Size yepyeni bi bölüm kitapdaşlarım. Beğenmeniz dileğiyle. Medyada Toprak'ın kuzeni var.
*******************
Toprak'ın ağzından;
Arabadan inip onun kapısını açtım. Kucağıma alıp İzmir'den geçen sene babamın aldığı eve girdim. Merdivenlerden yavaşça çıkıp odamın kapısına geldim. Kapıyı açıp onu yatağa yatırdım. Gözündeki bandanayı çıkarttım. Neden tüm bu olaylar Esil'in başına geliyordu? Onun suçu neydi? Yüzüne düşen saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdım. Saçlarının pamuktan bir farkı yoktu. Üzerini çarşafla örtüp odadan çıktım. Merdivenlerden inip mutfağa ışık hızında bir giriş yaptım. Buzdolabının kapağını açıp içinde birşeyler varmı diye baktım. Hiçbirşey yoktu? Ne bekliyordum acaba? Karnım acıkmıştı. Ama o uyanmadan yemek yiyemezdim. Uyanmasını beklemeliydim. Sessizce salona geçip televizyonu açtım. Kanallar arasında tavaf ederken telefonuma gelen mesaj sesiyle irkildim. Telefonumu cebimden çıkartıp mesajlar bölümüne girdim. Bilinmeyen bir numaradan mesaj gelmişti.
'Sonunu bekle! Sonun elimden olacak. Ama önce o güzelliğin işini bitireceğim.'
Mesajı idrak edebilmek için bir kaç kere daha okudum. Sinirle ayağa kalktım. Telefonu hışımla duvara fırlattım. Esil'e bir şey olma düşüncesi bile kalbimi eritiyordu. Ona nasıl böyle bağlanabilmiştim? Saçlarımı sinirle tutup odada gezinmeye başladım. Kimdi bu? Esil'den ve benden ne istiyordu? Düşüncelerimden ayrılmama sebep olan çığlık sesiyle koşarak yukarı çıktım. Odaya hızlı bir giriş yaptım. Karşımda gördüğüm kahverengi gözler korkuyla bakıyordu bana. Terler içinde kalmıştı. Karşısında beni görünce ağlamaya başladı. Sakince yanına gittim. Kalbim onun ağlamasına şahit oldukça intiharın eşiğine gelirken onun gülmesiyle vazgeçiriyordu. Bu kız kalbimin dengesini bozmuştu. yatağın kenarına oturmamla bana sarılması bir oldu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bende ona sarıldım. Saçlarını okşadım. Pamuk saçlarını... Daha çok ağlamaya başladı. O kadar sıkı sarılıyordu ki sanki onu bıraksam düşecekmiş gibi. Sanki onu hayatta tutan benmişim gibi. Onu yavaşça itip yüzüne baktım. Dolu gözlerle bana bakarken ellerini tuttum ve ;
-"Ne oldu Esil? İyi misin?" Dedim merakımı belli ederek.
-"Kabus gördüm. Gerçekten korkuyorum. Artık ayakta duracak gücüm kalmadı. Yardım et lütfen!" dedi her kelimesinde sesi daha da kısılırken.
-"Seni bırakmayacağım! İnan bana!" dedim. Sevgiyle dolu bir şekilde sarıldı.
-"Sana birşey yaptılar mı diyerek fısıldadım kulağına. Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı.
-"Hayır!" dedi benden ayrılırken.
-"Hadi karnım acıktı. Pizza sipariş edelim." dedim. Yüzündeki kocaman gülümsemeyle
-"Hadi gidelim." dedi yavaşça odadan çıkarken. Bende arkasından giderken aşağıdan bağırmaya başladı;
-"Bu ev kimin?" dedi meraklı sesiyle. Bende merdivenlerden inerken konuşmaya başladım
-"Babam geçen sene almıştı." dedim mutfağa geçerken. Masanın üstüne oturmuş ayaklarını sallandırıyordu.
-"Peki burası neresi?" dedi sesi sakin çıkmıştı.
-"İzmir." dedim.
-"Artık arayacak mısın? Açlıktan öleceğim." Dedi masumca bakarak. Elimi cebime telefonu bulma umuduyla atarken telefonu bulamayınca sinirle fırlattığım geldi aklıma. Paramparça olmuştu. Esil'e baktım. Meraklı gözlerle beni izliyordu.
-"Eeee?" dedi merakla.
-"Hadi montunu giy yemeğe çıkalım." Dedim. Kafasını sallayıp paytak adımlarla mutfaktan çıktı.
*********************
Esil'in ağzından;
Montumu giyip kapıya çıktım. Beni bekleyen arabaya yaslanmış yeşil gözlerle karşılaşınca içimdeki heyecan git gide artıyordu. Yanına gittim. Kapımı açtı. Koltuğa oturunca kapımı kapatıp kendi tarafına geçti. Anahtarı kontağa sokup arabayı çalıştırdı. Radyodan şarkı açtı. Bu şarkı annemle yaşadığım anıları hatırlatırdı hep bana. Arbayı sürmeye başlayınca kafamı cama yaslayıp şarkıyı sadece kendim duyabileceğim bir şekilde mırıldanmaya başladım. Bir ara onunda mırıldandığınk duyunca susup onu dinledim. Sesi beni büyülüyordu. Konuşması, bakması, gülmesi... Tek kelimeyle mükemmel bir çocuktu. Onu izlediğimi bana bakınca farkettimki farketmemle bakışlarımı başka yöne çevirdim. Arabayı sağa çekti. Camdan çevreye bakarken yan tarafımızda bulunan koca restorantla buluştu gözlerim. Hiç böyle bir restoranta gelmemiştim. Anahtarı kontaktan çıkarıp aşağıya indi. Benim tarafıma gelip kapımı açtı. Kapımı açınca inmek zorunda kaldım. Yüzüme çarpan soğuk rüzgarla bedenim titrerken o ise anahtarı valeye fırlatıp retoranın kapısına ilerlemeye başladı. Bende onu takip etmeye başladım. Merdivenlere serilmiş kırmızı halı ve restoranın beyaz rengi değişik bir hava katmış eskileri anımsatıyordu. Restoranın kapısına gelince durdu. Bende durmak zorunda kaldım. Bana baktı. Gözlerime izin istercesine bakıyordu. Ona anlamayamadığımı belli eden bakışlar atarken gözleri ellerime kaydı. Bende gözlerimi ellerime çevirdim. Elini bana uzattı. Elini tutmakla tutmamak arasında giderken ne yaptığımk bilmeyerek tuttum elini. Restoranın kapısından içeri girdiğimizde takım elbiseli bir adam bize yaklaşırken Toprak'a baktım. Adam ceketinin düğmelerini ilikleyip
-"Hoşgeldiniz Toprak Bey." dedi. Biz onunla neydik? Abi kardeş mi? Yoksa saçmalama Esil öyle birşey olamaz. Kafamdaki saçmalıkları bir köşeye atıp adamın Toprak'a gösterdiği yere baktım. Cam kenarında duran ihtişamlı masayı gösteriyordu adam. Toprak beni de çekerek masaya yönelmeye başladı. Masanın yanına geldiğimizde duyduğum sesle Toprak'a baktım.
-"Vaaay kuzen sen gelir miydin buralara ? " Diyen sese döndüğümde siyah saçlı,zengin züppe olduğunu giyiminden ve konuşmasından anladığım bir çocukla karşılaşmam bir oldu. Bize doğru geliyordu. Kuzen mi demişti bu? Toprak'ın kuzenimiydi yani? Şaşkınca etrafa bakarken Önümüze gelip;
-"Naber kuzen? Nasıl gidiyor?" dedi sırıtarak. Toprak duruşunu bozmadan
-"İyi senden? Bence sormama hiç gerek yok iyisin belli." Dedi. Bana bakıp baştan aşağıya kadar süzdüğünde dudaklarını yalayıp;
-"Bugünki çıtırın bu mu?" dedi. Dediği şey karşısında şok geçirirken Toprak'ta duran elim git gide daha çok sıkılırken canım yanmaya başlamıştı. Sinirle elimi Toprak'tan çektim. Ve konuşmaya başladım;
-"Ben Esil. Bu bir. İkincisi bidaha bana yakıştıracağın kelimelere dikkat et. Üçüncüsü olarakta ordan sürtük gibi mi duruyorum?" dedim sinirimi belli ederek. Toprak'ın beni izlediğini farkettiğimden bende ona bakmaya başladım. Gözlerini benden kaçırıp kuzenine döndü.
-"Onu duydun!" dedi ve elimi tutup sandalyeye oturttu. Ona bakmamazlık yaparken kuzeni karşımıza oturup;
-"Sevgili misiniz?" dedi. Ben tam cevap verecekken Toprak söze atladı ve
-"EVET SEVGİLİYİZ." diyip yanağıma öpücük kondurdu.Kitapdaşlarım kısa bir bölüm olmuş olabilir. Üzgünüm. Sizi seviyorum. Yanlışlarım varsa affedin.Vote ve yorumlarınızı bekliyorum.
-Acaba Esil Toprak'ın bu tepkisine karşılık ne yapacak?
-Toprak kuzenine karşı neden soğuk?
Size bunların ve daha birçok sorunun cevabını ileriki bölümden vereceğim. Bu arda bu bölümü beni destekleyen Ecemnaz2002 ve Ebruniki adlı arkadaşlarıma ithaf ediyorum:)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
UÇURUM
ChickLitYine başladığımız yerdeydik. Yavaşça uçurumun kenarına yaklaştım. Arkamdan geldi. İlk gün baktığım gibi baktım etrafa. Sesimi sadece onun duyabileceği şekilde konuşmaya başladım; -"Bittiğim yerdeyiz." Dedim içten olmayan bir gülümsemeyle. -"Yanlış...