim. "Biz birbirimizi kardeş gibi görmüyoruz. İkimizin de pek istemediği bir evlilikti. Yani o bana düşmanıymışım gibi davranıyor." Dedim bana kısa bir bakıp atıp birkaç şey mırıldandı ama anlamadım.

Okula vardığımızda saat 08.57 idi. Gecikmemiştik "Sana borçluyum" deyip sırıtmaya başladım. "Sana bir ceza bulayım ben o zaman borcunu ödemiş olursun" deyip 32 diş sırıtınca hafifçe tırsmış olsamda çaktırmadım ve "Peki istediğin gibi olsun. Bu arada hızlanmazsak her türlü gecikeceğiz" dediğimde bana hak verdi ve yürümeye başladık. Sınıfa daha öğretmen girmemişti bu yüzden rahatça sırama geçip Selin'e günaydın demiştim. Deniz'e baktığımda tam yanıma gelmek için ayağı kalkmıştı ki hoca sınıfa girdi. Deniz sinirli gözükmeye çalışıyordu gözlerini kısarak bana baktı. Ben de ona tatlı olduğunu düşündüğüm bir gülümseme gönderdim 'teneffüste konuşacağız' diye ağzını oynattığında başımı olumlu anlamda salladım ve önüme döndüm.

***

Sonunda okul çıkış zili çalmıştı. Bu aralıkta ne mi olmuştu? Deniz beni sorgulamıştı diğer teneffüsler hep Deniz Yusuf Selin ve ben sınıfta oturup konuşuyorduk. Selin beni dürtüp adımı söylediğinde "Ha?" diyerek karşılık vermiştim. Gülecek gibi oldu ama kendini zorladı ve gülmedi.

"Senin kafa nerede ya? Çıkış oldu çıkış , bitti okul eve go kapiş?" dediğinde gözlerimi devirmiştim. Gülerek "Ben Deniz'le gideceğim Yusuf'un seninle konuşacağı bir konu varmış haberin olsun seni arabasının yanında bekliyor" dedikten sonra "hadi yarın görüşürüz" deyip öpücük attı ve sınıftan çıktı.

Hemen eşyalarımı hazırlarken Yusuf'un ne konuşacağını düşündüm. Muhtemelen şu teşekkür borcu meselesiydi.

Hazır olduktan sonra bahçeye indim. Gözlerimle taradıktan sonra Yusuf'u bulabilmiştim, hemen yanına gittim. "Artık beni unutup okuldan çıktım sandım be neredesin kızım sen?" dediğinde kıkırdadım.

Hadi söyle bakalım neymiş konuşacağın konu?" diye sordum. 1-2 saniye gözlerimin içine farklı bir şekilde baktı ve konuşmaya başladı "Bana olan borcunu nasıl ödeyebileceğini buldum" dedi. 'Söylesene o zaman' der gibi baktım. Söylediği şeyle birlikte gözlerim yuvalarından çıkacak gibi açıldı.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 15, 2016 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

ÜVEY KARDEŞHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin